Geçmişten günümüze hem kadınlar hem de erkekler için estetik bakış açıları oldukça değişti diyebiliriz. Eskiden yüzyıllar alan güzellik trendleri, artık her on yılda bir değişmeye başladı ve daha dün gibi aklımızda olan 90’lardaki kadın algısı ile şimdiki kadın güzelliği algısı bile birbirinden çok farklı. Dolayısıyla ideal kalça şekli nasıl olmalı sorusunun cevabını bu yazımızın yazıldığı 2016 senesi itibariyle sizlere aktarmaya çalışacağız. Ancak unutmayın, kimse mükemmel değil ve illa ki tam olarak mükemmel olmak zorunda değilsiniz. Bu nedenle kendinizi gereksiz yere zorlamaktan ve çok fazla estetik operasyona maruz kalmaktan da uzak durmalısınız.
Yazımızın fotoğrafında görmüş olduğunuz kadın, dünyanın en güzel kalçalı kadını seçilmiş ve aşağı yukarı bütün ideal kalça-popo beklentilerini karşılıyor diyebiliriz. Kısaca tanımlamak gerekirse, yuvarlak, arkaya doğru hafif bir çıkıntısı bulunan fakat çok fazla kaslı da olmayan, genişlik olarak yanlara doğru fazla taşmayan ve çok geniş olmayan, yükseklik olarak da çok fazla alt-üst mesafesi bulunmayan bir popo, günümüzde ideal popo olarak kabul ediliyor. Böyle bir tarife tamamen ulaşmak her ne kadar imkansız olsa da, sağlıklı beslenme, düzenli spor ve biraz da genetik faktörlerin etkisiyle bu şekle ulaşabilirsiniz. Ancak yine de en son sınırın genellikle genetik olduğunu, daha fazlası için estetik cerrahiye ihtiyaç duyulduğunu unutmamalısınız.
İdeal kalça şekline ulaşmak için estetik cerrahi tarafından sunulan seçenler arasında en çok tercih edileni, genellikle yağ aldırma yöntemleri. Zira varolan fazla yağların doğru bölgelerden alınmalarıyla birlikte doğru bir kalça şekli elde edilebiliyor. Hatta fazla bölgelerden alınan yağların az yağlı bölgelere transfer edilmesi sayesinde şekil üzerinde manipülasyonlar gerçekleştirmek de mümkün oluyor.
Bunun yanında kalça protezleri de en sık tercih edilenler arasında. Liposuction tedavisine göre biraz daha zorlu olan bu tedavide, popoya bir protez yerleştiriliyor ve bu protez sayesinde kalçanın daha şekilli durması sağlanıyor. Ancak bu tedavinin hem daha uzun sürdüğünü hem de iyileşme sürecinin on günü bulabildiği de unutulmamalı. Çoğu hastada, yağ aldırma ve yağ enjeksiyonu genellikle yeterli sonucun alınmasını sağlıyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder