30 Eylül 2016 Cuma

Hızlı saç uzatmak için 12 yöntem

saç_bakımı
Güzellik bir bütündür, güzel bir yüz, güzel bir cilt, özellikle güzel saçlar bu bütünün en önemli parçasıdır. Fakat günümüzde kullandığınız saç düzleştiriciler, hava kirliliği, yetersiz beslenme, stresli yaşam gibi pekçok etken saçlarımızın hassaslaşmasına ve kırılmasına neden oluyor.

Saçlarımızı bu olumsuz etkenlerden korumak, sağlıklı görünmesini ve hızlı uzamasını sağlamak için uygulayabileceğiniz bazı yöntemler var.

İşte hızlı saç uzatmak için 12 yöntem:

Yumurta akı


Saçlarınızı uzatmanız için ilk doğal yöntemimiz ve hepinizin evinde olan şey; yumurta. "Yumurta kokmaz mı?" dediğinizi duyar gibiyiz. Ama merak etmeyin, yumurtanın kokusu saçınızda kalmayacaktır. Yumurta akını saçınıza güzelce sürdükten sonra, streç filmle sardığınız saçlarınızı birkaç saat bu şekilde bekletin. Daha sonra saçlarınızı yıkayın. Bu yöntem sayesinde hem saçlarınız daha hızlı uzayacak hem de 10 kat daha güçlü saçlara sahip olacaksınız.

Saçlarınızı tarayın


Bunu genellikle hepiniz yapmaktasınız. Peki, saçlarınızı taramanın saç uzamasına nasıl etkisi var? Saçlarınızı taramak saç diplerinize masaj yaparak kan akışını hızlandırmanızı ve böylece saçlarınızı beslemenizi sağlayacaktır. Beslenen saçlarınız ise daha hızlı uzama gösterecektir. Geniş dişli fırça seçerseniz de, saçlarınızı tararken kırılmaktan kurtarmış olursunuz.

Yağ karışımlı kür


Aktarlardan uygun fiyatlara satın alabileceğiniz yağlar ile hazırlanan kür tarifinde sıra. Üçer damla biberiye yağı, jojoba yağı ve lavanta yağına, ikişer damla kekik ağacı yağı ve sedir ağacı yağını karıştırın. Oluşan yağ karışımını kısık ateşte ısıtıp, saç diplerinize masaj yaparak yedirin.

Patates suyu - Bal - Yumurta sarısı (Maske)


Saçlarınızı hızlı uzatacak bir diğer tavsiyemiz ise, yine evinizde bulabileceğiniz malzemelerle yapacağınız bir maske tarifi. Haşlanmış patatesin suyu, bal ve yumurta sarısını karıştırarak oluşturduğunuz maskeyi, saç diplerinizden başlayarak aşağıya doğru uygulamalısınız. Bu maske ile saçlarınız hem hızlı uzayacak hem de nemli saçlarınız olacaktır.

Aloe vera maskesi


Aloe vera birçok bakım ürününde kullanılmaktadır. Özellikle cilt bakımında kullanılan aloe verayı sizler de saçlarınızın çabuk uzaması için kullanabilirsiniz. Yarım tatlı kaşığı bal, 1 çorba kaşığı limon suyu ve 1 fincan aloe verayı güzelce karıştırın. Karışımı saçlarınıza sürdükten sonra yarım saat bekleyin ve ardından saçlarınızı durulayın. Bu maskeyi düzenli aralıklara yaparsanız, canlı, parlak ve uzun saçlarınız olacaktır.

Elma sirkesi


Yine elinizin altında olan malzemelerden biri; elma sirkesi. Burada dikkat etmeniz gereken, sirkenizin organik olması. Marketlerden aldığınız çoğu sirke katkı maddesi içermektedir. Organik elma sirkeniz var diyelim. Peki nasıl kullanacaksınız? Saçlarınızı uzatmak için yapacağınız tek şey, durulama suyunuza 2-3 damla elma sirkesi katmak. Elma sirkesi saç köklerinizi besleyecek ve sonunda daha uzun saçlara sahip olabileceksiniz.

Soğan kürü


"Hep kokusunu sevmediğimiz şeyleri yazmışsınız siz de." diye söyleniyorsunuz sanki. Ama soğan da elinizin altında olan ve saç uzatmak için kullanabileceğiniz doğal yöntemlerden biri. Soğanı haşlayın ve daha sonra suyunu sıkın. Soğumuş soğan suyunu saçınıza iyice yedirin. Soğan suyunu bir süre saçınızda bekletin ve ardından saçınızı durulayın. Bu kür için kokmuyor diyemeyeceğiz. Bu yüzden, eğer kokusundan rahatsız olursanız, hafta sonu ya da evde daha uzun süre bulunacağınız zamanlarda bu kürü uygulayabilirsiniz.

