31 Aralık 2013 Salı
Saç Uzatan Besinler
Uzun sağlıklı saçlara sahip olmak çok kolay değildir. Kısa kesilen saçın uzamasını aylarca bekliyor, binbir türlü bakım uyguluyor olabilirsiniz. Saçınızın uzaması için bir sürü kozmetik ürünü deneyip bir türlü sonuç alamadıysanız, şaşırmayın! Tükettiğimiz besinlerin ve beslenme şeklimizde saç bakımı için çok önemli.
1- Yumurta ve Süt
Yumurta ve süt dediğimizde aklımıza ilk gelen proteindir. Saçın sağlıklı uzamasında protein büyük rol oynar. Protein, yeni saçların çıkmasına sağlar ve saç köklerinin enfeksiyon kapmasını engeller.
2- Tahıllar
Genelde tahıl tüketimine önem vermeyebiliriz ancak araştırmalara göre tahıl türler saçlarımızın uzamasında büyük rol oynuyorlar. Demir, çinko ve silisyum dioksit gibi saçın uzamasını sağlayan besinler içeriyor. Ayrıca B7 vitamini içeren tahıllar, saç sağlığı için çok yararlı.
3- Avokado, Kivi ve Kayısı
Bu üç meyvenin ortak yanı A, E vitaminleri ve antioksidan içeriyor olmaları. Vitamin E, saçın doğal bir şekilde uzamasını sağlıyor. Vitamin A, saç köklerinin sağlıklı olmasına yarıyor. Antioksidanlarda saç kaybını engeller ve saçın uzamasını sağlar.
4- Mantar
Mantarlar, büyük oranda bakır içerir. Bakır, saçın yapısı ve saçın uzamasında önemli rol oynar. Aynı zamanda susam, ayçiçeği ve kuşkonmaz da bakır açısından zengindir.
30 Aralık 2013 Pazartesi
Sağlıklı Saçlar için 7 Kural
Kural 1: Saç sadece kökünden beslenir. Bu kural hiç unutulmamalıdır. Dışarıdan lokal olarak uygulanan preparatlar, saçlarımıza sağlık getirmez. Bu tür uygulamalar, saçların yıpranmış görüntüsüne, kısa süreli değişmeler dışında yarar sağlamaz. Saçlarımız için gerekli olan besin maddeleri, saçlarımıza, sadece kan yoluyla ulaşabilir. Yeterli protein, demir, çinko, biotin ve folik asit içeren beslenme şekli, saçlarımız için çok önemlidir.
Kural 2: Saç boyası, renk açıcılar, jöle ve köpük gibi kimyasal maddelerin günümüzde sıklıkla kullanılıyor. Çok sık ve uzun süreli uygulamalar, saçların zaman içinde zayıflamasına ve kırılmalara sebep olur. Sık şampuanlama saçların yıpranmasına sebep olur. Gün aşırı yıkama, saç sağlığı açısından uygun gözükmektedir.
Kural 3: Saçlar ıslak iken daha kırılgandır. Islak saçlar yumuşak havlularla ve düşük ayarlı kurutma makineleriyle kurutulmalıdır.
Kural 4: Aynı şekilde kaba ve sert fırçalama, saçların çabuk yıpranmasına ve mat görünmelerine neden olmaktadır.
Kural 5: Kimyasal içeriği az olan bakım ürünleri kullanmalıyız. Örneğin ammoniyum lauryl sülfat ya da silikon içeren ürünler, saçlarımızı aşırı kurutarak daha kolay kırılmalarına yol açmaktadır.
Kural 6: Sıkı toplanmış saçlar, atkuyrukları, topuzlar ve örgüler saçların köklerini zayıflatır. Özellikle alnın yan kısmındaki saç dökülmelerinin sebebi saçların sıkı ve gergin toplanmasıdır.
Kural 7: Saç sağlığı için en önemli olan diyetin içeriğidir. Protein açısından yetersiz diyetler, saç köklerini dinlenme dönemine sokarak, proteinden tasarruf etme yoluna gider. Bu ağır diyetleri takiben 2–3 ay içinde yaygın saç dökülmesi görülebilir.
29 Aralık 2013 Pazar
Kepeğe Karşı Doğal Maske
Kepeklenmenin altında üst derinin kuruması olan çeşitli deri hastalıkları da yatabilir. Mantar hastalıkları, sedef hastalığı, diskoid lupus gibi hastalıklarda da kepek dediğimiz beyaz pullanmalar görülür. Bu hastalıklar ancak dermatoloji uzmanlarının ele almasıyla düzelebilir.
