18 Ocak 2013 Cuma

Saçlar sadece kökünden beslenir!

saç_bakımı
Saçla ilgili her gün yeni bir ürün raflarda yer buluyor. Saç tipine, rengine hatta cinsiyete özel sayısız seçenekten söz ediyoruz...

Şok diyetlere dikkat!
Saçlar özellikle şok diyetlerden büyük zarar görüyor. Kısa zamanda, çok kilo vermek saçı döküyor. Dermatoloji uzmanı Dr. Ayfer Bankaoğlu, bu diyetlerin kansızlığa, dolayısıyla da saçların dökülmesine, güçsüzleşmesine, çabuk kırılmasına ve cansız görünmesine yol açtığını hatırlatıyor: "Saçlarımızı sadece yediklerimiz besler. Ağır diyet sonrası kansızlık ortaya çıkar. Besin ve vitaminlerin eksikliğinin yanı sıra vücuda giren demirin de azalması, saçın daha yoğun dökülmesine neden olur."

Sık kimyasal kullanımı saçı zayıflatır!
Saç boyası, renk açıcılar, jöle, köpük gibi kimyasal maddeler çok sık kullanılıyor. Saça uygulanan bu kimyasal maddelerin etkisine gelince... Maddeler doğru kullanıldığında nadiren saçlara zarar veriyor. Çok sık ve uzun süreli uygulamalarsa, saçların zaman içinde zayıflamasına ve kırılmasına neden oluyor.

Gün aşırı yıkamayın!
Saç sağlığı ile ilgili en sık sorulan sorulardan biri de "sık yıkama saçların yıpranmasına yol açar mı?". Sık şampuanlama saçların yıpranmasına neden olur. Gün aşırı yıkama saç sağlığı açısından uygun. Bu arada saçlar ıslak iken daha kırılgan. Islak saçlar yumuşak havlularla ve düşük ayarlı kurutma makineleriyle kurutulmalı. Kaba, sert fırçalama saçların çabuk yıpranmasına ve mat görünmesine neden olur.

Saçlarınızı korumasız güneşe teslim etmeyin!
Güneş, klor ve denizden sadece cildiniz değil saçınız da zarar görüyor. Dolayısıyla saçınızı da koruma altına almanız gerekiyor. UV ışınları keratin tabakasını olumsuz etkiliyor. Matlaştırıyor, cansızlaştırıyor. Saçları özellikle güneşin bu zararlı etkilerinden korumak için özel üretilen ürünleri denemek mümkün. Şampuan, krem, sprey, maske, süt, yağ şeklinde satılıyorlar. Bir diğer etkili yöntem de saçları şapka, bone veya eşarpla korumak.

Saç klonlanmasına daha 5-10 yıl var!
Yakın zamanda yabancı ajanslardan saç klonlamanın kelliğe de çare olabileceği haberleri gelmeye başladı. Bu haberler saç dökülmesi sorunu bulunanlara umut verdi kuşkusuz. Ancak yöntemin uygulanması için en az 5-10 yıl daha beklenmesi gerektiği bildiriliyor. Ufukta görünen bu yöntemle ilgili bir başka handikap da çok pahalı olması.

Geçtiğimiz günlerde İstanbul'da yapılan Birinci Eurasian Estetik Cerrahi ve 12. Ulusal Vücut Kontur Cerrahisi Kurs ve Kongresi'nde, saç nakilleriyle uğraşan uzmanlar saç klonlamasını da ele aldılar. Boğaziçi Tıp Merkezi Estetik ve Plastik Cerrahi Bölüm Sorumlusu Estetik ve Plastik Cerrahi Uzmanı Dr. Veli Aslan, saç klonlama yöntemiyle kelliğe kesin çözüm getirildiğine ilişkin geçtiğimiz günlerde çıkan haberlerle ilgili uyardı: Klonlama yönteminin uygulanabilmesi için önümüzde 5-10 yıllık bir süreç var.

17 Ocak 2013 Perşembe

Yaşlı ve Olgun Cilt Tipi

yasli-olgun-cilt-tipi
Fani dünyada her şeyin sonunun geleceği gibi cildimizde zamanla olgunlaşmakta ve yaşlanmaktadır. Bu makalemizde 30 yaş sonrası olgunlaşan cilt tipinden bahsedeceğiz.

Sağlıklı genç bir insanın cildinin kendinin yenilemesi ve tamir etme süresi 28 gün iken, 50-60 yaş sonrası bu durum 45-50 güne çıkabilmektedir.

