19 Temmuz 2014 Cumartesi

Sağlıklı Göz Çevresi İçin Cilt Bakımı

Gozalti_Morluklarina_Bitkisel_Cozum
Sağlıklı, güzel, parlak gözlere ve göz bölgesine sahip olmayı kimler ister? Bu makalemizde göz bölgesi ve makyaj sonrası göz bakımından bahsedeceğiz. Bunun için atmamız gereken ilk adımımız temizlikten geçiyor. Her türlü cilt bakımında yapılması ve uygulması gereken cil temizliği ve hijyendir. Kirli ve gözenekleri kapalı bir cilde uygulanacak tüm yöntemler ilk başta başarısızlıkla sonuçlacaktır.

Bir yaratılış harikası olan gözlerimizin yüz elli milyon ışık algılayıcısı vardır. Bu ışık algılayıcıları, saniyede milyonlarca ışık fotonunu işlemden geçirir. Fakat ne enteresandır ki aslında kafamızın arkasıyla görürüz. Beynimizin arkasında geniş bir alanda bulunan olisipal lob, gözlerin görme sinirleriyle gönderdiği tüm bilgiyi işler. Bu nedenle de kofa arkasına vurmak, körlüğe bile yol açabilir.

Günde ortalama on bin kez hareket eden ve bizi biz yapan gözlerimiz, aynı zamanda yaşımızın da göstergesidir. Ömrümüzün sonuna kadar dünyayı, sadece bu organımız sayesinde gördüğümüz gerçeğinden yola çıkarsak, bakımının ne kadar önemli olduğunu anlarız.

Şimdi elinize bir ayna alıp yüzünüzü inceleyin
* Aynaya baktığımızda sözlerimizin altı mor mu?
* Gözaltı torbaları oluşmaya başlamış mı?
* Ya gözlerin dış çevresindeki mimik kırışıklıkları!
* Peki, bu çizgiler neden burada daha yoğun dersiniz?

Açıklayalım: Özellikle çizgilerin yoğun olarak gözlendiği çok ince ve hassas olan göz çevresi, yüzümüzün yaşadığımız yıllardan en çok etkilenen bölgesidir ve zaman içinde bu ince çizgiler, göz altı torbala şeklinde ortaya çıkar.

Genelde, gülümseme mimiklerinin meydana getirdiği, kaz ayakları dediğimiz çizgilerin tıptaki adı "periorbital çizgilerdir. Bir de iki kaş orasında yer alan, tıptaki adı "glabeller" derin dikey çizgiler vardır. Bunlar insanı ciddi ve gergin gösteren çizgilerdir. Buradaki kasların kasılıp gevşemesi sonucu oluşurlar.

Kısaca, ağlama, gülme, göz kırpma ve gün boyu yaptığımız mimikler nedeniyle, göz çevresinde küçük çizgiler oluşur. Bu duruma UV ışınları, yıpratıcı dış etkiler, yaşla birlikte derinin esnekliğinin azalması, stres ve sağlıksız yaşam tarzı da eşlik ederek, göz kapaklarında şişlikler, kırışıklıklar, göz çevresinde halkalar ve torbalar oluşmasına zemin hazırlar. Hele bir de bakımı ihmal edilirse sonuç daha da vahim olur!..

"Peki, bunları önlemek ya da birkaç yıl geciktirmek mümkün mü?" diyen bakışları hisseder gibiyim. Çünlü meslek hayatım boyunca en çok karşılaştığım sorulardı bunlar, isabetli ürünlerle düzenli bakım yapılıp, temizliğe önem verilirse kırışıklıklar birkaç yıl geciktiriliyor. Kırışıklarla savaşmak zannedildiği kadar zor değil, işte size bir kaç ip ucu.

Kırışıklarla savaşta etkin maddeler açısından zengin kremler oldukça yararlıdır. Örneğin, "SOD", serbest radikallere karşı başarı ile kullanılan enzimlerin kısaltılmış bir tanımıdır. Duyarlı göz kapaklarına hasar veren oksijen moleküllerini zararsız hale getirir.

Eğer torbalar ve gözaltı morlukları söz konusu ise, yağsız göz bakım jelini (tercihen aloe veralı) bıçak sırtı kalınlığında gözünüze sürün. Şeffaf bir folyodan yuvarlak diskler kesin ve gözlerinizin üzerine yapıştırıp en az beş dakika bekleyin. Folyoyu çıkarın jelin kalanını kağıt mendille temizleyin. Gözünüzün çevresi sağlıklı ve dinlenmiş bir görüntü kazanacak, torbalar ve morluklar azalacaktır.

Eğer bitkilerin gücünden de yararlanmak istiyorsanız bir tutam kuşburnunu kaynatıp, koyu bir losyon elde ettikten sonra, ılınınca gözünüzün çevresine sürün. Bu işlemi her gün düzenli yapmak suretiyle, güzel bir netice elde edebilirsiniz. Siyah çay, gözyaşı otu ve yeşil çayla yapılan soğuk kompresler de, şişkinlik giderici ve rahatlatıcı etki yapar.

Kırışık göz çevresine bir sıcak, bir soğuk ıhlamur kompresi uygulamak ve yaz mevsiminde de taze incir halkalarını göz üzerine yerleştirip bekletmek faydalıdır.

Şişliklere karşı; parfümeri mağazalarında satılan, içi jel ile doldurulmuş soğuk maskeleri gece boyunca buzdolabında bekletin, sabahları gözlerinize uygulayın. Her sabah olmak kaydıyla düzenli uyguladığınızda gözünüze iyi gelecektir.
Yorgun gözlere serinletici ve canlandırıcı bir etki için iki kaşığı 15 dakika buzdolabında bekletin. Soğuyan kaşıkların altlarını göz kapaklarınızın üzerinde 5 dakika süre ile önce yukarıdan aşağıya, daha sonra da sağdan sola doğru kaydırın.

Göz kapaklarını sıkılaştırmak ve gözlere canlılık kazandırmak için bitki dolu göz maskesi yastıkları yararlıdır. Kızaran göz kapaklarına ılık sütle kompres yapmakta da yarar vardır.

Yazın havuzda gözleriniz klorlu suyun etkisi ile kıpkırmızı oluyorsa mutlaka yüzme gözlüğü takın.

Göz derisinin ince olduğu yerde, hemen deri altından geçen kanın rengi dışarıya vurur ve deri bu bölgede koyu renk alır. Cildi çok ince olanlarda koyu renkli göz çevresi halkaları görülür. Yüksek dozda nikotin, uyku bozukluğu da bu duruma yol açabildiği gibi organik bir hastalık belirtisi de olabilir. Bu koyu halkalar, kanımızda karbondioksit gazı ve atıkların fazlaca bulunduğunun göstergesidir.