Palmiye yağı


Uzun saçlara sahip olmanız için sizlere tavsiyelerimizden biri de, palmiye yağı. Saç uzatmada E vitamini oldukça etkilidir ve palmiye yağı da bu noktada derdinize dermandır. E vitamini yönünden oldukça zengin olan palmiye yağını, haftada 1-2 defa derinize temas ettirmeden saçlarınıza sürün. 10 dakika gibi kısa bir süre bekledikten sonra saçlarınızı şampuanlayın ve ardından güzelce durulayın. Palmiye yağı saçlarınızın uzamasını sağlayacağı gibi, aynı zamanda saçlarınızı güneşin zararlı ışınlarından, klordan ve deniz suyunun tahribatından da korur.

Saç şekillendiricilerden uzak durun


Saçlarınıza şekil vermek ve hacim kazandırmak için kullandığınız maşa, fön makinesi, düzleştirici, kurutma makineleri saç uzamasının düşmanları arasındadır. Çünkü, saç şekillendiriciler ısı sebebiyle saçınızdaki suyun buharlaşmasına neden olur. Nemsiz kalan saçlarınızın kırılması ve hatta dökülmesi daha da kolay olur. Saçlarınızı kurulamak için suyu iyi çeken bir havlu kullanmanız tavsiyelerimiz arasındadır.

 

Saç bakım kremi kullanın


Saç bakım kremleri de saç uzamasına katkı sağlayan ürünler arasındadır. Ancak, yine kreminizin doğal olmasına özen göstermelisiniz. Haftada 1 kere saçınıza saç bakım kremi sürerek, saç diplerinizin daha güçlü ve saçlarınızın daha parlak olmasını sağlayabilirsiniz.

Saç yıkama şeklinize dikkat edin


Saçlar yıkanırken genelde saç dipleri sert bir şekilde yıkanmaktadır. Ancak bu durum saç diplerinin zarar görmesine sebep olur. Saçlarınızı yıkarken saç diplerinizi parmak uçlarınızla masaj yapar şekilde yıkamalısınız. Bu hareketle saç diplerinizi uyarır ve kan dolaşımını hızlandırırsınız. Bu yöntem de saçlarınızın uzamasına etki eden önemli faktörlerden biridir.

Saçlarınız açık uyuyun


Birçok kadın, uyku sırasında saçlarının yüzlerine ya da boyunlarına temas etmesinden hoşlanmaz. Bu yüzden uyurken saçlarını toplarlar. Sıkıca bağlanan ve yastıkta gece boyunca ezilen saçlar zamanla güçsüzleşir. Bu da, saçlarınızın uzun ve sağlıklı olmasını engeller. Bu nedenle, uyurken saçlarınız mutlaka açık olmalıdır.

26 Eylül 2016 Pazartesi

Bacak tüylerini almak için en doğru zaman


sutun-gibi-bacaklar
Bacağınızın arkasında ağrı hissediyorsanız, bacaklarınızı tıraş etme zamanınızı değiştirmeniz hayatınızda büyük bir fark yaratacak. Çünkü vücut ısınızla bacaklarınızı tıraş etme arasında bağlantı var.

25 Eylül 2016 Pazar

Cilt güzelliğiniz için en iyi 25 öneri

cilt-beyazlatma
Cildinizi bir tabloyu saklar gibi muhafaza etmek kolay bir iş değil. Kırışıklıklar, güneşin zararlı ışınları, kuruluk, tahriş ve istenmeyen tüylere karşı sürekli savaşmalısınız. İyi haber, hayatınız boyunca 1000 kere yeni cilt katmanı üretiyor olmanız. Böylece cildinizin pürüzsüz ve parlak olabilmesi için elinize birçok şans geçmiş oluyor.

İşte dermatoloji uzmanları tarafından yapılan araştırmalara göre 25 cilt bakım önerisi:

Soya sütü için


Kırışıklıklardan şikâyetçiyseniz, süt başınıza daha fazla bela açabilir. Yapılan üç büyük araştırma sonuçlarına göre fazla süt tüketen ergenlik çağındaki gençlerin akne problemlerinin arttığı saptanmış. İnek sütünde doğal olarak üreyen hormonların suçlu olabileceğini söyleyen araştırmacılar, 20'li ve 30'lu yaşlardaki kadınların da aynı şekilde bu hormonlara duyarlı olduklarını sözlerine ekliyor. "Eğer süt içmeyi çok seviyorsanız ve sivilce probleminiz varsa sütü azaltmanın faydasını görürsünüz" diyen bu konudaki araştırmaların öncülüğünü yapan Onkoloji Uzmanı Clement Adebamowo. Sözlerine şu cümleyi ekliyor: "Soya sütü gibi alternatif süt çeşitlerini tüketin."