Stres, yorgunluk ve mevsim değişiklikleri kepeğin tetikleyicileridir. Ayrıca saç bakımınız deri yapınıza uygun olmayabilir. Kullanılan şampuan, saç boyaları kepeklenme yapabilir. Bu sebeplere bağlı olarak kepeklenme artıp azalabilir. Az su içmek, dengesiz beslenmek; özellikle biotin, çinko, omega3, A,D,E vitamini eksiklikleri cilt bozuklukları ile birlikte kepeklenmeye yol açar.
Kullanılan kepek şampuanlarından etkili sonuç alınmadıysa cilt uzmanlarına danışma zamanı gelmiştir. Tabii her soruna olduğu gibi kepekli saça için de bitkisel çözümler vardır. Bitkiler cildimizin en içten dostu olabilir. Hem içten (taze meyve ve meyve suları, bitki çayları) hem de dıştan (losyon, tonik, maske, krem ve banyolar) tedavi edici etkileri vardır.
Kepeğe karşı maske tarifi
Malzemeler
1 tutam gül
1 tutam civanperçemi
1 tutam kekik
1 tutam turunç
1 tutam hindiba
Hazırlanışı
Bu bitkileri 5 dakika demleyin. Demlenmiş bitki çayını banyo sonrası saçlı deriye masaj yaparak uygulayın. Bu karışımı rahatlatıcı çay olarak da içebilirsiniz.
25 Aralık 2013 Çarşamba
Maskeler
Cilt, 30′lu yaşlara yaklaştıkça daha yoğun bir bakıma ihtiyaç duyuyor. Bu bakımı da ona cildin yapışma ve ihtiyaçlarına göre seçilmiş “maskeler” verebilir. Gençlik, kolajen ya da kil, acaba sizin maskeniz hangisi?
Cildiniz solgun mu görünüyor? Ya da kullandığınız ürünlerin çok etkili olmadığını mı düşünüyorsunuz? Bir de ince çizgiler var tabii. Ciltteki tüm bu sorunlardan kurtulmanın yolu, derin ve etkili bir temizlikten geçiyor. Vücudumuzu her türlü dış etkenlerden koruyan cildimiz için uzmanlar, onun ihtiyaçlarını karşılayan maskeler öneriyor. Cildin ihtiyaçlarına göre seçilen maskeler, haftada bir veya iki kez cildin durumuna göre uygulanıyor. Ancak maske uygulamadan önce iki soruyu cevaplamanız gerekiyor:
1-Hangi cilt tipine sahipsiniz?
2-Cildinizin ihtiyaçlarını biliyor musunuz?
Eğer bu sorulara net cevaplar veremiyorsanız, cilt bakımında ilk adımı doğru atmak ve uygulamanın sonucundan memnun kalmak için öncelikle bir uzmana danışın. Sonrasında, cildinizin ihtiyacı olan bakım ürünlerinden edinmelisiniz. 20′li yaşların başlarında, sadece nemlendiren bir ürünle hayat bulan cilt, 30′lu yaşlara yaklaştıkça daha yoğun bir bakıma ihtiyaç duymaya başlıyor. İşte bu noktada yardımınıza koşan maskeler, etkili bileşenleriyle cilt yüzeyinde kısa sürede gözle görülür sonuçlar yaratabiliyor.
“Kolajen” Maskeleri:
Maskeleri, uzmanların yardımıyla cilt tipine ve ihtiyaçlarına göre seçmenin ve uygulamanın dışında, evde de hazırlayabilirsiniz. Bitkilerle hazırlanan maskeler, cildi temizleme ve rahatlatma özelliğine sahiptirler. Kil, derin temizlikte oldukça başarılı bir madde. Bal ise yaşlı ve yorgun ciltleri canlandırıyor. Kısacası, cildin bakım kalkanları maskeler, evde veya güzellik merkezlerinde sıkça kullanılıyor. Merkezlerde uygulanan yoğun maskeler, etkili bileşenleriyle profesyonel bakımın önemli bir parçası. Ecz. Gülnur Araman enstitülerde uygulanan maske bakımları hakkında şunları söylüyor: “Enstitüde uygulanan cilt bakımları yaklaşık 60-90 dakika sürüyor. 30 dakikasını maske uygulamaları için ayırıyoruz. Biz, merkezimizde derin temizlik yapan, nemlendiren ve yatıştırıcı maskeler kullanıyoruz. Son yıllarda sıkça başvurduğumuz özel uygulamalardan biri de cildin elastikiyet kaybına karşı kullanılan ‘kolajen’ maskeleri. Yaşlanma etkilerine savaş açan ‘kolajen’ bakımı, özellikle de orta yaşın üzerindeki kadınlarda daha yoğun uygulanıyor. Enstitülerde yapılan maske uygulamalarını evdekilerden ayıran en önemli fark ise öncesinde ve sonrasında bazı kozmetik ve profesyonel cihazlar yardımıyla desteklenmesi.”