Çözüm açık havada bol oksijen teneffüs etmek, yeşil ve son renkli sebze yemeyi ihmal etmemektir. Eğer torbalar ve gözaltı morlukları söz konusu ise yağ içermeyen jellerin yardımına başvurulabilir. Her gün iki tane havuç ve maydanoz suyu içmek de olumlu sonuç verir. Kara halkaları kaybetmek için, her gün bir bardak dolusu portakal suyu için. Şayet böbrek ya da kalp dolaşımı sorununuz yoksa iyi gelecektir.

Gözaltı torbaları yüze yorgun ve yaşlı ifade vererek görünümü bozar. Yaşın ilerlemesiyle birlikte göz çevresinde oluşan lenf birikmesi, şişkinlik ve gözaltı torbalarının oluşumunu da kolaylaştırır.

Göz çevresinde halka şeklinde göz çukurunun etrafını saran kaslar vardır. Tıptaki adı "M. Orbicularis oculi" olan bu kaslar çalıştırılarak gergin bir göz çevresi elde edilir.

Şişkinlikleri, gözaltı torbaları ve halkalarını azaltmak için derideki dolaşımın artırılması gereklidir. Sabahları bu durumdan şikayetçi olanlar, gece şişkinlik giderici, dolaşım ve boşaltım sağlayıcı "kafein içerikli göz kremlerini tercih etmeliler. Melissa, şerbetçi otu, mürver, kuşburnu, papatya gibi bitkilerle kompres yapmak iyi sonuç verir. Bu torbalar lenf birikiminden de kaynaklanıyor olabilir.

Buraya kadar göz çevresindeki durumları inceledik. Şimdi ise, derinlere doğru yol alarak, gözümüzün sağlığı açısından çok ama çok önemli noktalara değineceğiz.

Genç ve sıhhatli gözler daimi olarak, kendi isteğimiz dışında kırpılıyor. Televizyon seyrederken, bilgisayar ekranına bakarken, küçük harfle yazılmış yazıları okumakta zorlanırken gözlerimiz zarar görüyor. Çünkü gözlerimiz sabit bir noktaya bakıyor ve kırpılmıyor. Peki, bunun ne zararı olabilir?

Normalde gözyaşı sıvısı koruyucu bir film tabakası gibi gözü muhafaza eder.
Göz kapağının her hareketinde, gözyaşı sıvısı göz yüzeyine orantılı olarak dağılır. Koruyucu gözyaşı filminin dayanıklı olması için göz kapaklarının her beş ila on saniyede bir hareket ettirilmesi gerekir. Yetersiz kalan göz çevresi temizliği, gözün hassaslaşması ve yanlış seçilen kozmetik ürünleri, alerjiye neden olur. Böyle gözlerin tahriş gücü az "hipoalejenik" kozmetik ürünlerini kullanması gerekir. Hanımlarda menopoz sonrasında daha sıklıkla görülen kuru göz hastalığı, gözleri artık nemlendiremeyen gözyaşı filminin eksik çalışması nedeniyle birtakım sıkıntılara yol açar. Göz kapakları ince kum gibi, saydam tabakayı tahriş eder ve gözde yanma ve ağrılar başlar. Bu durum tedavi edilmediğinde, körlüğe kadar gidebilir.

Sürekli yakın mesafeyle çalışan kişiler çok sık göz yorgunluğu çekerler. Aslında bu durum adale krampının bir çeşididir. Göz egzersizleri ile bu adaleleri gevşeterek rahatlatmak mümkün. Gözler sürekli olarak gevşek bırakılmalıdır.

Yürürken her adımda, okurken her satırda, mutlaka gözlerimizi kırpmalıyız. Böylece çok daha sağlıklı olacaklardır. Gözlerinizi sık sık gevşetin. Göz jimnastiğini de ihmal etmeyin. Gözleriniz temizlik ve bakımına da önem verin. Çok faydası olacak, buna inanın!

Gözleriniz için doğru beslenin. Yaşlılığa karşı ilk mücadele silahı, bilinçli beslenmedir. Vücudun ihtiyacı olan her vitamin, her maden tuzu ve aminoasitler gözlerimizin sağlığında büyük rol oynar. Gözlerinizin kusursuz görmesi için, kanınızda daimi olarak A, B2 , C vitamini ile "Tryptophan" amino asidinin bulunması gerekir. Tryptophanın temini için, et ve yumurta yemek gerekli.

Kırk yaşını geçip de görmesi zayıflayan herkesin, kafi miktarda B2 vitamini alması gerekir. Bira mayası, yoğurt ve sut her gün düzenli yenmelidir. Ayrıca C vitamini içeren narenciye cinsinden meyveler de yenmelidir. Gözlerimiz için çok önemli olan A vitamini ise karaciğerde, havuç, kayısı ve diğer sarı sebzelerin hepsinde bulunur. Bu vitamin, gece körlüğünü önlemenin yanı sıra, gözyaşı kanalından göz suyunun kolaylıkla akmasını da sağlar.

Şimdi hep birlikte, Birinci Dünya Savaşı sonrasına gidiyoruz. O sıralarda Belçika köylülerinde tuhaf bir göz hastalığı görülmüştü. Köylülere konulan teşhis ise gece körlüğü idi. Doktorlar çaresiz kalmışlardı, hiçbir tedavinin faydası olmuyordu. Nihayet kış sona erip ilkbahar geldiğinde, aç köylüler bahçelerde olmamış meyve ve sebzeleri yemeğe başladılar.

Ardından bu hastalığın kaybolduğu görüldü. Böylece bütün dünya, yeşil ve sarı meyvelerde bulunan A vitaminin gözler için çok büyük bir ilaç olduğunu anladı.

Göz Makyajı Temizleme
Gece yatmadan önce göz makyajınızı temizlemek oldukça önemlidir. Çünkü makyajınızı temizlemediğiniz takdirde rimelli ve sert olacağından ötürü yastığa değdiğinde kırılabilmektedir. Uyku boyunca göz bölgesine dağılan boyalar ileride göz kırışıklarına sebep olmakta ve hijyen açısından yatak yorgan batmış olacaktır.

Gün boyu defalarca açılıp kapanan göz kapaklarındaki kırışıklar için mutlaka yatmadan önce göz kapaklarına nemlendirici kremler kullanılmalıdır. Kuru dal çabuk kırılır fakat esnek olduğunda kırılmaz. Bunu unutmamak gerekir.

Televizyon veya pc başında uzun süre kalan insanların gözlerini çok yordukları için canlandırıcı ve rahatlatıcı göz jellerini kullanması gereklidir. Menopoza giren kadınların hormonlardaki değişim sebebiyle hassaslaşan göz çevresi için bu jeller de önerilir.

Göz bölgesini çok sıcak ve çok soğuk ortamlardan korumak gerekir. Banyo yaparken mümkünse gözlerine sıcak su tutmaktan kaçının. Soğuk kış aylarında korumak içinse yağ bazlı ürünleri kullanabilir geceleri yatarken de rahatlatıcı ve canlandırıcı jelleri kullanmalısınız.