Tüylerle savaş


Tüylerden acısız kurtulma vaatleri internette dolasan para tuzağı e-postalar ne kadar mantıklı geliyorsa, o kadar inandırıcı olabiliyor. Ancak yapılan araştırmalara göre Eflornitin hidroklorid, reçete ile satılan Vaniqa adıyla satışa sunulmuş kremin, çene ve üst dudak bölgesindeki tüyleri yüzde 60 oranında azalttığı kanıtlanmış. Farklı iki araştırmada ise lazer yöntemiyle beraber uygulandığında tek başına kullanımına oranla daha etkili olduğu kanıtlanmış.

Cilt güzelliğine aspirin etkisi


Avustralya'da bulunan Oueensland Tıbbi Araştırmalar Fakültesi'nde yapılan bir araştırmanın sonucuna göre düzenli olarak, aspirin dahil, ağrı kesici kullanan insanlarda skuamöz hücreli karsinom (cilt kanserinin genel hali), üretme riskinin daha düşük olduğu saptanmış. Bu kanıt sadece cildinizi korumak için sürekli hap içmeyi doğrulamıyor olsa da, "Nasıl olsa geçer" dediğimiz ağrıların üzerine eğilmemiz için bir sebep daha ortaya koyuyor.

Kızarıklıktan kurtulun


ABD'de yaşayan yaklaşık 14 milyon insanda rosacea isimli bir hastalık bulunuyor. Hastalığı alkol, baharatlı yiyecekler, antrenman ve güneş ışınları tetikliyor. Yanaklarda ve burunda görülen akneye benzer bir deri hastalığı olan rosacea, yarattığı kırmızı ciltle oldukça sağlıksız bir görüntü oluşturuyor. Araştırmacılar, bu hastalıktan yakınan insanların, yüzlerini bakım fırçasıyla yıkadıkları zaman ciltlerinin rahatladığını gözlemlemiş. Teoriye göre, fırça kullanımı cildi hafifçe soymak için kullanılan bakım ürünlerinin deriye daha kolay nüfuz etmesini ve kızarıklığa neden olan yanmayı ortadan kaldırıyor.

Doğal olanı tercih edin


Ortalık "doğal" ve "organik" olduklarını iddia eden cilt bakım ürünlerinden geçilmiyor. Eğer çevresel etmenler ve saflık oranları senin için önemliyse, Avrupa'da yapılan ürünleri tercih etmelisiniz. Denizaşırı ticaret yapan şirketler, yaptıkları ekolojik açıklamalarında az miktarda kullandıkları bileşenlerin kökenlerini araştırarak bu ürünleri anavatanlarından temin ettiklerini söyledi. Bu markalara bir kaç örnek: Lavera, Waleda ve Dr. Hauschka Skincare. ABD'de üretilen ürünlerde National Products Association'ın yeni Natural Seal (doğal damgası)'ına bir göz atın; ürünü oluşturan bileşenlerin yüzde 95 oranında doğal ve insan sağlığını tehdit edebilecek riskler taşımadığını belgelendiriyor.

Göz kremi kullanın


Vücudun her bir bölümü için farklı farklı kremler kullanmak her ne kadar masraflı olsa da pek de karşı koyamadığımız bir durum. Gerçekten gözleriniz için ayrı bir kreme ihtiyacınız var mı? Aslında evet, var. Fusco'ya göre "Göz çevresindeki cilt dokusu hassastır ve nazikçe ilgilenilmeye ihtiyacı vardır". Göz kremleri, retinol, AHA ve glikolik asit gibi yüz için tasarlanmış daha az tahriş edici bileşene sahiptir. Dolayısıyla en azından göz çevresi bakımı için paraya kıymanız gerekecek. Emin olun yaşınız ilerlediğinde iyi ki yapmışım diyeceksiniz.

Güneş kremi ve fondöten kullanımı


"Yüzünü UV ışınlarından koruyabilmek için en az bir çorba kaşığı 30 koruma faktörlü güneş kremini yüzüne boca etmelisin" diyor Dermatoloji Uzmanı Sara Marchese Johnson. Ancak kim bu kadar çok losyonu yüzüne sürmek ister ki? Daha kolay bir çözüm için yüzünüze bir kat güneş kremi sürdükten sonra üzerine güneş koruması içeren fondöten veya çinko, titanyum gibi doğal UV ışınlarını engelleyen mineraller içeren bir pudra uygulayın. Böylece güzel görünmekten de ödün vermemiş olursunuz.

