3 Mayıs 2014 Cumartesi

Gençliğin gizli anahtarı, soya

Genc-Gorunmek
Beslenmede uzun zamandır hayvansal gıda yerine kullanı­lan ve özellikle vejetaryenlerin vazgeçilmez besin kaynağı soya, tam 4 bin yıllık bir geçmişe sahip. Soya sütü, soya filizi ve tofu son yıllarda sağlıklı beslenmenin vazgeçilmez üçlüsü. Biyolojik yapısıyla öne çıkan bir bitki olarak soya sadece besinsel değer­leriyle değil aynı zamanda bileşimindeki vitaminler ve mineral­lerle pürüzsüz bir cilt ve sağlıklı saçlar için de bir numara.

Yapı­lan araştırmalar, soya tüketimleriyle batının da ilgisini çeken Asyalıların, menopoz dönemlerini neredeyse hiç şikayetsiz ge­çirmelerini ve genç görünümlerini soyaya borçlu olduklarını ortaya koyuyor. Soya hazinesi, keşfeden kozmetik dünyası,uzun yıllardır özel ürünler üretiyor.

Mucizevi soya filizleri, mü­kemmel bir cilt yapısı oluşmasında ve siyah noktaların yok edil­mesinde etkili. Soyada bulunan bitkisel hormon “phyto-östrojen”, özellikle anti-aging kremlerinde kırışıklıkları önlemek ve cilt sorunlarını gidermek için birebir. Kuruyan ellerin ve zarar görmüş tırnakların da soya, kakao yağı, E vitamini ve yeşilçay ektsreleriyle bakımını yapmak mümkün. Banyoda da soya sütü ve bal kuru ciltleri mineraller ve vitaminlerle beslemede ve ba­kımlarını yapmada mükemmel bir ikili oluşturuyor.

Aloe vera, her derde deva

Cilt-temizligi-cilt-bakimi
El kremleri, şampuanlar hatta tıraş ürünleri onun rahatlatan ismiyle insanlar tarafından güvenilir olarak biliniyor. Geçmişte ürünlerin bileşimindeki listenin son sırasında yer alan bu mu­cizevi bitki, günümüzde garantili bakımın anahtar maddesi olarak öne çıkarılıyor. Tıpkı çölde yetişen kaktüsün suyu depo­ladığı gibi aloe vera da insan cildini kurumaktan koruyor.

Uzun yıllardır bilinen aloe vera bitkisi, son yılların en gözde bitkileri arasında bileşimindeki yüksek değerli maddeler bakım ürünlerinde çok yönlü olarak kullanılabiliyor. Bilinen 3 bin aloe çeşidi arasından cilt ve organizma üzerinde etkili olan “Aloe bardadensis miller” türüdür. Gerçek aloe vera bitkisi kaktüse çok benziyor. Bilimadamları bu bitkinin şeffaf yapraklarında çok sayıda etkili madde olduğunu keşfetmişler. Vitaminler, mi­neraller, enzimler, amino asitleri ve esansiyel yağ asitleri…

Peki, aleo vera bitkisi etkisini nasıl gösteriyor. Aloe vera’lı doğal kozmetik ürünleri cildin nem dengesini düzenliyor, cil­din doğal koruyucu tabakasını destekliyor ve onu zararlı dış et­kenlerden koruyor. Aloe vera jeli cildi yatıştırdığı gibi, küçük yaraları iyileştiriyor. Özellikle vücut losyonları ve güneş sonrası bakım ürünleri idealdir. Ancak aloe vera’nm cilt üzerinde etkili olabilmesi bir anlamda ürünle bağlantılı. Duş jeli ya da şampu­an olarak kullanımı ise uzmanlara göre oldukça anlamsız. Ne­deni, her iki formda da ürünün ciltte ve saçta çok kısa süre ka­lıyor olması. Ayrıca bitkinin toplanmasından sonra gördüğü iş­lem de etkisinin az ya da yoğun olmasında önemli rol üstleni­yor.

2 Mayıs 2014 Cuma

Gözkapağı Estetiği

göz-makyajı
Göz kapağındaki fazla derinin, görmeyi engellediğini ileri süren İbni Sina ve İbni Rüşt’ten sona Sichel bu fazla derinin çıkarılmasını önermiş ve böylece blefaroplasti yöntemi uygulanmaya başlanmıştır.

Göz kapağı estetiği
Göz kapaklarının altındaki yağ dokusu zamanla dışarı doğru fıtıklaşma yapar ve göz çevresindeki cildin esnekliği zamanla azalır, estetik blefaroplasti bu durumlarda uygulanır. Yorgunluk, stres ve ilerleyen yaş, gözkapaklarımızda kabarık ve pörsümüş bir görünüme neden olur. Göz altlarında belirgin torbalanmalar olduğu durumlarda bu yağ dokusunun çıkartılırke, yağ torbalarının çoğu korunup dışarı doğru sarkan yağ dokusunun normal yerine getirilmesi gerekir. Alt göz kapaklarındaki torbalanmalar, genç kişilerde genetik olarak da görülebilirdir.