Hücre içi faaliyetlerin yavaşlaması sebebiyle deri kendine yetecek kadar yağ ve suyu depolayamaz duruma gelmektedir.Alt ve orta deri incelirken, en üst bölgede bulunan deri kalınlaşmaya başlar.

Yaşlanmayı önleyen antioksidan üretimi, 30 yaşından sonraki insanda her yıl yüzde 1 olarak azalmaya başlar. Zamanla yaşlanan cilt hücrelerin ihtiyaçlarına ve içinde bulunduğu çevrenin şartlarına ayak uyduramaz. Bu yaşlanma durumu aslında tüm organlarda aynı anda yavaş yavaş görülür fakat cilt dış görünümü temsil etmesinden dolayı ilk fark edilen organdır.

Yaşlı cilt tıpkı uzun yıllar çalışan yıpranmış sanayi makinalarının içerisinde bulunduğu fabrikaya benzer. Makinelerden tam verim alınamaz ve aksaklıklar ortaya çıkar. Bu durumda bakıma ihtiyaç duyulmaktadır. Bu sebeple kozmetik sektörü ortaya çıkmıştır. Kozmetik sektörünün amacı; kendi kendine yetemeyen cildin dış etkenler ile ihtiyacı olan vitamin ve minarel gibi ürünlerin dışarıdan verilerek yaşlanmayı geciktirmektir.

Bu cilt tipinin bakımı; serumlar, peeling ürünleri ve cilt maskeleri ile gece gündüz olmak üzere kremler yardımıyla yapılmaktadır.

Hassas Cilt ve Bakımı

cilt-sikilastirma
Bu makalemizde herhangi bir cilt tipinde görülebilen hassas cilt durumundan ve bakımından bahsedeceğiz. Hassas cilt durumu, her türlü cilt tipinde görülebilen, kısaca cilde tahriş verebilecek olan reaksiyonların tamamına tepki gösterebilen cilt problemidir.

Hassas cildin en büyük belirtisi, cilt yüzeyinde kızarıkların çabucacık ortaya çıkmasıdır. Zor çalışma şartlarında çalışan kişilerin ciltlerine dikkat ettiğinizde hassas cilt tipine sahip olduğunu görürsünüz. Bunu anlamak için, sinir sistemleri aşırı olarak gerildiğinden cildin içerisine bulunan sinirlerin de oldukça gerildiği görülmektedir. Bunun sonucunda dağınık olarak kızarıklar görülmeye başlar. Kılcal damarlar genişlediğinden ötürü elastikiyetini kaybeder ve işlevini yitirir. Kan, bu genişleyen kılcal damarlar içerisine kalarak cilt yüzeyinde kızarıklık durumunu ortaya çıkarır.

Hassas cilt tipinin çatısı ince olan evlere benzetmek en güzel örnek diyebiliriz. Tıpkı evlerin ısıya, ses ve diğer dış ortama karşı sağlıklı koruyamaması gibidir. Cilt kalınlığı zayıf olması sebebiyle yağ ve nem seviyelerinde düşüklük görülmektedir. Bundan ötürü tahriş yapıcı her türlü durum hassas ciltleri yıpratırlar. Bunun sonucunda da kızarıklık olarak tepki ortaya çıkar.

Hassas Ciltleri Korumak İçin

Bu cilt tipini, sık sık hasta olan ve dayanıklılığa karşı zayıf olan çocukları gibi soğuğa karşı sıkı sıkı giydirmek, korumak gerekir.

16 Ocak 2013 Çarşamba

Bronzlaşmak İçin Doğal Güneş Yağları Kullanın

Dogal-Bronzluk
Yaz mevsimi gelmeden hazırlıklara başlamak gerekir. Bu yüzden ilk olarak akla gelen güneşlenmeden konuyu açalım. Kimi insanlar güneş altında fazlaca kalarak daha çok bronzlaşacağınız düşünürler.

Halbuki durum bunun tam tersinedir. Güneş ışınlarına fazlaca maruz kalmak cildimizin için önemli olan B vitamininin kaybına sebep olacaktır. Bununla birlikte vücut içerisinde C vitamini eksikliği de varsa mecazi olarak yandığınızın resmidir. Çünkü B ve C vitamini eksikliğinde Güneş Lekeleri dediğimiz olay ortaya çıkar ve kalıcı sorunlara yol açar.

Güneş Lekelerinin Oluşmasını Nasıl Engelleyebiliriz?