Ayak bakımı


Pürüzsüz ve güzel bacaklar hiç kuşkusuz seksi bir görünüm sağlar ve her kadının hayalinde kusursuz bacaklar yer alır. New York Üniversitesi Tıp Merkezi Dermatoloji Uzmanı Doris Day, "Diz altında bulunan kesikler, yara izleri ve sıyrıkların iyileşmesi uzun zaman alır ve mikroplar için kolay giriş yolu oldukları için enfeksiyon kapmaya eğilimli olabilir" diyor. Sürdüğünüz nemlendirici kremden gelen bakteriler bacaktaki küçük çiziklerden vücudunuza girer. Bu çizikleri engellemek için nemlendirici şeritleri olan bir jilet kullanmayı tercih etmelisiniz. Pedikür yaptırmadan iki ya da üç gün önce bacaklarınızı tıraş etmemeye özen göstermelisiniz çünkü güzellik salonlarında kullanılan ayak havuzları, bakterilerin yaşadığı bir yuva olabiliyor.

Cilt kremi seçimi


Ortalama bir yetişkin günde en az yedi farklı cilt ürünü kullanıyor: Temizleyici, tonik, nemlendirici, gözaltı kremi, vücut losyonu, peeling ve serum. Ne çok şey! Aşırı yükleme yapmamak ve tahrişi önlemek için, Journal of Cosmetic Dermatology'nin Genel Yayın Yönetmeni Zoe Diana Draelos, kullanılan cilt bakım ürünlerinin en fazla 10 bileşenden oluşmasını tavsiye ediyor. Bir ürünün içinde ne kadar az bileşen varsa o kadar az probleme neden olur. "Kullandığın her cilt bakım ürünü arasında en az beş dakika bekle. Aksi takdirde bir önceki uygulamanın etkisini azaltmış olursun" diyor Fusco. Sabahki cilt bakım rutinini zamana yayın; böylece kullanılan serum en sevdiğiniz sabah programının son saatine kadar cildinize iyice nüfuz etmiş olsun.

Yastık kılıfınızı değiştirin


Uyuduğunuz zaman losyonlar, saç jelleri ve yağlar, vücudunuzu terletir, çarsaflarınız kirlenir. Miami Üniversitesi Dermatoloji Kliniği Öğretim Üyesi Kenneth Beer, çarşafların haftada bir yıkanmasını öneriyor. En azından, gözenekleri tıkayan bakterilerden uzak durmak için yeni bir yastık kılıfı geçirebilirsiniz.

Domates mucizesi


Yakın zamanda İngilizler tarafından yapılan bir araştırmaya göre, günde beş çorba kaşığı domates püresi yiyen denekler, yemeyenlere oranla daha hafif güneş yanıklarına maruz kaldı. Araştırmacılara göre domateste bulunan doğal ve güçlü bir antioksidan olan likopen, kalkan görevi yaparak bizi güneşten koruyor (ipucu: Domatesleri pişirmek vücut tarafından besleyici maddelerin daha kolay emilmesini sağlar). Favori domatesli yemeğinizden yemeniz için güzel bir neden daha sunuyoruz ancak bu, SPF korumalı kreminizi bırakabileceğiniz anlamına gelmiyor.

Otobronzan kullandıktan sonra dikkat


2007 yılında yapılan bir araştırmaya göre otobronzan kullandıktan sonra sekiz saat boyunca tenimiz, güneş ışınlarından kaynaklanan serbest radikallerin neden olduğu zarara aşırı duyarlı oluyormuş. Araştırmacıların cilt örneklerine uyguladıkları otobronzanlarda bulunan ana madde dihidroksiaseton (DHA), güneş ışınlarına maruz kalındığında birkaç dakika içinde serbest radikallerin oranını arttırmış (ürün uygulanmayan cilt örneklerinden yüzde 180 oranında daha fazla). Otobronzanların içinde yer alan bir başka etken madde olan eritüloz da ciltte aynı etkiyi yarattı. Araştırmacılar bronzlaştırıcının ciltle etkileşmeye başladığında serbest radikallerin UV ışınlarına maruz kaldığı zaman ortaya çıkan bir kimyasalı oluşturduğundan şüpheleniyor. En iyisi otobronzanı uyguladıktan sonra en az 12 saat güneş ışınlarından uzak durun.

Güneş kremi kullanımı


"Ne kadar yüksek koruma faktörlü bir güneş kremi kullanırsam o kadar iyi korunmuş olurum" diye düşünebilirsiniz ancak bu çok yanlış bir yaklaşım. 15 koruma faktörlü bir güneş kremi UVB ışınlarından yüzde 94 oranında koruma sağlarken SPF 30 bu oranı yüzde 98'e kadar arttırır. 50 koruma faktörlü kremleri inceleyecek olursak fazladan sadece yüzde bir oranında koruma sağladıklarını görürsünüz.