Gözlerimizi korumak için göz kapaklarının hemen altında ve üstünde bulunan, göz güzelliğinde oldukça önemli olan koruma püsküllerini korumak için haftada bir kere badem yağını sürerseniz yeterli olacaktır.

18 Temmuz 2014 Cuma

Sivilceli Ciltler İçin Bakım Önerileri

sivilcelerden-kurtulmanin-yollari
Sivilce ve akneler gençlik döneminin olmazsa olmazları, sonraki dönemlerin ise nazar boncuğudur. Akneye neden olan sebepler ortadan kaldırılmadığı sürece cilt üzerinde derinlemesine etkiler bırakmaktadır. Fakat bazı durumlarda da sivilcelerden tamamiyle kurtulmak mümkün olmayabilir. Özellikle gençlik dönemlerinde hormonların etkisiyle oluşan sivilceler ile yaşamayı öğrenmek gerekir. İşte bu makalemizde sivilceli yüzlerde yapılması gereken cilt bakım önerileriden bahsedeceğiz.

Akne tedavisinin çeşitli tiplerindeki ortak nokta; tetikleyici etkenlerden mümkün olduğunca uzak durmaktır. Bakteri oluşumunu engelleyen preparatlarla, (antiseptik jeller) ciltteki mikropların sayısı azaltılarak hem cilt yüzeyinde hem de boynuzsu tabakada bu mikropların çoğalmaları engellenir.

Tonikle gözenek temizliği yapılarak, tıkaç oluşmasına karşı önlem alınmış olur. Akneli ciltlerin haftalık bakımlarında; gözeneklerin içindeki materyali vakum etkisiyle temizleyen ve yağı kontrol altına alan "kil maske" kullanılır. Temiz cilde uygulanan kil maske, on beş dakika bekletildikten sonra yıkanır. Bu işlemin ardından cilt mutlaka toniklenmelidir. Arada bir, nem veren maskeler de tavsiye edilir. Nemlendiricilerinin de su bazlı olması şarttır

O halde akneye karşı neler yapmamız gerekir?

Akneli Cilt

Öncelikle ellerimizi yüzümüzden uzak tutmamız şart. Çünkü ellerimizde binlerce bakteri ve mikrop bulunur. Her dokunuşta yeni bir aknenin doğuşuna zemin hazırladığımızı asla unutmayalım!

Akne ilaçları kullanırken makyaj yapılamaz. Mecburiyet halinde ise ancak yarım saat sonra makyaj yapılır.
Düzenli temizleme ve uygun bakım işleminden sonra, cildin yapısında da iyileşme sağlanır. Yapılacaksa peeling işlemini kişi evde kendi başına yapmamalıdır. Aksi takdirde mikrop diğer yerlere de bulaşarak büyük problemlere yol açar. işinin ehli bir uzmana haftada bir cilt bakımına gitmekte büyük fayda sağlar. Kapalı komedonlar açılarak, sivilce oluşacak ortam engellenmiş olur. Tıkalı olan lavabonun açılması gibi.

Genç erkekler ise; traş olurken jilet yerine elektrikli traş makinesini tercih etmelidir. Traş sonrası, alkollü losyon yerine su bazlı nemlendirici sürülmelidir.

Akneli cildin sık sık fırçalanması gerekmez. Sivilceler geçtikten sonra nazikçe fırçalanabilir.
Uzman doktor tedavisinde, antibiyogram yaparak antibiyotik verilmelidir.

Kriyoterapi, glikolik asit peeling, lazer, foto cihazları, mezoterapi de aknenin tedavi türlerindendir.
Son yıllarda "photo rejuvenation" adı verilen yöntemle cildin alt katmanına gönderilen sarı ışık, epidermisin hemen altını etkiler. Bu uyarı hem kolajen dokusunu artırır, hem de sivilceyi oluşturan mikroplara kafşı savunma sistemini harekete geçirir.

Günümüzde sıkça kullanılan "glikolik asit'le tedavide gözenekler o kadar rahatlar ki, bu peelınge yaz ayı sona erdikten sonra başlanır. Hafif peeling etkisiyle, cildin en üst tabakasındaki birbirine sıkıca bağlanan hücreler ayrılarak, tıkanmış gözenekler aralanır. Böylece içeride sıkışan sebum salgısı serbest kalarak tahriş hafifler.

Yazın, cilt çok fazla güneşe maruz kalmamalıdır. Güneş karşısında kolon ciltlerde, anormal veya bozuk hücre gelişerek, ölü hücrelerin atılmasını yavaşlatır. Bu da akneli ciltlerde istenmeyen bir durumdur.

Aknenin oluşumunda önemli role sahip olan stresi yenme tekniklerini uygulamakta da fayda vardır.

Saçlar yüzden uzak tutulmalı. Çünkü saçlardaki kir de akne oluşumunu etkiler ilk iyileşme belirtileriyle birlikte tedaviyi kesmek gibi bir yanılgıya asla düşmeyin. Tedaviyi aralıksız sürdürün.

Çok fazla yağlı kremlerden uzak durulmalı. Çünkü bu kremler yüksek yağ oranları nedeniyle cildin üstünde izolasyon tabakası oluşturarak damarların genişlemesine neden olurlar. Tabii bu da istenmeyen bir durumdur.

Özetlersek; aşırı sıcak ve soğuk ortamlardan kaçınmak, alkol olmamak, aşırı güneşlenmemeye dikkat etmek, deriyi tahriş edici etkenlerden mümkün olduğunca uzak durarak bu durumu oluşturacak faktörleri ortadan kaldırmak, yumuşak temizleyici mamullerle cildi temizlemek ve nemlendirici kremlerle cildi dış etkenlere karşı korumak, akne rozase için alınacak tedbirlerdir. Uygulayacağınız bu önerilerin bazıları hem akne oluşmasını engellemekte, hemde var olan aknelerin sayısının azaltılmasında / tedavisinde oldukça fayda sağlamaktadır. Sağlıcakla kalın...

14 Temmuz 2014 Pazartesi

Siyah Noktalara Son Veren Doğal Formül

siyah-nokta
Siyah noktalar, özellikle burun etrafında kümelenir ve yüzde rahatsız edici bir görüntüye yol açar. Elbette ki her kadın bu görüntüden kurtulmak ister. Siyah noktalardan kurtulmak için pek çok medikal ve estetik yöntem olsa da servet harcamadan uygulayabileceğiniz doğal formüllerden de yararlanabilirsiniz.Siyah noktalardan kurtulmak için evinizde hazırlayabileceğiniz doğal formüller;

Bal Ve Limon
Limonun yarısını kesip üstüne 3-4 damla bal damlatın. Bu limonu yüzünüze, özellikle de siyah noktalı bölgelere sürün. Bu karşımı yüzünüzde 5 dakika kadar kalsın, sonra soğuk suyla yüzünüzü yıkayın.