Göz kapağı ameliyatı nasıl yapılır?
Göz kapağı ameliyatı lokal anesteziyle yapılır. Kesiler alt gözkapağı kirpiklerinin hemen hemen altından yapılır ve iyileştiğinde hemen hemen görünmez hale gelir. Belirgin torbalanma varsa, yağ dokusu çıkarılır ya da normal yerlerine getirilir. Fazla deri bu kesilen yerden çıkartılır, ince dikişlerle kapatılır ve dikişler 4-5 gün içinde alınır.

Göz kapağı estetik ameliyatı yaklaşık olarak 1 saatte biter. Ameliyat sonrasında, perde gibi aşağı sarkmış deri fazlalığı ve gözkapağının iç ve orta kısmındaki şişlik şeklinde kendini gösteren yağların fıtıklaşması sorunları çözülür.

Gözkapağı estetiği (blefaroplasti) ile yaşlı ve yorgun ifade veren görüntü yok edilerek, gözler daha canlı ve genç bir görünüme kavuşur. Gerekirse, kapaktaki ince bağ dokuları da sıkılaştırabilir.

Mevsimlere Göre Cilt Bakımı Önerileri

Cilt-Bakim-Onerileri
Vücudumuzu etkileyen iklimsel şartlar, bizleri tabiatın ritmine uymaya zorlar.Bu nedenle bakım programlarımızın seyri mevsimlere göre değişiklik gösterir. Mevsimler değiştikçe cildimiz, cildimiz değiştikçe cildimizin ihtiyaçları, cildimizin ihtiyaçları değiştikçe de kullandığımız ürünler değişir. İşte bu yazımızda farklı mevsimlere göre cilde yapılması gereken cilt bakımı önerilerinden bahsedeceğiz.

Örneğin kış mevsimine doğru ılık sonbahar rüzgarları, yerini kuru-sert rüzgarlarla birlikte kar ve yağmura bırakır. Gökyüzündeki gri bulutlar ve puslu bulanık hava nedeniyle keyifler daha da kaçar. Kapımıza dayanan kış, ruh durumumuzu olumsuz yönde etkiler, stres, yılgınlık, çöküntü gibi hollere gireriz. Çetin kış şartlarında soğuk sert rüzgarların ve kirli havanın tenimizde yaratacağı olumsuz etkileri önlemek, eve kapanmanın getirdiği hareketsizliği yenmek için cilt ve vücut bakımının yanı sıra; sağlıklı beslenmeye de özen göstermemiz gerekiyor.

Kışın daha kuru hale gelmiş cilt, nemi daha zor depolar. Çünkü atmosferin nem oranındaki düşüş ve kalorifer ya da soba gibi ısıtıcılar, yağ bezlerinin daha az çalışmasına neden olarak cildi yıpratır. Kuru, yağsız ve hassas bir cilde sahip olanlar; bu mevsimde pul. pul dökülen, tahriş olmuş, kızarmış ve biraz da porsumuş bir görüntüyle boğuşmak zorundalar. Hal böyle olunca; cildi dıştan beslemenin yanı sıra, yiyeceklerle içten de beslemek gerekir. A, C, E vitaminlerinin vücuttaki eksikliği cildin yaşlanmasına ve kırışmasına zemin hazırlar. Bu nedenle A, C, E vitaminleri içeren yiyecekleri yemeğe özen göstermeliyiz, meyve sebzeyi soframızdan hiç eksik etmemeliyiz.
Biraz da güçlü birer antioksidan olan bu vitaminlere göz atalım.

Bu mevsimde sadece nemlendirici yeterli olmaz. Dışarı çıkarken mutlaka koruyucu C vitaminli krem sürmek gerekir. Küçüklerin hassas cildi, yetişkinlere kıyasla çok daha duyarlı ve zayıftır. Bu nedenle onların cildine de koruyucu krem sürmek, bilhassa karlı ve aşırı soğuk havalarda gereklidir. Yağ ve nem yönünden zengin olması gereken nemlendiriciler, sert ve kuru hava koşullarına karşı kalkan görevi üstlenir. Gece kremleri ise içeriklerindeki "AHA" Q10, yenileyici ampuller ve maskelerle, cilt için zorlu olan bu dönemin atlatılmasına yardımcı olur.

Kış mevsiminin en güzel ve zevkli yönü dağ sporlarıdır. Fakat karda oradan oraya koşup birbirine kartopu atan ve pistte kayak yapmaya çalışanların dikkat etmesi gereken bir nokta var: Kar, güneş ışınlarını yansıtır ve bu ışınlar do tenimize zarar verir. Bu nedenle, dağa giderken önlem olarak güneş koruyucuları kullanmak şart.