Yukarıda anlatmış olduğumuz vitaminleri tüketerek bu sorununun önüne geçebiliriz. Güneşlenmeye çıktığınız vakit bu vitaminleri içeren ürünleri tüketmeye özen gösterin. Bununla birlikte denizden veya havuzdan çıktıktan sonra mutlak suretle bir havlu yardımıyla üzerinizde bulunan tüm suyun teminzlenmesi gerekmektedir. Islak ıslak güneşlenilmesi de Güneş Lekelerinin oluşmasına sebep olmaktadır.

Herşeyin Aşırısı Zarardır

Atalarımız "Herşeyin Fazlası Zarardır" diye boşuna söylememiştir. Fazlaca güneş altında kalmak, bronzlaşacağım diyerek cehennem ortamı oluşturmamakta yarar vardır. Bronzlaşmanın temel mantığı azar azar sürekli olarak güneşlenmektedir. Bir veya iki gün içerisinde aşırı güneşlenme 1.derece ve 2.derece yanıklara kadar uzanabilmektedir. Sonrasında ağrılı ve acılı geceler ve 1 hafta sonra tekrar eskiye dönmekle süreç tamamlanır. Çektiğiniz acılar ve ağrılar yanınıza kar kalacaktır.

Etkili Bronzlaşmak

Bronzlaşırken yardımcı ürünler kullanmakta fayda vardır. Kozmetik marketlerde satılan ürünlerin haricinde kendi bitkisel güneş yağınızı kendinizde yapabilirsiniz. Bunun için 60 gr kakao yağını iyice erittikten sonra aynı miktarlarda badem yağını ekleyerek birbiri ile karıştırınız. Eğer içerisine bir kaç damla zeytinyağı veya ceviz yağını da eklerseniz işte size bomba gibi güneş yağı...

Diğer Formül

3 kaşığı kakao yağı
3 kaşık zeytin yağı
2 kaşık badem yağı
6 kaşık susam yağı

Tüm bu malzemeleri birbiri ile homojen olana kadar karıştırınız. Son olarak önceden demleyip soğutmuş olduğunuz 2 fincan çayı da içerisine ekleyerek bir başka güneş yağınızı hazırlayabilirsiniz.

Farklı Olmak İsteyenlere Lavanta kokulu güneş yağı

5 kaşık kakao yağı
5 kaşık susam yağı
Bir kaç damla lavanta yağı

Tüm bu malzemeleri birbiri ile karıştırarak uygulama için hazırlayabilirsiniz.

Cilt Sıkılaştırıcı Yöntemler

Beauty and green leaves
Görünüşümüzü sağlayan, organlarımızın bir arada tutulmasını ve dış etkilere karşı koruyucu bir önem arz eden şüphesiz insanoğlunun en önemli organlarından birisi cildimizdir. Bu makalemizde genelde yaşlanma sonucu oluştuğu düşünülen kırışıkları sıkılaştırıcı yöntemlerden bahsetmek istiyoruz. Atacağınız uygun adamlarla cildinizin esnekliğini tekrar yakalayabilirsiniz.

Zaman ilerledikçe, yaşlanma dediğimiz dönemlerde artık cildimiz eski esnekliğini ve gerginliğini kaybederek kırışmaya başlar. Sadece yaşlanmak cildin esnemesine ve buruşmasını sağlamaz. Protein kolajen eksikliğinde de bu durumlar oluşabilmektedir. Cildin daha uzun süre sağlıklı kalması için bayanlar cilt kremleri ve nemlendirici gibi kimyevi madde içeren ürünler kullanmaktadır. Tüm ilaçların asıl kaynağı olan doğadan faydalanmak yerine kimyasal ürünlerden faydalanmak sizce de saçma gelmiyor mu?

Örneğin; kayısı, yüzdeki sivilceleri gidermekte oldukça etkili, papatya da, cilt yaralarının iyileşme sürecini hızlandırmaktadır ve cildi besleyici görev üstlenmektedir. Bu sebeple bu makalemizde cildinizi uzun yıllar sağlıklı, gergin ve kırışıklara karşı dirençli olması için evde basit uygulamalar ile yapabileceğiniz yöntemlerden bahsetmek istiyoruz. Bu cilt gerginleştirici uygulamalar ile yıllara meydan okuyabileceksiniz.