Uyumadan önce bakım yapın


Her gün düzenli olarak şekerleme yapıyorsanız cildinde hasarlar meydana gelmeye başlar. Uyku sırasında salgılanan hormonlar, yağ içeren salgıları arttırır ve 14 saatin sonunda bronz bir heykel gibi parlıyor olursunuz. Yağlı cilt tipine sahip olanlar yatmadan önce uygulayacakları gece bakımı sayesinde akne ve yağ çizgileriyle savaşabilir.

Sigarayı bırakın


İçtiğiniz sigara miktarı arttıkça cildinde oluşacak değişiklik üzerine işte yeni bir bilgi daha: 2007 yılında yapılan bir araştırmada sigara içmek vücudun güneş görmeyen yerlerini dahi ciddi şekilde yaşlandırıyor. Sigara içenlerin içmeyenlere oranla kolların iç kısımları gibi UV ışınlarına maruz kalmayan yerlerinde daha fazla belirgin kırışıklığa sahip olduğu kanıtlanmış. "Görünen o ki sigara içmek yaşlanmayı hızlandırıyor" diyor bu konudaki araştırmalara öncülük eden Mischigan Üniversitesi Dermatoloji Uzmanı Doçent Rosi Helfrich.

Çikolata tüketin


Yapılan araştırmalara göre birkaç parça siyah çikolata (sütlü olanları çok fazla seker ve yağ içeriyor) tüketmek, içeriğindeki flavonoller, UV ışınlarını emen ve ciltteki kan akışını hızlandıran koruyucu bileşen yardımıyla cildi koruyor. Bir araştırmada, 12 hafta boyunca her gün flavonoid bakımından zenginleştirilmiş kakao tüketen kadınların ciltlerinin daha yumuşak ve güneşe karşı yüzde 25 oranında daha az hassas duruma geldiği gözlemlenmiş.

Doktorunuzu iyi seçin


Güvendiğiniz doktorunuza kusur bulmaya çalışmıyoruz ama dermatoloji uzmanları hangi tümörlerin zararsız hangilerinin ise endişe verici olduğunu bulma konusunda çok iyiler. Journal of General Internal Medicine'de yayımlanan bir habere göre, dermatoloji uzmanlarının aile hekimlerine göre anormal cilt tümörlerini belirleme konusunda belirgin biçimde daha doğru saptamalar yaptıkları bulunmuş. Aslında, dermatoloji cerrahlarının yüzde 90'ından fazlası geçtiğimiz sene içinde dermatoloji uzmanı olmayan doktorlar tarafından gözden kaçmış veya yanlış tanı konmuş bir ya da daha fazla cilt kanseri vakasıyla karşılaşmıştır. Melanoma, en ciddi cilt kanseri çeşidi, 20 ile 39 yaş arasındaki en yaygın üçüncü kanser tipidir. Hemen cildinizi kontrol ettirmek için iyi bir dermatoloji uzmanına koşun.

Sakinleştirici kullanın


Daha fazla endişelenmeniz anlamına gelmiyor ancak stres gerçekten cilt rengini bozabiliyor. İngiltere'deki Manchester Üniversitesi'ndeki araştırmacılar, denekleri, birçoğumuz için yapılması çok zor olan bir stres testine tabi tutmuş: Seyirci önünde konuşma yapmak. Konuşma öncesinde ve sonrasında, katılımcıların kalçalarından deri örnekleri alınmış ve hücresel faaliyetler karşılaştırılmış. Gergin ciltteki bağışıklık sistemi düzenleyici hücrelerde, yüzde 16,4 oranında düşüş saptanmış. Diğer bir araştırmada ise stresin akneleri kötüleştirdiği kanıtlandı. Eğer çok baskı altında hissediyorsanız, cildinize daha çok özen göstermelisiniz.

Kızartmalardan uzak durun


Bir grup araştırmacı, 12 hafta boyunca akneli cilde sahip 23 kişiyi yüksek protein-düşük glisemik indeks diyetine tabi tuttu. Sonucu tahmin edin bakalım. Ciltlerindeki akne sorunu çok daha iyiye gitti. Deneklerin yüzde 22'sinde daha az lekelenme görüldü. Yüksek-karbonhidrat diyeti uygulayanlarda ise bu oran yüzde 14'te kaldı (Bonus: Düşük-karbonhidrat diyeti uygulayanların hepsi kilo verdi!). Araştırmacılar kilo kaybının mı yoksa diyetsel değişikliğin mi buna yardımcı olduğunu kesin söyleyemese de, görünen o ki beslenme, cilt yapısında çok önemli bir rol oynuyor. Yağsız proteinden bol bol tüketirken, yüksek glisemik indeksli besinleri azaltın (örneğin nişastalı kızartmalar ve şekerlemeler).

