12 Mayıs 2014 Pazartesi

İçinde bulunduğunuz cilt

cilt-sikilastirma
Cildinizin üç ayrı katmanı vardır: epidermis, dermiş ve alt tabaka ya da yağ tabakası (zaman zaman hipodermis de denir).
Aynaya baktığımızda gördüğümüz epidermistir, yani ince ve dış tabaka. Siz ve çevreniz arasındaki ilk bariyerdir. Sizi UV ışınları, sıcak ve soğuk, kirlilik, su kaybı, zehirli atıklar ve bulaşıcı organizmalar gibi çevresel tehditlere karşı koruyan bir savaşçı gibidir. Bu aynı zamanda kendini yenileyebilen katmandır -dış katman ölürken sürekli olarak yeni hücreler üretilmektedir. Epidermisinizin durumu aslında cildinizin ne kadar “taze” göründüğünü ve nemi nasıl emdiğini göstermektedir.

Epidermisiniz kendi içinde dört ince katmandan oluşur. En alt katman, hücrelerinizin her gün bölünüp milyonlarca deri hücresi yarattığı katmandır. Bu hücreler yağ asitlerinden, amino asitlerden ve kanınızda bulunan bazı yaşamsal maddelerden oluşmaktadır. O nedenle bunlar üzüm salkımı gibi bir görünüme sahiptir. Cildin üst katmanlarına doğru çıkmaya başladıklarında da düzleşip ölürler ve bu halleriyle de kuru üzüme benzemektedirler. Burası epidermisinizin en üst tabakası, yani stratum corneum’dur ve ölü deri hücreleri burada toplanır. Epidermal katmanınıza kan akışı yoktur, ama bu oraya yeni hücrelerin oluşumu için besin desteği gelmediği anlamına gelmez. Bir mühendislik harikası gibi, alt katman dermişin hemen üzerinde yer alır ve böylelikle bu katmandaki besin ve oksijen desteğinden faydalanır.

Çoğu cilt bakım ürünü, ölü hücrelerden oluşan stratum corneum’a etki eder. Siz bu üst tabakadan kurtulduğunuzda daha pürüzsüz, daha ışıltılı bir görünüm kazanacaksınız. Ama cildinizin durumunu gerçekten de iyileştirmek, kolajen ve elastininize etki etmek için bir ürünün aktif içeriği epidermisinize nüfuz edebilmeli ve oradan da dermişe geçebilmeli -ki bu hiç de kolay değil. San Francisco California Üniversitesi klinik dermatoloji profesörü Dr. Richard Glogau’ya göre, bir ürünün aktif içeriğinin dermişe ulaşması çok zor. “Epidermis pek çok şeyin dışarıdan içeri girmesini engelliyor,” diyor Glogau. “Test tüpünde pek çok kremi inceledim, ama sözünü ettiğimiz etkiyi bu tür ürünlerin yüzeyden de yaratabildiğini söylemek mantık dışı olur, çünkü içindeki maddelerin hiçbiri epidermisi geçecek nitelikte değil.”
Bir alttaki katman dermiştir ve bu katman, cildinizin sağlıklı kalması için en çok çalışan katmandır. Dermişiniz cildinizin yapısal bütünlüğünden, esnekliğinden sorumludur ve epidermisinize yardımcı görevi görür. Dermiş, sürekli hareket halinde olan dinamik bir katmandır.

Burası aynı zamanda her şeyin gerçekleştiği katmandır: kırışıklıkların oluştuğu ve büyüdüğü, hyaluronic asit gibi cildinizi sıkı, nemli ve genç tutmaya yarayan üç faktör olan kolajen, elastin ve nem tutucu moleküllerin bulunduğu katmandır. Dermişteki deri hücreleri eski kolajenler yok olurken yenilerini üretir. Bu sürekli gerçekleşen bir olaydır, ancak yaşla, güneşe maruz kalmayla, sigara içmeyle, stresle ve yanlış beslenmeyle bu süreç yavaşlar.
Dermişiniz, hücrelerinizin cildinizi formunda tutmak için çalıştığı yerdir. Epidermisinizin aksine, burası canlı hücrelerden oluşmaktadır. Dermişiniz kendisini besin ve oksijen anlamında besleyen kılcal damarlar bakımından da zengindir. Bu besinler dermişten geçerek, cildinizi sağlıklı tutan epidermise ulaşırlar. Kılcal damarlar aynı zamanda deri hücrelerinizden karbondioksit ve diğer metabolik atıkları da uzaklaştırır. Bir de, bu dermal katmanda kan ve lenf damarları, sebaceous ve ter bezleri bulunuyor.