Fırçalayın
Daha önce kullanmadığınız yeni bir diş fırçasına bir miktar diş macunu sürün. Siyah nokta olan alanı ıslatın ve fırça ile küçük hareketlerle siyah noktalar gidene kadar ovalayın.

Elma Sirkesi Ve Karbonat
Elma sirkesi ve karbonat karışımını siyah noktalı bölgelere sürerek noktacıklardan kurtulabilirsiniz.

Elma Sirkesi Ve Kil
Bir parça kozmetik kil ile bir miktar elma sirkesi ya da suyu karıştırarak oluşturacağınız maskeyi yüzünüze sürüp kurutun ve sonra maskeyi yüzünüzden temizleyin.

Dudak Bakımı

dolgun-dudaklar-icin-estetik
Ağzımız; kişiliğimizi ifade eden, ruh halimizi yansıtan, güzelliğimizde önemli rol oynayan ve en çok hareket eden uzuvlarımızdan biridir. Günde15.000 kez, ağız çevresi kasları ve dudaklar aracılığı ile şaşkınlık, keder, sevinç, acı, öfke, kibir gibi hislerimizi dışarı yansıtabiliyoruz. Ne var ki yıllar geçtikçe dudaklar eski dolgunluğunu yitirmeye başlar. 50 yaşın üzerindeki hanımlar dudaklarının küçülerek, çevresinin kırışmasından yakınırlar. Peki, yıllar boyunca, neler oluyor da bu durum ortaya çıkıyor? Anlamak için derinin altına doğru yola çıkalım, bakalım neler oluyor da dudak çevresi torba gibi büzülüyor. Bu yazımızda yılların dudaklara olan etkisinden ve sağlıklı dudaklar için yapılması gereken bakımından bahsediyoruz.

Yaşlanmayla ortaya çıkan sarkmalar, derinin altındaki kas ve yağ dokusuyla do ilgilidir. Dudak derisi, diğer yerlerden farklıdır. Dudak derisinde ne ter bezleri ne de koruyucu yağ tabakası vardır. Yağ bezleri ise çok sınırlı sayıdadır. Dudakların kırmızı kısmı, çok ince ve ölü tabakaya sahip mukoza zarıyla örtülüdür. Bu nedenle de son derece hassas bir yapıya sahiptir. Yani dudaklarımız korunup beslenemiyorlar. Bu, dudakların yaşla birlikte küçülüp, çevresinin kırışmasının nedenlerinden ilkidir.

Dudaklarımız güneşten korunma yapısına sahip olamadıklarından, asla bronzlaşamazlar. Güneş ışınlarına maruz kaldıklarında kururlar ve hassaslaşırlar. Çünkü doğal yağlanmayı sağlayan yağ üretimi dudaklarımızda yoktur. Bu yüzden hassas dudak derisi UV ışınlarına karşı çok iyi korunmalıdır.

Biliyoruz ki yağ, cilt üzerinde koruyucu ve esneklik verici bir örtü vazifesi görüyor. Bu nedenle cilde yağ sağlayan koruyucu "lipstick" ürünleri yanımızda taşımalıyız.

Kuruyan dudaklarınızı sürekli dilinizle ıslatmayın, çünkü bu durum onların çatlamasına ve pörsümesine yol açar.

Dudakların yaşlanmayla birlikte küçülüp çevresinin büzülmesinin ikinci sebebi ise; yazın sıcak ve klima, kışın da sert rüzgarlar, soğuk ve kalorifer havasının olumsuz etkisidir. Üçüncü sebebi de; yüze önce çizgi, sonra da kırışık olarak damgasını basan mimik hareketleridir. Her gün hareket eden bu mimik kaslarını bir tanıyalım.

Ne enteresan değil mi? Yüzeyde görülen her bir çizginin, derinin altındaki oyuncularla çok yakın ilişkisi var. Hacivat la Karagöz oyunu gibi... Onlar sahnede iken, aslında arka plandaki eller oyunu yönetiyor. Kaslarımız da derinin altında, oyunu yöneten eller gibi.

Ağız çevresindeki mimik kasları

Burada karşımıza; her iki dudakta yer almak üzere, ağız etrafını komple soran, kemiğe tutunmayan "M. Orbicularis Oris" kası çıkar. Bu, ağzımızı açıp kapatan, konuşmamızda rol oynayan ve dudakları öne iten sirküler bir kastır.

Üst dudağın dış yan bölümünü yukarı kaldıran "M. Levator Labii Süperioris" isimli kasımız, üst dudak derisinde sonlanır.

Ağız köşesini yukarı ve dış yana çeken gülümseme mimiğinin oluşumunda rol oynayan "M. Zygomatıcus majör" kasımız ağız köşesi derisinde sonlanır.

Ağız köşesini dış yana çeken (güldürücü kas) "M. Risorius" isimli kasımız ağız köşesi derisinde sonlanır.

Alt dudağın dış yan bölümünü aşağıya çeken "M. Depressor Labii Inferioris" isimli kasımız, yukarıya gidip alt dudak derisinde sonlanır.

Yanakları dişlere doğru komprese ederek üfleme, çiğneme, emme gibi fonksiyonlarda rol oynayan "M. Buccinator" (üfürtücü kas) ve "M. Orbicularis Oris" ile ağız köşesine ulaşan kaslara tutunur.

Çiğneme kasları
Yüzümüzün yan tarafı çiğneme kasları tarafından şekillendirilir. Sağ-sol her bir tarafta dörder adet çiğneme kası bulunur. Çiğneme hareketlerini oluşturan çiğneme kasları "M. Massater", "M. Temporalis", "M. Pterygoıdeus", "M. Pterygoideus Mediolis" bir uçları ile mandibulaya tutunur. Daha çok çeneyi kapama ile yukarı, aşağı ve öne doğru hareketleri üstlenirler.

Kaslarımızı kaldıraca benzetiyorum. Kaldıraç düzenli aralıklarla kullanılmadığı zaman paslanır. Kaslarımız da tıpkı kaldıraç gibi düzenli aralıklarla çalıştırılmazsa işlevinde eksiklikler oluşur. Bu nedenle, kaslarımız da dahil tüm kaldıraçlar bilinçli bir şekilde çalıştırılmalı ki bize iyi hizmet versin. Sigara içenlerde ve güneşe maruz kalanlarda daha sık ve derin olarak, dudak üstünde mimik çizgileri oluşur. Dudak üstü çizgilerinde, makyaj malzemesi birikerek, rujun düzgün durmaması gibi nahoş bir durum meydana getirir.

Üst dudağın kenarlarında, buruna doğru uzanan dikey çizgiler bulunur. Zamanın ve yer çekiminin etkisiyle yaşlılığın tipik hatlarını oluşturan keskin çizgilerdir.