Bu mevsimde her gün yapılan aşırı sıcak ve fazla uzun banyolar ile sıkça el yıkamak cildi yıpratır. Ancak haftada bir gün saunaya gitmek, vücudun toksinlerden arınması yönünden çok faydalıdır. Metabolizmanın uyarılması ve bağışıklık sisteminin güçlenmesini sağlar.

Kış mevsiminin neden olduğu depresyon, sinirlilik gibi ruhsal durumların çıkması bir yana, aynaya baktığımızda oksijeni azalmış kötü bir cilt görmek de canımızı sıkar. Bu nedenle birer enerji deposu olan renkleri kullanabiliriz. "Bu renkler de ne?" mi diyorsunuz? İşte sorunuzun cevabi:

Örneğin; canlılık ve ışığın enerjisini taşıyan sarı rengi günlük hayatımızda bolca kullanabiliriz. Portakal, greyfurt, muz, mango, kavun gibi meyveleri sıkça tüketerek canlılık kaynağı olan bu rengin gevşetici ve aydınlatıcı gücünden faydalanırız.
Bu çetin mevsimin şartlarıyla savaştıktan ve önlem aldıktan sonra, ilkbahar mevsimine doğru ilerlerken bünyemizde neler oluyor? Mevsimler arasındaki farklılıklarda cildimiz için acaba neler yapmamız gerekiyor?

Evimize dolan temiz havayla oksijen alım düzeyimiz, güneşin ışınlarıyla da etkinlik durumumuz artar. Kışın biriktirdiği yükleri ise hareketlilikle üzerimizden atar ve derin bir oh çekerizl

ilk güneş ışınlarına karşı yerinde bir hazırlık için vücut ve yüz cildine iyi bir peeling şarttır. Bu işlemden sonra, hemen güneşe çıkmamak lazımdır. Zira cildimiz UV ışınlarına karşı cok hassas tepki verebilir.

Cildimizi ilkbahardan itibaren güneşe alıştırmaya başlıyoruz. Bulutlu havada bile ışınların % 43'ü yeryüzüne ulaşır. Bu nedenle açık ve güneşli havalarda koruma faktörü içeren ürünler sahnede yerini almaya başlar.

Ilık ilkbahar günlerinde vitaminler, enzim bazlı ürünler ve nem depo edici maskelerle cildimizi canlandırmamız şarttır. Adaçayı, ısırgan çayı, gibi içecek kürleri; sarmaşık özü ve biberiye ile yapılan tüm banyolar ve doğal kuru fırçayla yapılan vücut masajları (banyodan önce) son derece yararlıdır.

Yaza merhaba diyeceğimiz günlere doğru yavaş yavaş yaklaşırken ürünlerimizi özenle kullanarak, temiz havanın bol olduğu ortamlara çıkarak, bitki çaylarıyla kürler yaparak zindeliğimizi kazanırız.

Yazın ise deniz ve kumsal, güneşle el ele verip tatil beldelerinde binlerce insana neşe ve mutluluk kaynağı olur. Güneş kuşkusuz sağlık açısından son derece yararlıdır. Ancak dozunda faydalanıldığında iyi bir dost, doz aşıldığında ise düşman olduğunu aklımızdan çıkarmamamız gerekiyor.

Güneşin yararları:
* Kaslardaki glikojen stokunu arttırır
* Kalp ve kas dayanıklılığını arttırır
* Kandaki şeker seviyesini düşürür, kan basıncı düşer
* Kemikler için D vitamini kaynağı olur
* Raşitizme karşı faydalıdır

Sağlık açısından son derece riskli saatlerde güneş ışınlarına maruz kalmamız madalyonun öteki yüzüdür. Cildimiz bu ışınlarla beraber serbest radikallerin de saldırısı altında kalır. Aman dikkat! Yaz mevsiminin sıcaklığında ter ve yağ bezleri çok yoğun çalışır. Tuzlu su ve güneş, cildimizin daha do kuruyup nem kaybetmesine yol açar, hassas ciltlerde de alerjiler ortaya çıkarır.

Bu mevsimde hava, toz yönünden daha da kirli olur. Serbest radikal dediğimiz zararlı düşmanlar, güneş ışınlarının tetiklemesiyle hücrelerimize saldırır. Gözlerimiz kah klorlu havuz suyundan, kah tuzlu deniz suyundan etkilenip kızarır. Güneşte kısılan gözlerin çevresindeki kırışık oluşumu da ayrı bir derttir.

Işınlar bize sadece kumsalda yatarken zarar vermez. Sıradan günlük meşguliyetlerimiz esnasında da güneşin zararlı etkilerine maruz kalırız. Bilhassa 10:00-16:00 saatleri arasındaki ışınlar; arabamıza binerken, bahçede gölgede otururken, yürüyüş yaparken üzerimizde hasarlarını oluştururlar.

Güneş hasarlı cilt; orta derideki liflerin zarar görmesine bağlı olarak, derin kırışıklarla dolar ve kuru meşin gibi bir hal alır. Bu hasarın diğer bir boyutu do ciltte kahverengi lekelerin oluşmasıdır.