Sizin maskeniz hangisi?
M&G İstanbul Dermatoloji Enstitüsü’nden Ecz. Gülnur Araman, “Maskeler cildin ihtiyacına göre seçilmeli.” diyor;
Temizlik maskeleri: Ciltte 10 dakika kalıyor ve kolay temizleniyor.
Derin temizlik maskeleri: 10-15 dakika uygulanıyor. Pee-ling öncesi kullanılıyor.
Nem maskeleri: Ciltte 15-20 dakika kalıyor. Peeling etkisiyle aktif hale gelen cilt bu maskelerle rahatlıyor.
Gençlik maskeleri: Yaşlı ve yorgun ciltlere sıkılaştırıcı ve elastikiyet kazandıran maskeler en etkililerden biri.
Kalıcı bronzluk Avon’dan
Avon, bu yaz gelmeden bronzlaşmak isteyenler için bir alternatif sunuyor: ‘beBronze Şelf Tanning.’
Güneş olmadan da kalıcı ve kusursuz bir bronzluk mümkün.
Gün için üç renk
HR sezon makyajını yıldız ürünü Painter palette, 3 ana renk olan kırmızı, mavi ve sarı ile sunuyor. Gün içinde bulunacağınız ortama göre istediğiniz tonlarda farklı sonuçlar yaratabilirsiniz. İster ışıltılı bir makyajla parlarsınız, ister sofistike olursunuz.
24 Aralık 2013 Salı
Güneşlenirken Cildinizin Tipine Göre Korunun
Bazı insanlar kısa bir süre güneşlendikten sonra bronz bir tene kavuşurken, bazıları da birkaç dakika güneşin altında kaldıktan sonra kıpkırmızrbir tene sahip olurlar.
Bu nedenle güneşin cildiniz üzerindeki etkisini tespit edip buna göre bir korunma yöntemi seçmenizde yarar var.
Aşın Hassas Ciltler
Beyaz bir ten, beyaz-sarı veya kızıl saçlar, mavi veya yeşil gözler, ciltte çiller. Bu cilt tipine sahip olanlar genelde bronzlaşamaz, güneşte kızarırlar. İlk kez güneşe çıkarken, 5-10 dakikadan fazla kalmamalılar.
Güneşlenirken yüzlerine koruma faktörü 35, vücutlarına da koruma faktörü 30 olan ürünleri sürmeli, güneşin en yoğun olduğu saatlerde (11.00 – 16.00) asla şapkasız ve güneş gözlüksüz dışarı çıkmamalılar.
Hassas Ciltler
Açık renk ten, san veya kızıl saçlar, mavi veya yeşil gözler, ciltte çiller. Bu cilt tipine sahip olanlar, çabuk yanmalarına karşın çok zor bronzlasırlar. İlk kez güneşe çıkarken, 10 – 20 dakikadan fazla kalmamalılar. Güneşlenirken yüzlerine ve vücutlarına koruma faktörü 20 – 30 olan ürünleri sürmeli, mutlaka suya dayanıklı ürünleri tercih etmeliler. Hafif bronzlaşmış olanlar, koruma faktörü 15 olan ürünleri kullanabilirler. Saat 11.00 – 15.00 arasında güneşe çıkmaktan kaçınmalılar.
Az Hassas Ciltler
Açık, pembemsi cilt, mavi veya yeşil gözler. Güneşlenirken kızarmalarına rağmen bronzlaşmayı başaramazlar. İlk kez güneşe çıkarken, 15 – 25 dakikadan fazla kalmamalılar. Bu cilt tipine sahip olanlar, güneşlenirken koruma faktörü 10 olan ürünleri tercih etmeli ve saat 11.00 – 15.00 arasında gölgede veya şemsiye altında oturmalılar. Bronzlaşanİar, güneşlenirken koruma faktörü 8 olan ürünleri de tercih edebilirler.