Gençleşmek için büyülü iksir ısırgan otu
Isırgan otunun içerisinde bulunan yağda AHA ve ALA ismi verilen önemli mineraller bulunmaktadır. Bu sebeple cilt bakımı ve saç bakımı ürünlerinde bu maddelerden ve bu bitkiden faydalanmaktadır. Hatta ısırgan otu yağına gençlik yağı da denildiğini söyleyebiliriz. Bu yağı doğrudan krem gibi de kullanabilirsiniz.

Sivilce Önleyici Soya
Tam bir sivilce düşmanıdır. Buradan gençlerimize duyurulur. Yapısında bulunan östrojen maddesi ile akne ve sivilce oluşumundan ve tedavisinde etkilidir. Ayrıca içerisinde cildin nemli kalmasını sağlayan E vitaminide bulunmaktadır.

Eskilerin kullandığı bir numaralı ilaç Biberiye
Eski insanlarımızı cilt bakımlarını yaparken hep biberiyeden faydalanırdı. Ayrıca sivilcelere de iyi gelen biberiye cilde esnekliğini arttırır ve cildinizin daha gergin olmasını sağlar. Uygulaması da şu şekilde gerçekleşmektedir. Yaklaşık 5 su bardağı suya biberiye ve kekik yağından 2 çorba kaşığı ekleyin. Daha sonra bu karışımı cildinize istediğiniz şekilde uygulayabilirsiniz.

Kirpik Uzaması için Hint Yağı
Kakao yağı ve hint yağı kirpik uzamasını hızlandırmaktadır. Bunun için bir su bardağı suyu kaynattıktan sonra içerisinde bir çay kaşığı hint ve kakao yağını ekleyip karıştırın. Bu kısma dikkat edin çünkü yanlış anlama mahal vermeyelim. Bu karıştırmış olduğunuz karışımı bir kab içerisinde başka bir içi su dolu kap içerisine koyarak ısıtın ve krem haline getirin. Bu karışım soğudu zaman geceleri yatmadan önce 2 hafta boyunca kirpiklerinize sürebilirsiniz.

Yulaf ile cildinizi temizleyin
Cilt temizlğinde yulafın önemini büyüktür. Siyah noktalar başta olmak üzere derin ve köklü bir temizlik sağlar. Gözeneklerin açılmasında etkilidir. Cildi çabuk yağlanan kişilerin yağlanmasını engellemektedir. Kullanım şekli; pişirmiş olduğunuz yulafları süzdükten sonra içi geniş bir kabın içerisinde ezmeniz gerekmektedir. Ezdiğiniz yulafları sorunlu olan cildinizin bölgesine 10 dk süre ile uygulayın ve sonra su ile yıkayın.

Cildiniz ışıl ışıl ışıldasın
Adaçayı kan dolaşımını hızlandırmaktadır. Cilt hücrelerinin yenilenmesinde ve esnekliğini kazanmada etkilidir. Nane ise cildinize canlılık ve parlaklık vermektedir. Üzüm çekirdeği yaşlılık lekeleri dediğimiz lekelerin giderilmesinde önemli rol oynuyor. Bu bitkileri kullanarakta cilt bakımı yapabilirsiniz.

15 Ocak 2013 Salı

Günde kaç tel dökülüyor?

sac_dokulmesi
Günde 100-150 tele kadar olan saç dökülmesinin normal olduğunu söyleyen uzmanlar, kışın bu sayının daha da artabileceğini belirtti.

14 Ocak 2013 Pazartesi

Kırışıklık olmaması için neler yapılabilir?

orumcek_agi_yontemi_kirisiklik_kurtulun
“Sağlık, hiç kimsenin kesin olarak güvenemeyeceği bir nimettir.”
Derimiz yaşantımızın izleriyle doludur. Bebek­lerin derisi yumuşacık, pürüzsüz ve lekesiz. Za­man ilerledikçe pürüzsüz, lekesiz derinin bazı yerlerinde kuruluk bazı yerlerinde aşırı yağlan­ma gözeneklerde belirginleşme, yer yer katlantı izleri, kırışıklıklar, yer yer kahverengi lekeler, kır­mızı lekeler oluşur. Uzun süren kaşıntılı hastalık­ların sivilcelerin, hamileliğin, güneşin, mimikle­rin izleri gelir yerleşir derimize. Çoğu kez dert olur, bu izler ortadan kalksın diye uğraşırız. Bir gazetede okuduğumuz haberle irkiliriz. Falanca kişi falanca bir aletle özel bir takım “bitkisel” ka­rışımla lekeleri, kırışıklıkları anında ağrısız acısız geçirmektedir. Sarılırız telefona, randevu alırız, gideriz görüşmeye. Siz hiç merak etmeyin pırıl pırıl olacaksınız diye başlayan bir açıklama din­leriz. Kimimiz inanır, kimimiz kuşkulanırız. Müm­kün mü tamamen pırıl pırıl olmak mümkün zamanı ve doğayı tümüyle altedebilmek.