Bütün bu olumsuz koşullara karşı kalkan oluşturan ve su kaybının önüne geçen kozmetik ürünlerini isabetli kullanmak, bu mevsimde büyük önem taşır. Cildimiz bu mevsimde; çok yoğun çalışan yağ ve ter bezleri nedeniyle, süreceğimiz ağır ve yağlı ürünleri kaldırmaz. Nem yönünden zengin, daha az yağlı ve serbest radikallere karşı koyan (A-C-E) ürünlerle desteklenmelidir.

Güneşlenme nedeniyle gerilen ciltler için güneş sonrası; aloe vera, homamelis, papatya gibi kaybolan nemi geri veren, cildi yatıştıran, sakinleştiren ürünler kullanmak da şarttır. Hepsinden önemlisi de bu mevsimde bizi tehlikeli ışınlardan bir dost gibi koruyan (5PF) güneş koruyucuları denilen ürünleri yanımızdan hiç eksik etmememizdir.

SPF ürünleri alırken 4 önemli hususa dikkatinizi çekmek istiyorum.
Cildin türü
Ürünün içeriği ve koruma faktör

Kullanım tarzı: ("Güneş ve Cildimiz" bölümünde herkesin cildine göre nasıl SPF ürün alacağını etraflıca anlatmıştık. Bu aylarda güneş ışınlarına karşı kendi korumasını oluşturmak üzere derinin en üst katındaki ölü hücre tabakası kalınlaşır. Cildin bu durumuna önlem olarak, haftada bir defa akşamları peeling işlemini yaptıktan sonra, nem maskesi uygulamak gerekir).

Gidilecek tatil yöresinin güneş ışınlarını ne kadar çok aldığı...
Bu mevsimde cildin temizliğine sabah ve akşam olmak üzere önem vermek, nem maskesini ve yağ bezlerinin çok çalışması sonucu gözenekler daha iri olacağından- kil maskesini haftalık bakımda uygulamak, güneş sonrası bakım ve 5PF ürünlerini düzenli kullanmak adeta bir zorunluluktur. Tabi ellerden su şişesini eksik etmemek kaydıyla...

Yazın güneşe karşı en hassas yerler burun, dudaklar, göz çevresi, kulaklar, omuzlar, dekolte, diz kapakları arkası ve boyun bölgeleridir. Özellikle tahriş olmuş gözlere sakinleştirici jeller, dudaklara koruyucu stikler şarttır. Başımızdan hiç eksik etmeyeceğimiz geniş kenarlı şapkaları da unutmayalım!

Sonbahar mevsiminde, cildi derinlemesine temizleyen peelingin önemi her zamankinden daha da fazladır. Yaz boyunca, güneşe maruz kalan cildimizin ölü hücre tabakası kalınlaşır ve böylece tazelenme ihtiyacı artar. Yaz mevsiminde kalınlaşan yüz ve vücut derimizin, haftada bir peelınge ihtiyacı vardır. Kuru ciltlere nem maske, yağlı ciltlere de kil maske gereklidir. AHA'lı ürünler yazın kullanılmaz. Havalar gitgide soğumaya başlarken, cildimize süreceğimiz ürünlerde yağ miktarı biraz daha fazla olabilir. Yağlı ciltler ise yine su bazlı ürünlere devam etmeliler. Bu mevsimden itibaren cildimizi kış şartlarına hazırlamaya başlamamız isabetli olur

Peeling Yaparken
* Peeling yapmadan önce cildin temizliği yapılır.
* Peeling ürünü cilde sürülür.
* Eller hafifçe ıslatılarak, ürün yumuşak dairevi hareketlerle cilde sürülürken göz ve dudak çevresi hariç tutulur. (3 tur)
* Bu işlemin sonunda, cilt yıkanır yo do ıslak süngerle peeling ürün ciltten uzaklaştırılır.
* Ardından cilt mutlaka toniklenir. Maske, bıçak sırtı kalınlığında bir spatulayla dudak ve göz çevresi hariç olmak üzere cilde sürülüp 15-20 dakika arası bekletilir. Islak süngerle veya suyla yıkayarak ciltten uzaklaştırılıp tonik sürülür. Sivilceli, hassas, ince ciltlere bu uygulama yapılmaz.

Peelingin Yararları Nelerdir?

peeling-nedir-peeling-nasıl-yapılır
Derimiz en alttan, en üst tabakaya kadar sürekli yenilenerek çoğalan hücrelerden oluşmuştur. Bunlar cilt yüzeyinde ölü hücre topluluğuna dönüşerek, bir çatı oluştururlar. Birbirlerine plazma ipiyle bağlı olup, kolayca sökülüp atlamazlar. Cildin yüzeyindeki ölü hücreler araçların ilerlemesini engelleyen bir trafik kazası gibi yeni hücrelerin yüzeye ilerlemesini engeller.