Duş alın


"Terlediğimiz zaman vücut daha fazla sebum (yağlı gözenek-tıkayıcı salgı) üretir", diyor Dermatoloji Uzmanı Audrey Kunin. Öğle vakti yapılan bir antrenmandan sonra sakın duştan kaçmaya çalışmayın. Bakteriler ter ve yağdan beslenmeye bayılır. Eğer duş almazsanız onlara eşsiz bir ziyafet sunmuş olursunuz. Terlemeye neden olan her etkinlikten sonra kendinizi soğuk su ve yağ temizleyici glikolik ya da salisilik asit içeren bir duş jeline teslim edin.

Pahalı diye almayın


Mükemmel Cildin Yeni Bilimi kitabının yazarı Fotobiyoloji Uzmanı Daniel B.Yarosh'a göre: "Süslü püslü bileşenlerden oluşan pahalı yüz temizleyicilerine servet harcamaya gerek yok. Onlar bir dakikadan daha az süre cildinde kalıyor ve bu kadar kısa süre içinde doğru düzgün çalışmaları mümkün değil." Bazı fiyatı yüksek temizleyiciler, cilt yüzeyinde tahrişe neden olabiliyor. İşe ucuz yüz temizleyicilerini deneyerek başlayın. Her ikisinin de kir, yağ ve ölü deri hücrelerini cildin doğal yağ dengesini bozmadan temizlediğini göreceksiniz.

Dudaklarınızı koruyun


UV ışınlarına karşı koruyucu içeren dudak kreminden bahsediyoruz, koyu kırmızı ve yapış yapış dudak parlatıcısından değil. Dudaklar, göz çevresi ve göğsün üst bölümü gibi vücuttaki en ince deri tabakasına sahiptir. Dolayısıyla ekstra korumaya ihtiyaç duyar. Amerikan Dermatolojik Cerrahi Birliği'nin yaptığı bir araştırmada katılımcıların sadece yüzde 47'sinin UV koruyucu içeren dudak kremi kullandığını saptamış. Bu kötü haber çünkü Teksas Üniversitesi Güneybatı Tıp Merkezi Dermatoloji uzmanlarından Erin Welch'e göre dudaklardan kaynaklanan cilt kanseri tipi yayılma riski en yüksek olanı.

A ve C vitaminleri tüketin


Organik ürünler satan bir markete giderek alışveriş sepetini araştırmalarla cildi koruyup yeniden yapılandırdığı kanıtlanmış meyve ve sebzelerle doldurabilirsiniz. Her gün A ve C vitaminleri (her ikisi de antioksidan özelliği taşır) içeren yiyecekleri tüketmeye çalışın. Özellikle seçmenizi tavsiye ettiklerimiz: Lifli yeşillikler, turunçgiller (özellikle portakal), böğürtlen, çilek, dolmalık renkli biberler.

Yaşlanma karşıtı ürünler kullanın


İlk kaz ayaklarının göz çevresinde oluşmasını beklemeden küçük bir tüp yaşlanma karşıtı bakım ürünü edinin. "Hamile ve emziren kadınlar hariç, 20'li yaşlarındaki hemen hemen her kadın lokal olarak retinoid kullanıyor olmalı" diyor New York'taki Mount Sinai Tıp Okulu Dermatoloji Uzmanı Doçent Francesca Fusco. Nedenini ise söyle anlatıyor: Retinoidler, A vitamini içeren bileşenler, cildi güneşin zararlarından korur ve yaşlanma belirtilerini önler. Hirsch'e göre "Bunlar cilt yenilenmesini, cansız gözenek tıkayıcı hücrelerin dökülmesini sağlar."

23 Eylül 2016 Cuma

Sonbaharda Saç Dökülmesi

sac-dokulmesi
Saç dökülmeleri maalesef kadınların başa çıkmayı en çok istedikleri ancak maalesef bunda biraz zorlandıkları sıkıntılar arasında yer alıyor. Sonbaharda saç dökülmesi ise bu sorunun iyice başa bela olmasına neden oluyor çünkü artan saç dökülmeleri bu mevsimde bizleri çileden çıkartmayı başarıyor. Bu durumun sebepleri ve onu en azından bir nebze azaltabilmenin yollarını sizler için araştırdık.