Cildinizin son ve en alt katmanı “yağ tabaka” diye bilinen kısımdır. Burası cildiniz için “şok emici” olarak görev yapar. İç organlarınız bir yastık gibi korur, vücut sıcaklığınızı dengeler ve cildinize ana hatlarını verir. Bu katmanda çok sayıda kan damarı, lenf kanalları ve sinir bulunmaktadır. Yağ hücreleri, kolajen ve elastin de bu katmanda yer almaktadır. Siz yaşlandıkça, bu alt tabaka incelir ve cildinizin yuvarlak hatları kaybolmaya başlar.
Cildinizin yüzeyinin (epidermis) durumu, cildiniziz altında neler olup bittiğinin göstergesidir. Temizlediğiniz ve nemlendirdiğiniz bu katmanın -epidermal katman- doğrudan kanla beslenmediğini unutmayın. Çoğu dermatolog, nemlendiricilerin cilde anında nem ve yumuşaklık kazandırdığı konusunda hemfikir. Ama nemlendirici cilt tarafından emildiği anda etkisi uçup gidiyor.

Ne yazık ki nemlendiriciler fiyatlarının yüksek olduğu oranda etkili değiller. Birleşik Devletler Boston University of Medicine’da görevli dermatolog Dr. Tom Roher’e göre, “Bunun sebebi, güçlü içeriklerine rağmen hepsinin aynı şekilde işlemesi: Cildin içinde zaten bulunan suyu hapsediyorlar ve üzerinden biraz daha nem veriyorlar. Nemlendiriciler cildin üzerini bir mühür gibi kaplıyor ve ciltten daha az nemin yok olmasını sağlıyor.”

Üzücü olan şu ki, kırışık giderici ve yaşlanmayı geciktirici kremlerin durumu da bunlardan pek farklı değil. Yaşlanmayı geciktirici kremlerle ilgili en büyük yanlış anlama “yaşlanmayı geciktirici” terimidir. Kırışıklıkları gidereceğini ya da gerçek yaşınızı göstermeyeceğini iddia eden nemlendiricilerin tek yaptığı cildinize anlık bir nem bombardımanı yapmak. Bu, o kadar anlık bir değişimdir ki, bunu “önce” ve “sonra” fotoğraflarıyla görebilirsiniz. Nemlendiriciler bu açıdan işlerini gerçekten iyi yapıyorlar, ancak asıl neme ihtiyacı olan katmana hiçbiri ulaşamıyor.

Antioksidan kremlerin ya da yenileyici cosmeceutical* ürünlerin durumu da o kadar parlak değil. Bunlar çarpıcı sonuçlar vaat eden ve reçetesiz satılan kremler, jeller ve losyonlardır, içlerinde pek çok antioksidan ve antiinflamatuar bitki bulunmaktadır. Ancak bunlar, cosmeceutical ürünlerin etkili olup olmadıklarını kanıtlayan klinik testler yapan TGA tarafından denetlenmemektedir. Aksine, Japonya’da bu cosmeceutical’lerin aktif içerikleri “ilaç benzeri” şeklinde adlandırılmıştır ve güvenli olduklarının kanıtlanmaları istenmektedir. Genel olarak, cosmeceutical madde üreticileri, ürünlerinin yaşlanmayı geciktirdiğini iddia etmez, bu iddiada bulunanlar onların pazarlama stratejilerini yaratanlardır.

Yapılan çok sayıda araştırma antioksidanların, cilde uygulandığında UV ışınlarına karşı yüzeysel bir koruma sağladığını göstermiştir. Ama cildinizi gerçekten de yaşlanmaya karşı koruyup korumadıkları sorusu cevapsız kalıyor. Birleşik Devletler Tufts Üniversitesi’ndeki Antioksidan Araştırmaları Şefi Dr. Jeffrey Blumberg’e göre, “içeriğinde antioksidan bulunan cilt bakım ürünlerinin sayısının çoğalması, antioksidanların kırışık giderici özelliğe sahip olduğu anlamına gelmiyor. Ayrıca, bir ürünün içinde bulunan antioksidanların cilde ne kadar iyi geldiği ya da hangi antioksidanın etkili olduğuyla ilgili de hiçbir bilgiye sahip değiliz.” “Cosmeceutical” terimini ortaya atan ve yirmi yıldan fazla bir süre önce yüzeysel tretinoin’in (retionik asit) faydalarını keşfeden Prof. Dr. Albert M. Kligman’a göre, “Bu ürünlerin %90′ı böyle bir etki yaratmıyor.” Gerçek şu ki, yaşlanmakla savaşan pek çok ürünün iddiaları bilimsel kanıtlara dayanmaktan çok uzak.