Bu işin ne kadarı hayal ve ne kadarı gerçek ve ne kadarı şarlatanlık ve ne kadarı bilimsel. İpin­ce bir sınır var arada. Bu ipince sınırı aşmadan kırışıklık konusunu elimizden geldiğince anlat­mak, bu konuda hep birlikte tartışmak üzere bu yazıyı hazırladım. Kırışıklık oluşumu ve tedavisi ve de önlenmesi hususunda kafanızdan geçen sorulara azıcık da olsa yanıt bulabilirsek sevine­ceğim.

Kırışıklık olmaması için neler yapılabilir?
İlk önce kırışıklık oluşturabilecek nedenler be­lirlenmeli ve buna yönelik tedbir alınmalıdır. Ge­ce süreceğimiz nemlendirici kremin kırışıklık ve leke tedavisi açısından son derece önemi büyük­tür. Hafif soyucu özelliği olan, bu özelliği nede­niyle deride yeniden yapımı hızlandıran kollajen yapımını hızlandıran kremlerin gece kullanılma­sında yarar vardır. Gündüz güneşten koruyucu özellikle nemlendirici kullanılabilir.

Masaj uygulanabilir sigara içilmemelidir. İşık­tan rahatsızlık duyuluyorsa ışığa karşı hassasiyet oluşturucu maddelerden sakınmak ve güneş gözlüğü kullanmak uygun olur. Bol bol su içilme­li.

Kırışıklıklar nasıl oluşur?

Derimizin hemen altında bir bağ dokusu çatısı vardır. Bu çatıyı kollajen, elastin adı verdiğimiz ipliksi proteinler oluşturur. Herhangi bir nedenle bu çatıda oluşabilecek bir zayıflama sonrasında deri gerginliği ve elastikiyetini kaybeder kırışık­lık oluşur. Yüzümüzdeki kaslarımızla sık olarak yaptığımız hareketlerimiz yani mimikler yüzümü­zün derisinde kırışıklık oluşmasının başlıca ne­denleridir. Alnımızı çatarken, gözümüzü kısarken kasılan kaslarımız bu hareketi yaşam boyunca defalarca yaptığı için deride bağ dokusunda bir erime oluşur. Çok sigara içen kişilerin dudak çevresinde oluşan dikey çizgiler de benzer bir mekanizmayla dudakların büzülmesine bağlı ola­rak oluşmaktadır. Devamlı aynı pozisyonda yü­züstü ve yan yatış yüzümüzde belirgin kırışıklığa neden olabilir. Yine ağız içi protezlerinde uyum­suzluk kırışıklığa yol açmaktadır.

Güneş ışınları, deri altındaki bağ dokusunu ya­ni kollajeni yıkan enzimlerin çalışmasını artırır. Güneş ışınları altında uzun kalan kişilerde kolla-jen daha hızla yıkıma uğrar, ciltte incelmenin yanısıra kırışıklıklarda oluşur. Güneş ışınları kah­verengi lekeleri, damarlaşmayı (telenjektazileri) arttırır.

Göz çevresi kırışıklıklarının iki ana nedeni var­dır. Gözü kısma hareketi ve göz çevresini kaşı­mak…Bunların sonucunda zaten diğer bölgelere göre daha ince olan göz çevresi derisinde hızla şekil bozukluğu, kırışıklık gelişir. Işığa hassas ki­şiler gözlerini kısarlar ve bu durum göz çevresin­deki kırışıklıkların en önemli nedenidir. Çeşitli allerjik etkenler özellikle koku allerjilerinde göz çevresinin sık kaşınması özellikle alt göz kapa­ğında kırışıklıklara neden olur.

Bir insanın biyolojik yaşı arttıkça kollajen ve elastin yapım hızı azalır, yıkımı artar – Bayanlar­da menapoz döneminde östrojen azaldıkça bağ dokusu yapımı azalır, bağ dokusu zayıflar. Deri­de elastikiyet azalır. Kırışıklık artar. Hormonal hastalıklar aşırı kilo alma deri altındaki bağ do­kusunun yapısını bozar.