Hem kadınlarda hem de erkeklerde saç köklerini oluşturan foliküller, saçlarımızın uzamasını sağlıyorlar ve saçlarımız bu foliküllerden çıkmaya başladıklarında ona bağlı olarak hayatlarını devam ettiriyorlar. Ancak doğal yollardan uzayan saç, 2 ila 7 sene arasında kökü ile bağlantısını kesiyor ve bağlantının kesilmesinin ardından bir kaç ay içerisinde de dökülüyor. Bu süreç saçın doğal ömrü olduğu için vadeyi uzatmak mümkün değil ancak bu doğal ömrün kısalmasına sebep olan şeyler, maalesef saçların dökülmesini giderek hızlandırıyorlar.

Bunların başında yaz aylarında saçları hor kullanmak geliyor. Evet, yanlış duymadınız. Saçların kökleri ile bağlantılarının kesilmesinden bir kaç ay sonra dökülmeye başlıyorlar ve bu süreç genellikle sonbahar aylarına denk geliyor. Yazın sürekli tuzlu suda yüzmek, saçları çok fazla veya çok az yıkamak, güneşte durmak, rüzgarlı havada bulunmak, yanlış şampuan kullanmak gibi etkenler, maalesef saçların köklerinden ayrılacakları süreyi kısaltıyorlar ve bu bağlantı koptuktan bir kaç ay sonra sonbaharda saçlara elveda demeye başlıyoruz. Dolayısıyla sohbaharda saçların dökülmesine engel olmanın ya da bu süreci yavaşlatmanın en önemli yolu, yaz aylarında saçlarımızı olabildiğince korumak, onlara doğru bir şekilde bakım yapmak.

Sonbaharda saçların dökülmesini hızlandıran bir diğer etken ise genellikle beslenme, uyku ve çalışma düzeninin değişmesi, daha fazla stres ve bozuk moral ile başbaşa kalmak. Sonbahar aylarının biraz depresyon yapıcı etkisi, biraz da sebze meyvelerin azalmasından dolayı değişen beslenme düzenimiz, yaz tatilinden sonra işe başlamanın can sıkıcı yanları ve bozulan uyku düzeni gibi şeyler, maalesef saçların yapısının bozulmasına sebep oluyorlar. Sonbahara girişte zarar görmeye başlayan ve zayıflayan saçlar ise sonbahar bitmeden dökülmüş oluyorlar.

Saçlara yaz aylarında dikkat etmenin yanında hayat düzenimiz ve beslenmeye de sonbaharda özen göstermemiz, saç dökülmesinin önüne geçmemize destek olacaktır.

20 Eylül 2016 Salı

Saç boyasının ömrünü uzatmak için yapılması gerekenler

dip_boya_sac_boyasi
Işıltılı platin, ateşli kızıl, çikolata kahve veya gece siyahı saç renginizle yenilenmiş bir şekilde kuaförden çıkıyorsunuz ancak ilk yıkamada saçınız bambaşka bir renge mi dönüşüyor?

Soho'nun uzman saç boyacısı Cutler Salon ve Elizabeth Hiserodt saç renginin kalcığını sağlamak için önerilerde bulundu.

Gereken bakımı yapın


En büyük problem dünya para döktüğünüz saç renginize, diğerlerinden daha fazla bakıma ihtiyacı olmasına rağmen, gereken bakımı yapamamanızdır. Elizabeth Hiserodt, "Her renk saçın durumuna göre değişir, hassas saçın rengi daha çabuk solar. Kırmızı saç rengi de diğerlerinden daha çabuk solar” dedi.

Eğer saçınız beyazları gidermek için çift işlem görmüş ya da kimyasal açıdan zarara uğramışsa, saçınız başka bir boyama işleminden sonra gözenekli hale gelecektir. Hassas saçlarla çalışıldığında saçtaki fazla gözenekler, daha fazla bakım gerektirir. Saçınızı gelecekteki zararlardan ve renk solmasından korumak için yağlar ve vitaminlerle bakım yapmayı ihmal etmemelisiniz.

Saçınızı çok sık yıkamayın


Doğal saçı bile çok sık yıkamak zararlı, boyalı saçlar için çok daha zararlı. Elizabeth Hiserodt, "Saçı şampuanlamadan önce saç boyandıktan sonra iki gün bekleyin, çünkü saçtaki gözeneklerin kapandığından ve iyileştiğinden emin olmak istersiniz. Böylece saçın rengi hemen solmaz.” dedi. Bu ayrıca saç rengi koruyucu şampuan ve saç kremi kullanmayı gerektirir. Fakat renk koruyucu şampuanını çok sık kullanırsanız o da saç renginin solmasına neden olur.