Kanıtların azlığına rağmen, moda dergileri ve kozmetik firmaları bu tür kremlerin gençlik çeşmesi gibi yaşlanmayı geciktirdiği haberini yaymaya devam ediyor ve biz de bu aldatmacanın peşinden sürüklenip gidiyoruz. Sürekli bir ışıltı ve zamanı geri çevireceğini vaat eden bir ürüne kim karşı koyabilir ki? Ancak gerçekten kırışıklıklara karşı olan ve bunu bilimsel olarak kanıtlamış olan sadece birkaç ürün var. RetinA ve ona çok yakın olan bazıları, bunlardan birkaçı. Güneş koruyucu kremlerin de yaşlanmaya karşı etkili oldukları söylenebilir, çünkü UV ışınlarının cilde zarar vermesini engelliyorlar. Geri kalanı ise kozmetik üreticilerinin büyük para yatırarak uyguladıkları pazarlama stratejilerinden öte bir şey değil.

Dünya çapındaki Body Shop mağaza zincirlerinin kurucusu Anita Roddick’e göre, kozmetik ürünlere verilen paranın %99′u ambalaja, pazarlamaya ve reklama gidiyor! Demek ki asıl aldatmaca, zeki pazarlama stratejileri! Yüz peeling’i ve antiselülit konusunda tanınmış biri olan Dr. Danne Montagu-King’e göre, “Güzellik endüstrisinin %95′i aldatmaca ve kimse bana ona meydan okumamamı söyleyemez.” Eğer bu sizi ikna etmeye yetmediyse, bir de bunu düşünün. Pazarda en azından on bin farklı yaşlanmayı geciktirici ürün var. Eğer bunlardan bir tanesi gerçek çözüm olsaydı, sadece onu satmaları gerekmez miydi ?

Aslında mucize nemlendiriciler, sihirli losyonlar ya da cildinizi yenileyici kremler de yok. Bunların hiçbiri zamanı geri çeviremez. Antiageing hücrelerinizde başlar, pek çok kozmetik firmasının dediği gibi cildinizin yüzeyinde değil. Estetik operasyona ramak kala, sonsuz gençlik sağlayan hiçbir iksir yok! 0 nedenle bir dahaki sefere, bir cilt bakımı ürünü alırken satış görevlisine o ürünün hücresel anlamda ne kadar etkili olduğunu sormayı ihmal etmeyin. Buna sizin anlayabileceğiniz mantıklı bir açıklama getiremezlerse arkanızı dönüp oradan çıkın. Ya da daha iyisi, o ürün hakkında bir araştırma raporu isteyin. Eğer size bunu sunamıyorlarsa bir dakika bile düşünmeyin.

C Vitamini burada bahsedilen başka bir yanlış koruyucu. Sallantılı medikal duruşuna rağmen, pek çok kadın C vitaminine tapıyor. Teorik olarak, C vitamini bir antioksidandır ve cildi, zarar verici maddelere karşı korur. Ancak bu, forrnülasyonu ne olursa olsun, içinde C vitamini bulunan bütün ürünlerin cilde faydalı olacağı anlamına gelmiyor. Dermatologlar, C vitamini moleküllerinin cildinize nüfuz etse dahi, işe yarayacağı anlamına gelmediğini söylüyor. Diğer bir büyük problem ise bunların kullanımı. Ürünler bir şişede sabit kalmalı ve cilde belli koşullar altında uygulanmalı -ki bu hiç de kolay bir şey değil.