Bu ölü hücre birikimi; bina çatısı gibi, bir yandan doğal koruyuculuğu oluştururken, diğer yandan oksijen alımını engellediği için, sürülen nemlendiricinin de bir kısmını kendine alıkoyarak, yorarının etkisini azaltır. Kırışıklıklar ise daha derin ve belirgin bir hal alır. Aynı zamanda mikropların üremesi için elverişli bir ortam oluşturur. Cilt yaşlandıkça üst deri tabakası incelir. Buna karşılık ölü hücre tabakası kalınlaşır. Orta derideki liflerin sayısı ve işlevi azalır. Kırışıklar daha belirgin hale gelir ve böylelikle cildin rengi mat ve donuk gözükür.

Peeling etkisiyle cilt yüzeyinde görülen soyulma sürdükçe, alt katmanlardaki hücreler de kolajen ve elastin lifleri üretmeye zorlanır. Peelingin temel işleyiş mantığı; cildin üst yüzeyinden ölü hücrelerin uzaklaştırılması ve cildin kendini yenilemek üzere hücresel düzeyde kışkırtılıyor olmasıdır.

Bu yöntem ile yüzeydeki kırışıklıklar, cildin erken yaşlanması, kan dolaşımı bozukluğu, güneş hasarları, lekeler ve sivilce izleri üzerinde etkili olmaya çalışılır.

Özet olarak peelingin yararları
* Hücre yenilenmesi ign kuvvetli uyarıda bulunur.
* Cildin üstündeki hücre yapısını düzenler.
* Kan dolaşımını hızlandırır.
* Cildin oksijen almasını sağlar.
* Antibakteriel özellikleri vardır.
* Cildin kalınlığını azaltarak derinlemesine temizlik sağlar.

Başarılı bir sonuç elde edebilmek için peeling, ciltte yeni problemler yaratmayacak kadar güvenilir ve yüzdeki problemi kökenine inerek ortadan kaldıracak kadar etkili bir yöntem olmalıdır. Her kozmetik uygulamasında peeling ürün vermek ve ev bakımında gerekli olduğunu göstermek yanlıştır. Düzenli uygulamanın neticesi olarak ince kırışıklıklar giderilir, cilt tonu ve yapısı gelişme gösterir.

Ev yapımı banyo yağları

sauna-bitkisel-banyo
Esansiyel yağlı banyolar özellikle hassas ya da yüzeyinde ölü deri hücresi birikmiş ciltlerde inanılmaz sonuçlar sağlıyor. Yağ cildi kadifemsi bir yumuşaklığa kavuştururken aynı zamanda cildin kendi koruma bariyerini de yeniden güçlenmesine yar­dımcı oluyor. Örneğin gülyağının yumuşatıcı ve rahatlatıcı etki­si bulunuyor.

Zeytinyağı ise antik çağlardan itibaren kadifemsi bir cilt için kullanılıyor. Şeftali yağına gelince; o sertleşmiş dir­seklerin gizli silahı. Japon nane yağı ve ardıç, krampları çözücü etkileriyle biliniyor.

Kan dolaşımını harekete geçirerek kısa sü­rede kas ağrılarını gidererek vücudun yeniden hareketlenmesi­ni sağlıyorlar. Kuşburnu ekstresi ise ciltteki pigment lekelerini hafifletiyor ve ölü derileri temizliyor.

1 Mayıs 2014 Perşembe

Peeling Çeşitleri

peeling-nedir-peeling-nasıl-yapılır
Tarih öncesi dönemlerde insanlar, bazı bitkileri derinin yaşlanmasına karşı tedavi edici olarak kullanmışlar. Günümüzde ise peeling uygulamalarıyla derinin en üst tabakası uzaklaştırılarak, ince kırışıklıklar ortadan kaldırılıyor.

İşte ne çok tercih edilen peeling çeşitleri…

Yüzeysel Peeling
Yüzeysel peelingle ince kırışıklıklar yok edilirken, aynı zamanda gözün dış kısmındaki kaz ayakları ve kaşların arasındaki kırışıklıklar ortadan kaldırılamıyor. Derinin en üst tabakası bir kaç gün içinde dökülüyor ve 5-6 ay süresince ayda bir olmak üzere yüzeysel peeling uygulanması öneriliyor. Genel olarak bu işlem için glikolic asid, resorsinol ve salisilik asid gibi maddeler kullanılıyor..

Derin Peeling (Phenol Peeling)
Derin peelin genellikle fenol (phenol) kimyasal maddesi kullanılarak yapılır. Soyma işleminden sonra kırışıklıklarda da büyük oranda düzelme görülür. Lazer ve dermabrazyondan daha iyi sonuç veriyor. Özellikle açık tenli kişilerde tercih ediliyor çünkü işlem sorasında açık renkte lekeler kalabiliyor.