Dudak kenarlarından çeneye doğru inen dikey çizgiler ise cilt altındaki destekleyici dokunun zaman içinde azalmasıyla yer çekimine teslim olurlar. Soluk dudaklar stres ve can sıkıntısının olduğunu gösterir. Kırmızı dudaklar heyecanı, mor dudaklar, kan dolaşımında problem olduğunu ve üşümeyi yansıtır. Buraya kadar problemleri sayıp döktük. Oysa bize öneriler de lazım, değil mi? Şimdi sıra bakım yöntemlerini bir güzel sıralamakta.

13 Temmuz 2014 Pazar

Çillere Karşı Koyan Doğal Karışım

cilt-bakimi
Güneşe maruz kalan hassas ciltlerde çil sorunu yaşanabiliyor. Bu soruna çare olacak mucize bir karışım var. Uzmanlar güneşten dolayı oluşan çillere çare olarak yoğurt kullanılmasını tavsiye etti.

İşte Mucize Karışım
2 çorba kaşığı yulaf unu, 3 çorba kaşığı yoğurt ve 1 çay kaşığı kabartma tozunu karıştırın. Haftada 1 kez bu karışımı yüzünüze sürüp 1 saat bekletin. Çillerinizden kurtulacaksınız.

Dudaklarınız İpek Kadar Yumuşak Ve Parlak Olsun

evde-dudak-bakimi-nasil-yapilir
1- Yazın sahilde, kışın kayak pistinde güneşlenirken, içinde yüksek miktarda SPF bulunan lipstick kullanmayı sakın ihmal etmeyelim! Güneşe karşı en çok tehdit altında olan dudaklarımızda Çünkü güneş ışınları dudaklarımıza neredeyse dikey bir açıyla iner.

2- Dudaklarımızdan kan dolaşımını hızlandırmak için; esmer şeker ile dudak kremini karıştırıp dudaklarımıza sürdükten sonra, ılık suyla ıslatılmış çok yumuşak bir diş fırçasıyla hafifçe ovalım ve durulayalım.

3- Pudra oranı fazla olduğu için, uzun süre kalıcı rujları dikkatli kullanmak gereklidir.

4- Birkaç, domla papatya yağı ve bir çay kaşığı jojoba yağını karıştırıp dudak çevremize işaret parmağımız ile hafifçe bastırarak masaj yapmamız çok faydalıdır.

5- Bazı hanımların dudak kenarlarında uçuk oluşur. Uçuk "herpes simpleks" virüsünün sebep olduğu bulaşıcı bir problemdir. Bir kere vücuda girdiğinde; güneş, rüzgar, grip, korku gibi bir çok etken yüzünden uçuklar yeniden boy gösterir. Çok sık tekrarlanırsa vücut direncinin düşmüş olduğu anlaşılır. Bu durumda kimseyi öpmeyin. Uçuk için doktorlar vitamin takviyesi verirken, hem ağızdan alınan, hem de haricen kullanılan ilaçlar önerirler.

6- Ama en akılcı yöntem; dudak bakımını hiç ihmal etmeden dudak kremleri kullanmak ve deriyi güçlü tutmaktır.

7- Dudak etrafındaki dikey çizgilerin içinde toplanmaması için rujunuzu özel dudak ürünlerini sürdükten sonra uygulayın.

8- Dudak için kullanılan özel bakım ürünlerinin içinde bitkisel yağlar, gliserin, çinko oksit ve mum (karnauba) bulunmalıdır.

9- Dudak maskesi uygulayarak ekstra bakım yapmak için iki tatlı kaşığı bal, aromalı losyon ile karıştırılıp dudağa sürülür. Kakao yağı do çok faydalıdır.

10- Daha yaşlı hanımlara ise hyaluron asit ve kollajen karışımından oluşan bir ampul bakımını öneriyorum. Güzellik salonlarında dudaklar ign özel bakımlar yapılmaktadır.

Şimdi de ağzınızın yüzünüzle orantısını öğrenmek ign, bir cetvel alıp dikey olarak ağız kenarına koyun. Cetveli yukarıya doğru uzatın. Cetvel yukarıda göz bebeğinin orta hizasında olmalıdır. Bu dikey hattın, göz bebeğinin burun tarafında olan iç kısmında kalması, ağzın küçük olduğunu gösterir.

Üst dudağın, sağında ve solunda bulunan, kalp denilen en yüksek iki nokta; dikey çizgide burun delikleri hizasında olmalıdır.

Burunla ağız arasındaki mesafe, ağızla çenenin alt kısmına olan mesafeden daha kısa olmalıdır. Üst ve alt dudağın kasları ile dudağı çevreleyen halka kasları, egzersizler sayesinde güçlendirilerek elastikiyet kazanır. Bu şekilde ayrıca kan dolaşımı teşvik edilir, lenf akımı uyarılır; dokular canlandırılır, gerginleştirilir ve gençleştirilir. Yani yüzün formuna ahenkli bir biçim verilir. Kısaca, yüz ifadesindeki değişiklikler dışında, yüzümüzdeki kaslar hiç çalışmadığından giderek zayıflar ve sarkar. Bu durumu önlemek için aynanın karşısına geçerek, bilinçli bir şekilde kas antremanı yapmanız gerekir. Şimdi sıra dudaklarımızı çevreleyen kasları güçlendirecek egzersiz programına geldi.

10 Temmuz 2014 Perşembe

Dalgalı saçlar için evde sprey yapımı

havalisaclar
Denizden çıkmış gibi görünen dalgalara ulaşmanız için evde kolayca yapabileceğiniz bir sprey tarifimiz var.

Saçımızın kuaförden çıktığımızdaki kusursuz görünümüne bayılıyoruz. Bir de denizden çıktığımızdaki yumuşak, doğal dalgalı haline... Bu güzel dalgalara sahip olmak için her zaman tatili ve denizi beklemenize gerek yok. Nasıl mı? Bir sprey tarifimiz var ve aynı tatildeki dalgalı saç görünümünü oluşturuyor. İşte spreyin formülü:

2 yemek kaşığı jöle
3 çay kaşığı deniz tuzu
2 çay kaşığı hindistan cevizi yağı
1 bardak ılık su
1 adet sprey şişe

Spreyi elde etmeniz için yapacağınız tek şey bütün malzemeleri şişenin içine koyup eriyinceye kadar çalkalamak. Bu spreyi saçınızda doğal dalgalar yaratmak ya da saç modelinizi sabitlemek için kullanabilirsiniz.

Hindistan cevizi yağı ve deniz tuzunun hoş kokusuyla şehrin içinde bile kendinizi sahilde denizden çıkmış gibi hissedeceksiniz. Çantanızda her zaman taşıyabileceğiniz, saçlarınızı acil şekillendirmeniz gerektiğinde kullanabileceğiniz bu sprey çok işinize yarayacak. Spreyi gün sonunda mutlaka saçlarınızdan arındırın.

9 Temmuz 2014 Çarşamba

Akne ve Sivilceye Karşı Cilt Temizliği

cilt-bakim-sivilce
Akneler; cilt derisinin altındaki yağ bezlerinin salgılamış olduğu yağı, ilgili kanallardan dışarı atamaması sonucu oluşan bir cilt problemidir. Cilt gözenekleri kirden, terden ve dış etkenlerden dolayı zamanla tıkanır ve hemen altındaki biriken yağ atıkları dışarı çıkamaz. Böylelikle akne oluşmaya başlar. Bu makalemizde akne ve sivilce temizliğinden bahsedeceğiz.

Irk, cinsiyet, iklim ya da coğrafi bölge farkı gözetmeksizin dünya genelinde çok yüksek bir oranda seyreden akne, bir cilt hastalığıdır. Fakat ne yazık ki hasta ailesi ve akneli kişi tarafından önemsenmez. Ergenlik çağının bir gerçeği olarak kendi haline bırakılır. Ancak asıl gerçek başkadır! Geçen zamanın izlerini, nasıl yüzümüzde kırışıklıklar olarak taşıyorsak, önemsemediğimiz aknenin de yaptığı kalıcı tahribatı taşırız.

Sivilcenin kendisi veya bıraktığı izler yüzünden bunalım yaşayanların sayısı oldukça fazladır. Işıltılı pürüzsüz bir tene sahip olmak, kişinin güzelleşme isteğinden öte, kendine güveni bakımından da gereklidir.

Ergenlik sivilcesi; yağ üreten bezlerin uzun süreli ve tekrarlayan iltihabi bir hastalığıdır.

Çoğunlukla ergenlik çağından başlayarak, erişkinliğe kadar uzun yıllar devam eder. Birden fazla faktörün bir araya gelmesiyle oluşur.

Akneye karşı yapılacak ilk adım uygun temizleme yöntemleri ile cildinizin gözeneklerini açık hale getirmek gerekir. Ancak bu şekilde sivilce oluşumunu minimum hale getirebilirsiniz.Yıkama sonrası içerisinde alkol ve parfüm bulundurmayan tonikler yardımıyla cildinizin için uygun vitaminler içeren ürünler kullanabilirsiniz. Düzenli olarak yapacağınız cilt temizliği ile cildinizin uzun yıllar sağlıklı kalmasını sağlayacak ve aknelere karşı korunmuş olacaksınız.

8 Temmuz 2014 Salı

Sütle Gelen Cilt Temizliği

sut-ile-cilt-sagliginizi-koruyun
Televizyonlarda gördüğünüz süt banyoları yalan değil. Süt kuru ciltlere çok iyi gelmekte ve canlanmasını sağlamaktadır. Bu makalemizde sütün nimetlerinden yararlanarak sağlıklı cilt bakımından bahsetmek istiyoruz.

Temizleme Sütü: Laktik asit sayesinde kuruyan ve gerginleşen cildi rahatlatır ve esneklik kazandırır.Sonrasında kullanacağınız salatalık ile cildinizi besler ve nemlendirebilirsiniz. Süt büyülü bir maddedir. Bebekleri besleyip büyüttüğü gibi cildinizi de gençleştirecektir.

Gergin ciltlere birebir

Sürekli olarak cilt gerginiliğinden şikayet edenler için bulunmaz bir velinimet. Yarım litre sütün içerisine bir kaç damla gül suyu ekleyerek bir pamuk yardımıyla vücudunuza sürebilirsiniz.İçeriğinde bulunan laktik asit cildinize ihtiyacı olan serinliği ve nemi verecektir.

Süt Banyosu Tarifi

Eğer evinizde küvet varsa bu tarifimiz size göre. Banyo suyunuzu istediğiniz uygun sıcaklıkta hazırlayın ve doldurun. Sonrasında içerisinde 300 gr kadar süt tozu ekleyin. Eğer bunu bulamıyorsanız 1 litreye kadar olan miktardan az olmak suretiyle sıvı süt de dökebilirsiniz. Bununla birlikte, biraz badem yağı, biraz gül suyu ve en sevdiğiniz parfümden biraz ekleyiniz. Artık krallara layık bir banyo ile cildinizi sevindirin.

Günlük Hayatta Kullanılan Sabunlar

bıttım-sabunu
Günlük hayatın gereksinimi olarak kullanılan sabunlar, kişisel hijyeni sağlayan ürünlerdir. Sabun, farklı yağ asidi tuzlarının bileşiminden meydana gelir. (Stearik asit, palmitik asit, oleik asit vs...) Bu yazımızda günlük kullanmakta olduğumuz sabunların türlerini ve özelliklerine dair bilgiler sunmaya çalışacağız.

Banyolarımızdan, bitkisel ve hayvansal kaynaklı olan sert sabunlar, yağ asitlerinin sodyum tuzundan yapılır. Musluktan akan suyun içinde, kalsiyum ve magnezyum bulunur. Sabun kullandığımızda, cildimizin yüzeyindeki
yağ asitleri ile sudaki kalsiyum ve magnezyum etkileşime girer. Sonuçta kalsiyum ve magnezyum tuzları oluşur. Bu yapışkan tuzlar, iyi çözünemediği için, derimizin yüzeyinde birikerek tahrişe sebep olur.

Sabunun deri tahrişlerine yol açmasının başka bir sebebi ise, yüksek pH seviyesidir (9-10). Normal deride pH seviyesi 4 ila 6.5'tir. Oysa bu oran sabunda 9-10 civarına kadar yükselebilir. Düzenli olarak sabunla temas eden cildin pH seviyesi yükselir. Bazı insanlarda pH seviyesindeki ani değişiklik, belirgin deri tahrişine yol açar. Derimizin asit örtüsü, bakteriler ve mantar enfeksiyonlarına karşı adeta bir kalkan gibidir.

Sabun Çeşitleri

Sentetik Sabunlar: Cilt üzerinde daha az tahrişe yol açarlar. Çünkü laktik ve sitrik asit içerdikleri için bu sabunların pH seviyeleri, derinin normal pH seviyesine yakındır.

Nemlendirici Sabunlar: Koyun yününden elde edilen lanolin nemlendirici özelliğine sahip olan nemlendirici sabunlar cildi yumuşatır. Bu sabunlar cildi kirlerden arındırırken derinin korunmasında önemli bir yeri olan yağ katmanını da kaldırır. Yani sabun kullanımı sonucunda, koruyucu natürel yağ tabakasının ortadan kalkması ile deri kurur ve irritasyon meydana gelir. Bu yüzden cildi kuru olanlar bu tür sabunlara güvenmemelidir.

Transparan Sabunlar: Gliserin veya değişik şekerlerin genel konsantrasyonundan daha yüksek konsantrasyon ihtiva ederler. Genelde hafif sabunlardır ve normal deriyi yumuşatırlar. Yüksek gliserin içeriği, sabuna transparan bir görünüm verir. Transparan sabunlar normal, kuru ve yağlı cilt tiplerine uygun olarak seçilir.