11 Mayıs 2014 Pazar

Cilt bakım sırası

Cilt-temizligi-cilt-bakimi
1) Temizleme sütü ile cilt boyunla birlikte temizlenir.
2) Vapozone île ozon buharı verilir. Vapozone saf oksijen ve­rir, cildi bakıma hazırlar, porlan sıkıştırıp cildin ihtiyacı olan oksijeni sağlar. Süre kuru ciltlerde 10 dakika, normal ciltlerde 20 dakika, yağlı ve akneli ciltlerde 30 dakika ol­malıdır. Ozon buharının cildi dinlendirme özelliği vardır. Hamileliğin birinci ve dokuzuncu aylarında kesinlikle uy­gulanmaz.
3) Komedon pres ile siyah noktalar temizlenir.
4) Peeling, kelime anlamı, ölü hücreleri çıkarma.
a) Soft peeling, primatör adı verilen aletle yapılır.
b) Forment peeling.
c) Biyolojik kazıma sistemi.
5) İontoferezle ionizasyon, galvenik akımla cildin ihtiyacı olan maddeleri cilt altına işletilme işi.
6) Maske, cilt türüne uygun olarak seçilir.
7) Pakung, cilt yüzeyinde kurumayan maske.
8) Kremle on-on beş dakika masaj yapılır. Kremin fazlası alınır. Tüm süre bir saat on beş dakikadır.Yirmi dört saat makyaj yapılmaz.

10 Mayıs 2014 Cumartesi

Cilt diyeti ile ışıl ışıl bir cilt yaratın!

cilt-tipleri
Medikal Estetik Uzmanı Dr. Nihat Dik’e göre her cilt tipinin ayrı bir cilt diyeti olmalı. Dik, “Cildin sağlıklı ve güzel görünümü cilt diyeti ile yani beslenme, bakım ve egzersizle birlikte elde edilebilir. Cilt diyeti, her cilt tipine göre farklılık gösterir, tek tip değildir. Her şeyden önce cilt tipinin belirlenerek nasıl bir cilt diyeti yapılacağının saptanması gerekir” diyor.

Yağlı ciltler
Yağlı cildi olanlar, rafine şeker ve karbonhidratlardan, kızartmalardan, kuruyemişlerden uzak durmalılar. Bol bol havuç, yeşil çay, glisemik indeksi düşürülmüş, kan şekeri üzerinde olumlu etkisi olan kepekli tahıllar tüketmeliler. Kahverengi makarna, yulaf, bol tahıllı un gibi… Turunçgiller, kayısı, havuç, ıspanak gibi A vitamininden zengin gıdalar ile somon, uskumru, ton balığı gibi soğuk su balıkları da tercih edebilirler.

Yağlı cilt sorunu yaşıyorsanız, yağ düzeyini kontrol etmek için yağsız cilt ürünü kullanmalısınız. Cildinizi her gün sabah ve akşam köpük veya temizleme jeli ile temizlemelisiniz. Fondöten yerine renkli nemlendiricileri tercih edebilirsiniz. Yağlı cilde sahip olanların nemlendirici kremleri de tamamen yağsız olmalı. Günlük nemlendirici için hyalüronik asit solüsyonu ve kök hücreden zengin serum kullanmanız iyi olur. Çay ağacı yağı maskesi de yapabilirsiniz. Güneş koruyucuda da yağsız olanları tercih etmek gerekiyor.

Kuru ciltler
Kuru ciltliler, cildin nem kazanmasında yararı olan salatalık, balık, kereviz, ceviz, fındık, kuru kayısı gibi gıdalar tüketmeliler.

Cildi kuru olanlar asla temizleme jeli ve köpük kullanmamalı. Çünkü bu cildi daha çok kurutur. Temizleme sütü ve losyonu tercih etmeliler. Ayrıca aşırı sıcak ortamlardan ve güneş ışığına maruz kalmaktan da kaçınmalılar. Mümkünse spot ışık altında ve bilgisayar karşısında bile güneş koruyucu kullanmalılar.

Eğer kuru cildiniz varsa, gün içinde serum, akşamları da onarıcı kremler tercih etmelisiniz. Beş dakika buhar banyosundan hemen sonra soğuk su ile cildinizi yıkamalısınız. Cildiniz nemli iken nemlendirici ya da serum sürün. Hyalüronik asitli veya seramid içeren kremler bu cilt tipine uygundur.

Akneli ciltler
Özellikle aknelerin aktif olduğu dönemde fast food, kola, baharat, yağlı gıdalar, sigara, kafein, kuruyemiş, çikolata ve işlenmiş gıdalardan uzak durulmalı. A vitamininden ve özellikle beta karotenden zengin gıdalar diyete eklenmeli. Örneğin; havuç, turuncu sebzeler, meyveler, bal kabağı, kayısı, domates gibi.

Yağlı ve akneli cildi olanlar öncelikle bol su tüketmeliler. Akne soru yaşayanların stresi de kontrol altında tutmalarında fayda var. Çünkü stres hormonları akne, rosacea, sedef gibi mevcut cilt hastalıklarının alevlenmesine neden olabilir. Stres veya anksiyete zamanlarında bu şikayetler de kötüleşme eğilimine girer. Bu tür dönemlerde yürüyüş, meditasyon, yoga yapmak iyidir.

Yağlı cildiniz varsa, rutin cilt bakımını ihmal etmeyin. Salisilik asit içeren temizleyiciler ile cildi yıkayarak gözeneklerin temizlenmesini sağlayın. Ayrıca cilde nazik şekilde peeling uygulamak da doğru olur.

Cilt Bakımının Yıldızları Gece Kremleri

krem
Eğer cildinizin daha uzun yıllar gergin,pürüzsüz ve kırışıksız korumak istiyorsanız, gündüz bakımınızın yanı sıra gece bakım kremlerinizi asla ihmal etmemelisiniz.

Biliyor musunuz, aslında “güzellik uykusu “nun kelime anlamının ardında çok daha önemli şeyler var. Geceleri cilt me­tabolizması daha fazla çalışıyor dolayısıyla günün verdiği zarar­lar, UY ışınları ve cilt yüzeyinde biriken kir gece temizleniyor ve cildin üst katmanındaki hücreler yenileniyor.

Ayrıca geceleri cildin kan dolaşımı gündüzden daha yoğun oluyor, işte bu yüz­den cildinizin gece bakımına özellikle önem vermeniz gereki­yor. Ye bu konuda size cilt tipinize özel etkili gece kremleri yar­dımcı oluyor.

Eğer cildinizin daha uzun yıllar gergin, pürüzsüz ve kırışıksız görünümünü korumak istiyorsanız, gündüz halamınızın yanı sıra gece bakım kremlerinizi asla ihmal etmemelisiniz. Bunun en önemli nedeni, cildin gün boyunca onu koruyucu hidrolipid filmini dengede tutma çabalarıyla haşır neşir olmasıdır. Cildiolumsuz dış etkenlerden koruyan bu film geceleri ye­rini yenilenme programına bırakıyor.

Son araştırmalar, cilt fonksi­yonlarının gün içinde değişiklik gös­terdiğini ortaya koyuyor. Örneğin, akşam 18.00′den itibaren cilt metabolizması daha yoğun çalışmaya başlıyor. Saat 23.00′den iti­baren de cildin kan dolaşımı, yenileme ve ta­mir etme çalışmaları doruk noktasına ulaşı­yor. Saat sabah 04.00′e kadar ciltteki hücre bölünmesi gündüze oranla çok daha hızlı ger­çekleşiyor. Aynı zamanda bakım ürünlerini al­ma açısından da cilt geceleri daha uygun oluyor. Bunun yanı sıra yağ ve su bazlı maddelerin bu sa­atlerde cilde ulaşması mümkün olabiliyor. Kısacası, cildin özel­likle gece bakımıyla ve kendini korumasını ve yenilemesini sağ­layabilmesi uyku saatlerimize denk geliyor.

Gece kremleri nasıl etki ediyor ?
Gece için üretilmiş özel kremler öncelikle içeriklerindeki özel maddelerin zenginlikleriyle öne çıkıyor. İşte onları bile­şimlerinde hafif kıvamlar ve ışın koruması içeren gündüz ba­kım kremlerinden ayıran en önemli özelliklerinden biride bu zaten. Cilt, özellikle geceleri bakım yapan ve yenileyici destekli maddeleri almaya daha meyilli olduğundan, gece bakım krem­leri bu maddeler yönünden daha zengin içerikli oluşlarıyla dik­kat çekiyorlar. Cildin doğal fonksiyonlarının da desteğiyle etkilerini ortaya koymaları kolaylaşıyor. Genellikle yağ bileşeni yö­nünden gündüz kremlerinden ayrılan gece kremleri, cildin kendini yenileme mekanizmasını destekleyen bakım yapan maddeler yönünden de gündüz kremlerinden ayrılıyor. Normal olarak hassas ciltlerde alerjik olabilen UV ışınlarına karşı koru­yucu filtre içermezler. Bu yüzden de gündüz kullanımı önemli olan bir bakım kremini gece kullanmak kesinlikle doğru değil.

Hangi cilde hangi krem ?
Gece kremleri, gündüz kremlerinden daha yağlı oldukları için, gece ve gündüz kremlerini aynı markanın ürünlerinden seçmek önem taşıyor. Kozmetik markaların birçoğu gündüz kremine uygun her cilt tipine gece bakımı sunuyorlar. Kural olarak 20 yaşında itibaren her kadının uykuya yatmadan önce gece kremi kullanması öneriliyor. Eğer kuru bir cilde sahipse­niz, cildinize gece ihtiyacı olan nemi bolca vermeniz gerekiyor. Buna karşın cildinizin yağlı olduğunu düşünüyorsanız o za­man, yağ bakımından zengin krem kullanmaktan kaçınmalısı­nız. Bu cilt tipinin ihtiyacı nem ve yağ oluşumunu engelleyen ürünler onun için doğru seçimdir. Her ikisinin karışımı ise adı üzerinde karma cilt tiplerinin en büyük ihtiyacıdır. Bu cilt tipi özelikle T bölgesindeki fazla yağ üretimiyle dikkat çeker. Ya­naklar genellikle kuru ve hassastır. Eğer karma bir cilt tipine sa­hipseniz, o zaman yanaklarınızda zengin içerikli gece kremi kullanırken, burun, alın ve çene bölgesinde hafif nemlendirici­ler kullanmanızda fayda var.

Mucize Maskeler

yumurta-aki-maskesi
Tek olumsuz yanları, yüzümüze sürmüşken eşimize yaka­lanmak… Ama bunun dışında güzellik maskelerinin inanılmaz birer güzellik iksirleri olduğunu söylemeden geçmemek lazım.

Eğer cildiniz için iyi birşeyler yapmak istiyorsanız, o zaman kendinize ayırdığınız küçücük bir vakitte rahatlatıcı bir maske­ye ne dersiniz? Bilindik salatalık maskesinin dışında güzellik maskelerinin tümü, her tür güzellik sorununda kadınlara hızlı ve kalıcı çözümler sunuyor.

Uzun ve yorucu bir günün ardından bedeninizin ve ruhunu­zun ikinci bir randevuyu daha kaldıramayacağım düşünüyor­sunuz. O zaman size önerimiz hemen bir anti-stres maskesinin yardımını almak. Böylesi bir maske cildi temizlerken aynı za­manda ince çizgileri ve stresin izlerini de siliyor. Stresli işkadınlarının göz altlarında oluşan torbalanmalar ve halkalar için özel göz maskeleri ideal. Göz çevresinin hassas cildi ferahlarken ay­nı zamanda gerginlik kazanıyor. Göz çevresinin bu rahatlığı kı­sa bir süre sonra tüm yüze yansıyarak farklı bir ışık saçmaya başlar.

Termal su kompresleri de özellikle soğuk kış günlerinde yo­ğun stres altındaki cildin imdadına yetişiyor. Düşük ısılar ve ka­loriferin kuruttuğu havayla gerginleşen ciltler, bu olumsuz şart­lara genellikle cilt yüzeyinde kızarıklıklar, yanmalar ve gerginlik hissiyle karşılık veriyor. Yüzdeki yanma ve hoş olmayan gergin­lik hissi bileşimindeki termal su ürünleriyle ortadan kalkıyor. Maske etkili kompresler de hassaslaşan cildi rahatlatması açı­sından oldukça etkilidir.

Taze bir dokunuş: Temizleme maskeleri
Eğer cildinizdeki siyah noktaların ve küçük sivilcelerin sayı­ları son günlerde giderek arttıysa o zaman haftalık bir temizle­me maskesi sizin için en kalıcı çözümlerden biri. Cildi derinle­mesine temizleyerek ona eski ışıltısını veren bu maskeler aynı zamanda siyah noktaların ve sivilcelerin de kuruyarak kaybol­masını sağlıyor. Eğer uzun ve zorlu bir günün ardından bir gü­zellik merkezine gidecek zamanınız yoksa yeni “sağlık” maske­leri pratik ambalajlarında marketlerde bile satılıyor. İçeriklerin-deki etkili maddeler sayesinde sadece 10-15 dakika içinde te­miz bir cilde kavuşmanız an meselesi. Tabii, hangi maskeyi se­çerseniz seçin, cildinizi uygulamadan önce mutlaka temizle­meniz şart. Böylelikle etkili maddelerin cildin derinliklerine da­ha kolay ulaşmasını sağlamış olursunuz. İdeal olan, güzellik maskesini duş ya da banyo sonrası kullanmanız. Çünkü buhar gözenekleri açarak cildin derinlemesine bir bakıma hazırlan­masını sağlıyor.

9 Mayıs 2014 Cuma

İki aşamada siyah noktalardan kurtulma

siyah-nokta
Eğer cildinizde akne ya da siyah noktalarla ilgili sorunlar ya­şıyorsanız, o zaman öncelikli yapmanız gereken asla yüzünüz­le oynamamanız.

Siyah noktalar için en pratik çözümlerden bi­ri eczanelerde kolaylıkla bulabileceğiniz burun, çene ve alın için ayrı şekillerde satılan cilt bantları.

Bant kullanmadan önce cildinizi hafifçe nemlendirin, bantı siyah noktaların yoğun ol­duğu bölgeye yapıştırın ve kısa bir süre bekleyip çekin.

Birinci aşamada gözenekler içinde birikmiş kir banta yapışarak cilt yü­zeyinden ayrılacaktır.

İkinci aşamada ise cildinizi antibakteriyel bir mendil ile temizlemeniz ya da yüzünüzü ılık suyla duru­lamanız gerekiyor.

8 Mayıs 2014 Perşembe

Hangi yaşta nasıl cilt bakımı yapılmalı?

ciltbakimi
Kadınlar için her yaşta cilt bakımı çok önemlidir. En önemli vitrinimiz olan cildimize ne kadar iyi bakarsak, o da bizi ödüllendirir; her yaşın güzelliğini ayrı yaşarız. Yaşa göre cilt bakımı, bu işin sırrıdır. Çünkü cilt değişkendir, her yaşta ayrı bakıma ihtiyaç duyar.

Cildimizi hırpalayan pek çok faktör vardır. Uykusuzluk, hava kirliliği ve stres bunların başlıcaları. Eğer cildimize iyi bakmıyorsak, cildimizin kuruması, kırışması ve erken yaşlanması kaçınılmaz olur. Bu nedenle 20 yaşından itibaren cilt bakımına başlamalıyız.

20’li yaşlar

Bu yaşlarda cilt dayanıklı ve gergindir. Yüzün belli bölgelerinde sivilcelere rastlanabilir. Yağ salgıları ve hormonlar tam düzene girmediği için bu tür problemler görülebilir. Kolajen üretimi yoğundur, cilt kendini sürekli yeniler. Ölü hücreler ayda bir kez dökülür. O yüzden cilt hep tazedir. Temizlik ve nemlendirme bu yaşlardaki gençler için anahtar kelimelerdir.

- Cildi tahriş etmeyen temizleyiciler kullanmak gerekir. Sabunsuz ürünler iyidir, özellikle eczanelerde satılan dermakozmetikler bu yaş grubu için ideal ürünlerdir.

- Cildi sabah ve akşam güzelce temizledikten sonra mutlaka alkolsüz bir tonik kullanılmalıdır. Tonik, gözenekleri sıkılaştırır, cildin PH dengesini düzenler.

- Tonikten sonra nemlendirici sürülmelidir. Yağsız ve su bazlı nemlendiriciler 20’li yaşlar için uzmanların önerdiği nemlendiricilerdir.

- 25 yaşından sonra göz çevresinde belirmeye başlayan ince çizgilerin silikleşmesi ve derinleşmemesi için bir göz çevresi kremi kullanılmalıdır. Göz çevresi kremi alırken, yaşınıza uygun olup olmadığını satış danışmanına/uzmana mutlaka sorun. Bu yaşta kullanacağınız göz çevresi ürünü ağır olmamalıdır. Canlandırıcı etki taşıması yeterlidir.

30'lu yaşlar
Otuzlu yaşlarda ilk kırışıklıklar ortaya çıkar. Ölü hücreler, dökülme yeteneklerini kaybeder ve derinin kalınlaşmasına neden olurlar. Bu yüzden, cilt yüzeyi artık çok pürüzsüz değildir. Kolajen eskisi kadar fazla üretilmez. Bu yaşlarda cilt, ilk zayıflık belirtilerini göstermeye başladığından zararlı UV ışınları cildin orta tabakasına kolaylıkla geçebilir.

- 20'li yaşlarda başladığınız temel bakıma devam edin. Buna ek olarak, göz çevresi kırışıklıklarına karşı daha etkili önlem alma zamanı. “İlk kırışıklıklara” karşı etkili bir ürün alın.

- Günlük nemlendiriciniz güneş koruma faktörü içersin. Günlük hayatta dahi bu kremi sürmeden sokağa çıkmayın. Kremi, yüze sürerken boyun ve dekolte bölgenizi de unutmayın.

- Gündüz kremi dışında haftalık bir maske uygulamaya da başlayabilirsiniz. Besleyici ve nemlendirici bir maske olabilir.

- Meyve asiti içeren, cildinizi onaran bir gece kremi kullanmanın da zamanı geldi. Çünkü meyve asidi (AHA) içeren antiaging ürünlerinin cilde yararları bilimsel olarak kanıtlanmış durumda. Bu ürünler cildin rengini açıyor. Meyve asitleri, hyalüronik asit salgılanmasını artırıyor. Su tutucu özelliğe sahip olan hyalüronik asit de cilde nem kazandırıyor. Nem kazanan cilt, kurumaya ve erken yaşlanmaya karşı direnç kazanıyor.

40'lı yaşlar
Bu yaşlar biraz moral bozucu… Çünkü cildimizde belirgin değişiklikler olmaya başlar. Cildin kolajen üretimi giderek azalır. Cilt mat ve solgun bir görünüm alır. Bunun nedeni, hücre değişiminin yavaşlamasıdır. Vücutta olduğu gibi, yüzdeki kaslarda da çökmeler görülmeye başlanır.

- 40’lı yaşlara geldiğinizde meyve asitli veya retinollü kremleri tercih etmelisiniz. Retinol yeni bir şey değil, A vitaminin özü Retinol. Bu kremlerin cildi gençleştirici etkiye sahip olduğu bilimsel olarak kanıtlandı. A vitamini, ciltteki kolajen salgısını artırıyor, derinin gerginliğini sağlıyor. Soyucu özelliği var, bu sayede yıpranmış cildin altından taze bir derinin gelmesini sağlıyor. Güneş lekelerinin hafiflemesine yardımcı oluyor.

- Gündüzleri de göz çevresi için koruma faktörlü göz kremleri kullanın.

- Azalan kolajen üretimini desteklemek amacıyla peptitli ürünlere bu yaşlarda başlayabilirsiniz. Peptit içeren kremler, aminoasitlerin bir araya gelmesinden oluşuyor. Sinirden kasa uyarının gitmesini durduruyor. Kas kasılamadığı için kırışıklık da olmuyor. Peptit içeren kremlerin, iki kaş arası kırışıklıklarda, kaz ayaklarında, göz çevresinde ve alında kullanılması uzmanlar tarafından öneriliyor.

- Yüzünüze uyguladığınız bakımı mutlaka boynunuza da uygulayın. Ancak yüzünüze yukarı doğru, boynunuza ise aşağı doğru hareketlerle kreminizi sürün.

50'li yaşlar
Yaşın ilerlemesiyle birlikte, ciltteki yaşlılık belirtileri iyice ortaya çıkar. Lekeler ve sarkmalar belirginleşir. Cilt rengi bozulur, deri kalınlaşır. 50’li yaşlarda cilt fazlasıyla nem gereksinimi içindedir. Nemsizliği giderici yoğun ürünlere ihtiyaç duyar.

- Tercih edeceğiniz ürünler, içerik açısından daha konsantre, hücre yenilenmesini destekleyen ve kırışıklıkları hedefleyen türden olmalıdır. Özellikle peptit ve DMAE içeren ürünler tercih etmelisiniz. DMAE; cilt için çok güçlü bir antioksidan desteğidir, hücre zarını stabilize eder.

- 50’li yaşlarda cilt lekeleri, çiller ve benlere dikkat etmek gerekir. Yüzünüzde beliren lekeler için renk açıcı kozmetik ürünlerinden faydalanabilirsiniz. Lekelerin çoğalmasını önlemek için ise yaz-kış sokağa çıkarken yüksek koruyuculu bir güneş kremi kullanmalısınız. Ayrıca bu kremi ellerinize de sürün. El derisi en çok lekelenen bölgelerin başında gelir.