Orta Dereceli Medium Peeling
Ciildin canlılık kazanması ve pürüzsüz bir görüntüye sahip olmasında oldukça etkili bir yöntem. Hem ince kırışıklıkları ortadan kaldırıyor hem de cilt lekelerini tedavi ediyor. Akne skarlarının ve derin kırışıklıkların tedavisinde etkili değil. Ciltte sıkılaşma da sağlayan medium peeling, ciltte leke de bırakmıyor ve işlem yarım saatte bitiyor.

Mikropeeling
Yüzdeki pürüzleri azaltıyor, cildi yumuşatıyor, gözenekleri küçültüyor ve lekeleri azaltıyor. Mikropeelingde de yüzeysel deri tabakası dökülür ama bu dökülme diğer peling yöntemlerindeki kadar belirgin değildir.

Kendi bakım ürününüzü kendiniz yapın

cilt_su_guzel_banyo_dus
Lavanta yağı
Mükemmel bir karışım! 2 yemek kaşığı lavanta yağını 1/8 it bademyağıyla karıştırın. Elde ettiğiniz yağ karışımını banyo ya da duş sonrasında nemli cildinize iyice yedirin.

Portakallı yüz toniği
Canlandırıcı etkili: I portakalın kabuklarını soyun, kalan zar­larını iyice temizleyin ve ince daireler halinde dilimleyin. Portakal dilimlerini yüzünüze yerleştirin ve 20 dakika bo­yunca bu meyvenin kokusunu içinize çekin.

Portakal aromalı yulaf ezmesi
2 yemek kaşığı yulaf ezmesini I yemek kaşığı kabuğu iyice temizlenmiş ve rendelenmiş portakalla karıştırın. Her pee-ling ölçüsü için I yemek kaşığı karışımı ılık suyla macun kıva­mına getirin. Karışımı yüzünüze iyice dağıtın ve ılık suyla yü­zünüzü durulayın. Uygulamayı haftada bir kez tekrarlayabi­lirsiniz.

30 Nisan 2014 Çarşamba

Saç Bakımı Doğal Maskeler

dogal-sac-maskeleri
Canlı ve parlak saçlar
Bir çoğumuz için saç bakımı çok önemlidir. Canlı ve parlak saçlara sahip olmak sanıldığı kadar zor olmasa da, saç da dişler gibi genetik mirasımız arasındadır.

Bu yüzden saç dökülmesi, saç telinin incelmesi, kepek, kellik veya saç derisinde kuruluk gibi sorunların diğer aile bireylerinde de olup olmadığına bakılmalıdır. Saçlarınızla ilgili yaşadığınız sorun ne olursa olsun öncelikle mutlaka bir test yaptırmalı ve vücudunuzdaki çinko, demir düzeyi ile hormonal bir sorununuz olup olmadığını kontrol etmelisiniz. Yoksa uygulayacağınız tüm bakımlar boşa gidebilir.

Evde saç maskesi hazırlamak

Hormonal olarak bir sorununuz olmadığını öğrendikten sonra, kendiniz evde kolay şekilde saç maskeleri hazırlayabilirsiniz. Özellikle limon, zeytinyağı, yumurta ve badem yağının saç bakımı için önemli bir yeri bulunmakta.

Saçlarınızın parlak olması için; adaçayı yaprağı veya bal ile limon kabuğu rendesini zeytinyağıyla karıştırarak saçlarınıza uygulayabilirsiniz. Aynı şekilde saçlarınız dökülüyorsa; ısırganotu, fesleğen ya da çemen tohumunu yine zeytinyağ ile veya saf alkol ile karıştırarak saç diplerinize uygulayabilirsiniz.

Kepek probleminiz varsa; latin çiçeği, tarçın, alfalfa, ıspanak veya pazı, kişniş ve badem yağı karışımı size çok iyi gelecektir.Evde hazırlayabileceğiniz bu kolay saç bakım maskelerini, haftada bir en fazla iki kere mutlaka uygulayın. Temiz saça uygulamanız daha verimli olacaktır. Maskeyi uyguladıktan sonra bir saat kadar saçınızda tutun sonra şampuanlamadan saçınızı durulayın. Ertesi gün veya en az 5-6 saat geçtikten sonra saçınızı durularsanız, saç maskenizin daha çok faydasını görürsünüz.

28 Nisan 2014 Pazartesi

El Estetiği

el-bakimi
Hepimiz estetiğin iyice araştırılıp uzman kişiler tarafından doğru şekilde uygulandığı takdirde, ne kadar büyük mucizeler yarattığına şahit olmuşuzdur. Bilinen bir gerçek var ki, yanlış kişiler tarafından yanlış operasyonlar altına yattığınızda geri dönüşü olmayan görüntülerle karşıla biliyorsunuz. Tabi ki bu sizi ruhsal çöküntüye kadar götürebiliyor.

Yüz estetiği, göğüs estetiği, yağ aldırmadan, incelmeye kadar birçok estetik operasyon var.Güzel ve daha genç gösteren bir fiziğe sahip olmak, biz bayanlar için çok güzel bir duygudur. Güzellik uğruna katlandığımız bu kadar estetik operasyondan sonra yaşımızı gizleyebiliyoruz ama bir tek şey dışında Maalesef ellerimizin kırışıklığı bizi çok kolay ele veriyor. Hemen üzülmeyelim, çünkü müjdeli bir haber uzmanlar tarafından geldi.

Her geçen gün daha çok gelişen teknoloji, en sonunda yaşımızı ele veren ellerimize de bir çare buldu. Estetik dünyamıza eklenen el estetiği sayesinde artık yaşımız daimi genç kalacak. Uzmanlar ağrısız, sızısız, iz bırakmayacak birkaç küçük operasyonla, ellerin de artık daha güzel ve genç görüneceğini açıkladı. Yani el gençleştirme. El ütületmek olarak da biliniyor.

Bu basit işlemlerden ilki; eldeki kırışıklıkların, lekelerin derinliğine ve cildin yapısına göre lazer ile tedavi yöntemidir. İkinci işlem peeling yöntemidir. Peeling, üst derinin soyulmasıyla beraber cildin yenilenmesi, daha da güzel görünmesidir. Yüze uygulanan peeling yöntemi ellere uygulandığında da çok başarılı sonuçlar vermektedir. 5 günlük bir tedavi sürecinden sonra gözle görülür derecede farklılık gösterir. Son işlem ise; kendi yağınızla lipofilling, kişinin kendi karın bölgesinden alınan yağ dokusunun yine kendi cilt altına enjekte edilmesi yöntemidir. Cilt üzerine anestezik bir krem uygulandıktan sonra, 5 dakika geçmeden ince bir iğne ile dolgu maddesi enjekte edilir.

El estetiği
Uzmanların açıkladığı bu üç ayrı basit operasyonun uygulanmasıyla artık, fiziki yönden bir bütün olarak daha genç ve daha güzel görünebileceksiniz.

25 Nisan 2014 Cuma

Gül dengeliyor, lavanta rahatlatıyor

Cilt-temizligi-cilt-bakimi
Kırışıklıklara karşı açılan savaşta, yüksek teknolojili bileşen­ler içeren biyolojik kremlerin etkisi inanılmaz. Yumuşak, bakım yapan ve her bölgede etkili olan doğal kozmetiğin uygulayıcıla­rı, gülün cilt yüzeyindeki inanılmaz etkisi üzerine yemin ediyor.

Çünkü gül cildi soğuktan korurken aynı zamanda kurumasını engelliyor. Kremlerdeki ve spreylerdeki gülsuyu ciltte dengele­yici ve rahatlatıcı bir etki sağlıyor. Gül yağının ise ruhsal açıdan rahatlatıcı etkisi biliniyor.

Cildi temizleyici ve tonik etkisi bulu­nan lavanta yaprakları ekstresi özellikle yağlı ve karma ciltlerde temizleme ürünleriyle öne çıkıyor.

23 Nisan 2014 Çarşamba

Cildi Nemlendirmek için Ne Yapmalı?

Cilt-Bakim-Onerileri
Kuru cilt maalesef kadınların en çok şikayet ettikleri konular arasında yer alıyor ve özellikle bir mevsimden diğerine geçerken ya da hayatın gidişatında radikal bir değişiklik meydana geldiğinde ciltteki sorunların kendilerini çok daha fazla belli ediyorlar. İlk anda ortaya çıkması en garanti rahatsızlık ise cilt kuruluğu ve onlarca farklı şeyden etkilenen cildimizin doğru bir şekilde nemli kalmasını sağlamak hepimizin görevi olmalı.

Tabii ki cildi nemlendirebilmek için yapılması gerekenlerin en başında yapılmaması gerekenleri yapmamak gelmektedir. Bunlar arasında çok sıcak ve kuru ortamlardan kaçınmak, cildi tahriş edecek kadar yıkamak, kötü hava koşullarına cildi çok fazla maruz bırakmak gibi çeşitli durumlar yer almaktadır.

Aynı zamanda yaşlanmanın da cildin nem kapasitesine darbe vurduğu unutulmamalı ve cildin daha hızlı yaşlanmasına neden olabilecek alkol ve tütün mamülleri gibi ürünlerden uzak durulmalı. Bu tip basit konularda dikkatli olursanız cildinizin kuruluğunun önüne bir miktar geçebilir ve doğal olarak nemlenmesini sağlayabilirsiniz.

Doğru bir şekilde cildi yıkamak aslında sağlık sorunları olmayan bir cildin nemlenmesi için yeterli olmaktadır. Yani cilde özel ve asit baz dengesi iyi ayarlanmış temizleyici ürünleri kullanmak ve musluk suyu fazla sertse onun yerine içme suyu kullanarak yüzü yıkamak temelde cilt kuruluğunu önlemek için yeterli olacaktır. Fakat daha hassas bir cildiniz varsa ve dikkat etmenize rağmen cilt kuruluğundan kurtulamıyorsanız elbette yapabilecekleriniz de var.