Saçınızı uzun süre güneşe maruz bırakmayın


Elizabeth saçın güneşlenmesini engellediği için UV korumalı ürünlerden uzak durulmasını öneriyor. "Güneş saçınıza parlaklık kazandırmakla beraber saç renginizi soldurarak saça zarar verir. Uzun süre dışarıda kalacaksanız şapka ya da onun gibi bir şeyle saçı korumak en iyisidir.” UV ışınları ayrıca saçta oksitlenmeyi tetikler ve bu da saç renginin solmasına, tonunun değişmesine neden olur.

Kuru saçla yüzmeyin


Su, başlı başına saç rengini kötü etkiler fakat okyanusta ya da havuzda yüzüyorsanız, saçınızı diğer tür sulardan korumaya çalıştığınızda, bu suyu avantaja çevirebilirsiniz. Yüzmeden önce saçınızı saç kremiyle durulamadan bırakmanız, saçınızı korumaya yardımcı olacaktır. Koyu renkli saçlarınızı doğal ve besleyici su ve saç kremiyle kaplamak, saçın deniz suyundan ve klordan kurumasını engeller.

Sporun saç bakımınızı engellemesine izin vermeyin


Kendinizi spora gitmekten alıkoyamadığınızdan saçlarınızı sürekli yıkamak zorunda kalıyorsunuz, yapmayın! Elizabeth Hiserodt,"Sıkı egzersiz yapan kişiler, sürekli saçlarını yıkama eğilimindedirler. Düzenli olarak kullandığınız şampuanın yerine besleyici şampuanlar kullanmanız saç rengini solmayı engelleyecektir. Ya da sadece saçınızı ıslatıp, saç kremi kullanabilirsiniz. Bu da saçlarınızı köpürtmeden temizlemenizin başka bir yoludur” önerisinde bulundu.

19 Eylül 2016 Pazartesi

Hızlı saç uzatmak için 12 yöntem


saç_bakımı
Güzellik bir bütündür, güzel bir yüz, güzel bir cilt, özellikle güzel saçlar bu bütünün en önemli parçasıdır. Fakat günümüzde kullandığınız saç düzleştiriciler, hava kirliliği, yetersiz beslenme, stresli yaşam gibi pekçok etken saçlarımızın hassaslaşmasına ve kırılmasına neden oluyor.
Saçlarımızı bu olumsuz etkenlerden korumak, sağlıklı görünmesini ve hızlı uzamasını sağlamak için uygulayabileceğiniz bazı yöntemler var.

17 Eylül 2016 Cumartesi

Uzun ve hacimli kirpikler için 6 ipucu

kiprik-dolgunlastirma
Bütün kadınlar her zaman uzun ve hacimli kirpiklere sahip olmak ister ve bunun için de birçok yönteme başvurur. Siz de rimel hileleriyle, besleyici ürünlerle ve bazı basit makyaj tüyolarıyla hep hayalini kurduğunuz o mükemmel ve uzun kirpiklere kavuşabilirsiniz.

İşte sizin için bir araya getirdiğimiz 6 ipucu:

Şeffaf bir primer kullanın


Ekstra uzun kirpikler için rimeli uygulamadan önce primer rimel sürün.

Kirpik kıvırıcınızı ısıtın


Kirpik kıvırıcınızı kullanmadan önce saç kurutma makinesiyle ısıtın. Kirpik kıvırıcınızın sıcak olması kirpiklerinizin daha uzun süre kıvrık kalmasını sağlar. Bir nevi kirpikleriniz üzerinde sıcaklıkla şekillendirme aleti kullanmışsınız gibi.

Kirpiklerinizi tarayın


Daha net bir görünüm ve rimelin kirpiklerde kümelenmesini önlemek için rimeli uygulamadan önce ve sonra kirpiklerinizi taramalısınız.

Bebek pudrası sürün


Kirpiklerinize rimel uygulamadan önce bebek pudrası serpiştirin. Bu işlem kirpiklerinizin kabarmasını sağlayacak. Ardından rimeli uygulayınca kirpikleriniz daha da kalın gözükecek.

Kirpiklerinizi Hint yağıyla nemlendirin


Hint yağı, parlak ve hacimli kirpiklere kavuşmanızı sağlayan folikül uyarıcı ve besleyici özelliktedir. Yatmadan önce temiz bir fırça veya kulak pamuğuyla Hint yağını kirpiklerinize uygulayın. İsterseniz Hint yağını uygulamadan önce içine birkaç damla E vitamini veya aloe vera ekleyebilirsiniz. Bir gece gözünüzde kalsın ve sabah ılık suyla durulayın.

Hacim için limon kabuğu kullanın


Limon kabuğu kirpiklerinize hacim katar. 1 yemek kaşığı kurutulmuş limon kabuğunu birkaç gün Hint yağı veya zeytinyağında bekletin. Bu karışımı kirpiklerinize uygulayın, bir gece bekletin ve sabah durulayın.