Hafif hipoollerjik Sabunlar: Bu tür sabunlarda deriye alerjik veya tahriş edici etkileri olan koku ve renklendirici gibi ajanlar bulunmaz. Betain grubundan olan maddeler içermektedir.

Antibakteriel Sabunlar: Derinin pH seviyesini azaltan antibokteriel sabunlar, benzoil peroksit içerirler. Derinin pH seviyesini azaltan sabunların antibakteriel etkileri vardır. Bu sabunlar, akne gelişiminde rol oynayan bakterilere karşı cildi savunurlar, içlerindeki ajanların kurutucu etkileri nedeniyle aşırı kullanıldıklarında kuruluğa yol açarlar.

Koruyucu, renk verici ajanlar: Genelde antibokteriel maddelerden, triklosan ve triklorkorbon kullanılır. Bu maddeler yıkama sonrası deri yüzeyinde kalarak bakteri üremesini engeller. Deri enfeksiyonlarında kullanılmaktadır.

Bu bilgilerden esinlenip, derinizin özelliğine göre hangi sabunu kullanacağınıza karar vermek tamamen sizin seçiminize kalmış. Cildimizin ince ve grift yapısını incelemek üzere hep birlikte çıktığımız bu eğlenceli yolculuğu nihayet tamamladık. Şimdi sıra geldi sıkı dostluklarını yıllar boyu sürdüren cilt ve kozmetik bakım programları arasındaki ilişkiye.

7 Temmuz 2014 Pazartesi

Vücut Temizliği Nedir?

vucut-catlaklarini-onlemek-icin-onleriler
Beden ve ruh sağlığına zarar verebilecek her türlü ortamdan korumak amacıyla kişinin yaptığı veya yapacağı tüm temizlik önlemlerine hijyen denilmektedir. Temizlik insanın dünyaya geldiği günden itibaren anne ve babası tarafından öğretilen ve gösterilien ilk eğitim olduğunu söyleyebiliriz. Her yetişkin kendi temizliğinden sorumludur.

Küçük yaştaki insanlar ise temizlik ihtiyaçlarından büyüklerine karşı muhtaçtır. Tuvaletten yemek içmeğe kadar olan tüm süreçlerde temizlik alışkanlık hale getirilmesi gerekmektedir.Temizlik sadece gözle görünür pisliklerden kurtulmak değildir. Örnek olarak insanın her gün kalktığı zaman el ve yüz temizliğini yapması gerekmektedir.

Sağlık insanın hayatta sahip olduğu en büyük serveti olduğunu söyleyebiliriz. İnsanın ne kadar maddi olarak varlığı olsa da her gün ağrılı ve acılı geçen günlerde bu varlıklar bir anlam ifade etmez. Örnek olarak bir insanın diş ağrısı problemi varsa, ne kadar çok yiyeceği olsa da bunları yiyemedikten sonra bu yiyecekler bir anlam ifade etmez. Bu sebeple vücudun her bölgesine ayrı temizlik uygulaması yapılması gerekir.

Sabahları kalkıldığında el, yüz ve diş temizliği, akşamları yatarken diş ve vücut temizliği mutlaka olması gereken temel temizlik önlemleridir. Vücut temizliğinin en büyük uygulaması tabi ki banyo yapmaktadır. Çünkü vücudumuzun her yerinin temizliğini tek seferde yapmış olacaksınız. Her gün banyo yapan bir insanın vücudu oldukça sağlıklı bi hal olacaktır.

Temizlik yapılırken tek başına su yeterli olmamaktadır. Mutlaka insan cildine uygun pH değerine sahip sabun ve şampuanların kullanılması gerekmektedir. Bu temizlik araçlarını da kullanabilmek için uygun diş fırçası, banyo sünger veya lifleri, ayak ve el temizliği için uygun fırçaların olması gerekmektedir.

Sağlıklı bir yaşam için vücut temizliğine özellikle dikkat etmeniz gerekmektedir. Bu temizliğe önem verdiğiniz takdirde zaten sağlıklı olmak adına önemli bir adım atmış olacaksınız.

Basit vücut bakımı

Vucut-Guzelligi1
Vücudumuzun sağlığı hem yaşantımızı hemde işlerimizi doğrudan etkilemektedir. İyi ve sağlıklı bir hayat yaşamak için bazı adımlara dikkat etmemiz gerekmektedir. Günlük spor yapmak, yediklerimize içtiklerimize dikkat etmek, vücut temizliği gibi hayatın gerekliliği belli başlı adımlara dikkat ettiğiniz sürede sağlıklı bir vücuda sahip olabilirsiniz. Bu makalemizde basit vücut bakımı nasıl yapılır, nelere dikkat edilmelidir bu adımlardan bahsedeceğiz.

Temizlik temizlik temizlik...
Yemeklerden önce elleri yıkamak, mikrop ve zararlı bakterilerin yemeklere ulaşıp buradan da bedenimize girmesini önlemek önemlidir. Zaten kainat efendimiz Hz. Muhammed (S.A.V) her yemekten önce ve sonra ellerini yıkaması ve bizlere bunu tavsiye etmesi el temizliğinin ne kadar önemli olduğunu bizlere anlatmaktadır.

Özellikle yaz aylarında ve sıcaklığın yüksek olduğu günlerde her gün duş almak vücut ve cilt sağlığı açışısından önemlidir. Burada dikkat edilecek husus, kullanmakta olduğunuz suyun sıcaklığı ve banyo yaparken geçirilen süredir. İnsanın banyo yaparken tansiyonunun düştüğü pek bilinmemektedir. Bu sebeple tansiyon rahatsızlığı olan kişilerin duştan 30 dakika önce bir bardak su içmelerinden fayda vardır. Duş yaparken uzun süre oyalanmakta vücudumuzu olumsuz olarak etkilemektedir. Bu sebeple ideal banyo süresi yaklaşık olarak 10 - 15 dakika arasındadır.

Banyo ve duş sonrası gözenekleri tıkayan ter ve pisliklerden kurtulmuş olur, bedeninizin rahat bir şekilde nefes alıp vermesini sağlarsınız. Nasıl ki burnunuzdan ve ağzınızdan oksijen alıyorsanız deriniz de tıpkı bu şekilde dışarıdan oksijen alıp vermektedir. Böylelikle cildiniz uzun süre kırışıklık ve diğer rahatsızlıklara karşı korunmuş olacaktır.

Duş aldıktan sonra uygun bir krem ile cildinizi nemlendirmeniz, banyo esnasında cildinizin kaybettiği su ihtiyacını karşılayacaktır. Özellikle kış aylarında yapılacak nemlendirme işlemi, cildinizdeki çatlamalara engel olacak ve pul pul dökülmelere karşı çıkacaktır.