İlk olarak kullandığınız nemlendirici ürünlerin kaliteli olduğundan ve temiz bir cilde uygulandığından emin olmalısınız. Böylece gözenekleri açılmış bir cilt üzerinde daha kolay nemlendirme yapabilirsiniz. Makyaj yapmayı tercih ediyorsanız makyajdan bir süre önce nemlendiricinizi sürmeyi ve böylece makyajın altında boğulacak olan cildinize destek olmayı kesinlikle unutmamalısınız.

Gün içerisinde doğru ve yeterli miktarda su tüketerek, aynı zamanda tüm besin değerlerini içerecek bir beslenme programını takip ederek çok daha sağlıklı ve nemli bir cilt yapısını koruyabilirsiniz. Aslında cilt sorunlarının pek çoğu yetersiz beslenme ile direkt alakalıdır ve bu durum cildin nemini alamamasına neden olur.

Eğer iş veya özel hayatınızda stres ve baskılara sahipseniz bunların cilt kuruluğunu tetikleyeceğini de unutmayın. Gerekirse psikolojik destek alarak bu sorunların üstesinden gelebilir ve daha sağlıklı bir cilt yapısına da kavuşabilirsiniz.

22 Nisan 2014 Salı

A’dan Z’ye Güzellik

Estetik-ve-Güzellik
Bazı vitaminler ve doğal asitler erken yaşlanmayla sa­vaşta önemli maddeler arasında değerlendiriliyor. Bunlar ara­sında A,C, E, meyve asitleri ve Co-enzim Q 10′u saymak müm­kündür. Ancak sağlıklı yaşlanmanın yolu yıllara meydan okur­ken atılan doğru adımlardan geçiyor.

Bilindiği gibi cildimiz vücudumuzun en büyük organıdır. Tüm organizmayı kaplıyor ve dış etkilere karşı koruyucu bir gö­rev üstleniyor. Bunlar sıcak, soğuk ya da herhangi bir fiziksel değişim olabilir. Bu yaklaşık 2 mm kalınlığındaki manto altında korunması gereken her şey güven altında oluyor. Ama yine de hepimizin sıkça hatırlaması gereken bir şey var ki, o da cildimi­zin hassas olduğu ve özel bir bakıma gereksinim duyduğudur.

Bu bakımın en çok ihtiyaç duyulduğu bölge ise ilk kırışıklıkların oluştuğu cildimizdir. Cilt yaşlılığın hızı genetik özelliklere bağlı olarak değişim gösteriyor. 80 yaşındaki bir kişinin cildi 18 ya­şındaki genç birinin üçte bir oranında incedir. Azalan kas ger­ginliğinin sonucu cilt elastikiyetini kaybeder ve böylelikle yaş­lanmanın belirtileri ortaya çıkar.

Bugüne kadar üst derinin yaşlanmasını önleyebilecek her­hangi bir gelişme kaydedilmedi. Ancak kırışıklıkların oluşması­nı geciktirip kontrol edebilecek önlemler var. Yaşlılığın baş düş­manlarından biri serbest radikallerin de oluşumunu sağlayan ve UV ışınlarını aktive ettiği oksijen olarak gösterilmektedir.

Oksijen ve hücre duvarlarına zarar verir, hücre yapısını değişti­rir ve oluşabilecek yeni cilt hücrelerinin kalitesi olumsuz etkile­nir. Bunun sonucunda da olgun ve genç bir cildin ayırt edilebil­diği o fark ortaya çıkıyor; yaşlanma… Serbest radikaller ve do­layısıyla “photoaging” ışık yaşlanması A, E ve C vitaminleriyle alman anti oksidanlar tarafından önlenebiliyor.

Bu maddeleri içeren meyve ve sebzeler ya da evde yapabileceğiniz kremlerle de yaşlılığı geciktirmeniz mümkün. Kremlerin içeriğinde bulu­nan mucizevi bir madde olan koenzim Q10′u da ette, balıkta, fındıkta ve baklagillerde bulmak mümkün. Bu koenzim sadece serbest radikalleri karşı değil aynı zamanda hücresel enerji ka-zanımında da oldukça etkili.

Cilt üzerinde tıpkı yaşlılığı gecikti­rici bir fren sistemi etkisi var. Eğer bebek cildi gibi pürüzsüz bir cilde sahip olmak istiyorsanız o zaman sigara kullanımında da uzak durmalısınız. Hem bileşimindeki maddeler hem de dudak mimikleri özellikle üst dudakta ince kırışıklıkların oluşmasına yol açıyor. Sağlıklı bir cilt için gerekli olan ise temiz hava ve ye­terli miktarda güneş, kalan kısım ise alınan besinlerin, bakımın ve yaşam tarzının iyi bir karışımı.