Vücut Bakımında Peeling Önemli...
Banyo yapmanın ve nemlendirici kullanmanın haricinde haftada bir kaç kez peeling işlemi yapmanız da ölü derilerinizden kurtulmanızda fayda sağlayacaktır. Peeling ürünleri seçerken dikkatli olunmalı ve mümkünse bu konuda uzman kişilerden destek alınmalıdır. Her ürün her kişiye aynı etkiyi vermemektedir. Bazı durumlarda yan etkisi bile bulunabilmektedir. Peeling hakkında daha fazla bilgiye ulaşmak için şuradaki peeling nasıl yapılır ve peeling nedir makalelerimizi okuyabilirsiniz.

Elleri ve Ayakları Unutmayın

Ellerinizin daha yumuşak olması için haftada 1 kere ılık sütün içerisinde 10 dakika süre ile bekletebilirsiniz. Bunun için fazla süt kullanmanıza veya israf etmenize de gerek yok. Malum süt değerli bir ürün. Tek elinizin sığabileceği bir kabın zeminine ellerinizin biraz üstüne yetecek kadar süt ekleyebilir hatta biraz sucak da ekleyebilirsiniz. 5 dk bir elinizi 5 dk bir elinizi sokabilirsiniz. Süt içerisindeki laktik asit sayesinde cildiniz nemlenir ve yumuşar.

Güne başlamadan önce bilindik marka olan nemlendirici arko krem kullanabilir, Gün boyu elleriniz yumuşak ve dış etkilere karşı dayanıklı olarak kalmış olur. Aynı şekilde ayaklarınızı da yumuşak tutmak için taban bölgesinden itibaren vazelin krem kullanabilirsiniz. Eğer ayak tabanlarınız altı çok kalın ve buna bağlı olarak kuruluk yaşıyorsanız bir leğen içerisinde sıcak suyun içerisinde 30 dakika süre ile bekletebilirsiniz. Bu hem ayak kuruluğunun gideirlmesinde etkildir hem de yorgunluğunuzu alarak sizi rahatlacaktır. Eğer ayaklarınızda nasır varsa şuradaki nasır tedavisi için yazmış olduğum makalemi okuyabilirsiniz.

5 Temmuz 2014 Cumartesi

Saçımı Nasıl Kestirsem?

sacimi-nasil-kestirsem
'Saçımı nasıl kestirsem' diye düşünüyorsanız, önce yüz şekillerini bilmeniz gerekir. İşte bir yüzü oluşturan yedi şekil...

Saçımızı kestirmeye karar vermeden önce ne istediğimize karar vermeliyiz. Saçımız mı ön planda olsun ,yoksa yüzümüz mü? İşte yüz şekillerine göre ideal saç kesimleri.

Yuvarlak Yüz
Dengeli yumuşak bir yüz yapısıdır. Suratta değişiklik yapmaz. Ama yüzünüzün yuvarlaklığından şikayetçi iseniz ve bunu biraz olsun inceltmek istiyorsanız saçınızın volümünü yüksek tutacak modelleri tercih etmelisiniz. Böylece saçınız ön planda olup, yüzünüzün yuvarlaklığı biraz olsun azalacaktır. Yüzünüzün hatlarına göre öne doğru kesilmiş tutamlarda yüzünüzü biraz olsun inceltecektir.

Kare Yüz
Kare yüz yapısıda yuvarlak yüz gibi dengelidir. Sertlik ön plandadır. Kare bir yüze saç kesimi yaparken eğer yüz şeklinizi değiştirmek istemiyorsanız size en uygun olanı yine kare bir kesimdir. Fakat yüzünüzdeki ifadeyi yumuşatmak, dengelemek istiyorsanız saçınıza yuvarlak modeller kestirmelisiniz. Bunu yaparken saçınıza yuvarlak bir kesimli kahkül ve şakaklarınıza inen saç tutamları yaptırabilirsiniz.

Diktörtgen Yüz
Suratta değişiklik yapan ama fazla değiştirmeyen bir yüz şeklidir. Eğer yüzünüzü biraz kısalmak amacı ile kesim düşünüyorsanız çene kemiğini geçmeyecek şekilde kesim yaptırabilsiniz. Şakak kemiğini örtecek şekilde kesilen kesimler ile dendgeli, uyumlu saç modellerine sahip olabilirsiniz.

Enine Diktörtgen Yüz
Bu yüz şeklinde yüzünüzü biraz uzatmak ve şakak kemiklerinizin ön plana çıkmasını istemiyorsanız uzun saç modelleri, ya da saçınızda yukarılara verilecek volümlerle saçınızın biçimini dikdörtgen şeklinde kesimler vasıtası ile yüzünüzü inceltebilir ve yüz yapınızda birazda olsun değişiklikler yapabilirsiniz.

Ters Üçgen Yüz
Surat yapısını tamamen değiştirebilen yüz şeklidir. Bu tip yüz şekillerinde daha modern kesimler yapmak mümkündür. Makyaj için ise en elverişli yüz biçimidir. Kişileri çok enerji dolu gösteren bu yüz şekline eğer yüz biçimini değiştirmeden daha bir güçlülük katmak istiyorsanız, saçınızın yanlarını ve enselerini kısa kestirerek, saç tepesine volüm vererek kesilen saç modellerini tercih etmelisiniz. Ama kendinize biraz dengeli, uyumlu ve yumuşak bir yüz ifadesi vermek istiyorsanız tam tersi enselerde daha çok volümü olan ve saçın tepesine doğru volümü azaltılmış saç modellerini tercih etmelisiniz.

Üçgen Yüz
Saç şeklinde daha negatif olan bir yüz biçimidir. Kişileri enerjisi zayıflamış ve yorgun gösterir. Bu tip yüz şekillerinde negatif olan yüz biçimini saçınıza verilecek pozitif enerji ile dengelemelisiniz. Bunu enselerde saçı azaltarak şakak kemiğindeki bölgeden saç tepesine doğru volümü arttırarak yaptırabilirsiniz. Küçük kare kesimler yaptırabilirsiniz.

Baklava Yüz
En meşur yüz biçmidir. Bu yüz biçiminde saçınıza uzun, kısa, düz, dalgalı, kahküllü modelleri uygulayabilirsiniz. Sadece bunları uygularken kuaförünüz ile diyalog kurarak boyunuza, kilonuza yada yüzünüzde nerenin ön planda, nereniz arka planda kalmasına karar vererek saç modelinizi bulmalısınız.

Bunlara dikkat!
Yüz şekline göre saç kesilirken kuaförünüzle uzun uzun bir diyalog kurmalı, yüzünüzü mü, saçınızı mı ön plana çıkarmak istediğinizi belirtmeli, kilo, boy, giyim tarzınız ve hatta kişiliğinizi bile konuşmalı ve ona göre saç kesimi yaptırmalısınız