Normal Ciltler
Buğday tenli, koyu sarı veya kumral saçlar, mavi, yeşil veya kahverengi gözler. Genelde çabuk bronzlaşır ve güneş yanığına maruz kalmazlar. İlk kez güneşe çıkarken, 20 – 30 dakikadan fazla kalmamalılar. Bu cilt tipine sahip olanlar, güneşlenirken koruma faktörü 8, su sporları yaparken koruma faktörü 10 ve suya dayanıklı olan ürünleri tercih etmeliler. Hafif bronzlaşmış olanlar, koruma faktörü 6 olan ürünleri kullanabilirler.
Sorunsuz Ciltler
Esmer ten, koyu kumral veya esmer saçlar, kahverengi gözler. Çabuk bronzlaşır ve güneş yanığı nedir bilmezler. Ama yine de güneşe ilk çıktıklarında 30 – 40 dakikadan fazla kalmamalılar. Sorunsuz bir cilde sahip olanlar, güneşlenirken koruma faktörü 6 olan ürünleri tercih edebilirler.
Alerjik Ciltler
Cildin güneşe karşı alerjik olmasının nedeni; UVA ışınları ve serbest radikallerdir. Bu nedenle uzmanlar, güneşe karşı alerjik bir cilde sahip olanların, tatile çıkmadan üç hafta önce, haftada 2 – 3 kez solaryuma girmelerinde fayda olduğunu söylüyorlar.
Alerjik olan ciltler, güneşlenirken koruma faktörü 20 – 25 olan ürünleri tercih etmeliler. Özellikle omuz, burun ve ayak tabanlarına bol miktarda koruyucu krem sürmeli ve her saat başı bunu tekrarlamahlar.
Kaşlarınız Ve Yaşınız
40 yaşını geride bırakanlar için en büyük problem, yüzün sıkılığını ve diriliğini kaybetmesiyle kaşların yavaş yavaş göz kapaklarının üzerine yığılmaya başlaması.
Bu yaşlardaki kişilerin yapması gereken ilk iş öncelikle kaşlarını çok inceltmekten kaçınmaları, burun köküne yakın kısmı mümkün olduğunca doğal bırakmaları ve şekil vermek için sadece kaşların uç kısımlanyla oynamaları. Böylece gözlerinin daha çekik görünmesini sağlayabilirler.
Nasıl mı?
Kaşların uca doğru olan bir-iki santimlik kısmını tamamen alabilirler. Ardından da bir kaş kalemiyle, doğal kaş çizgisinin hemen üzerine (çok fazla yukarıda olursa yapay bir görünüm olabilir) yeni bir hat çizmeleri. Yeni kaşlarını oluştururken dikkat etmeleri gerekense tek bir çizgi yerine minik minik dokunuşlarla birçok küçük çizgiden yararlanmaları.
Kalıcı makyaj
Kaşlarınız sizden yılların ve onları hiç düşünmeden yolduğunuz günlerin acısını çıkarıyorsa, imdadınıza kalıcı makyaj yetişebilir. Kaşları küsen ve bir daha çıkmayanlar kalıcı makyajla daha kalın kaşlara sahip olabilirler. Kalıcı makyaj da bir çeşit dövme ve yaklaşık 1 yıl boyunca kalıcılığını koruyor. Kaşların kontürünü belirlerken gerçek yerinden biraz daha yukarıya çizerek gözlerinize daha çekik bir ifade vermek mümkün.
Ayrıca kaşlarınızı ve kirpiklerinizi boyatarak da daha çarpıcı görünmelerini sağlayabilirsiniz. Çünkü bazen kaşların yoğunluğu ve biçimi güzel olduğu halde renklerinin açık olması belirsiz görünmelerine neden olabiliyor. Tabii aynı şey kirpikleriniz için de geçerli. Üstelik kirpiklerinizi boyattıktan sonra sürekli bakra kullanmanıza da gerek kalmayacaktır. Bu işlemi ayda bir-iki defa tekrarlamanız gerekebilir.
23 Aralık 2013 Pazartesi
Süt ile cilt sağlığınızı koruyun
Süt ile cilt sağlığı
Güzel ve sağlıklı bir cilt için yeterli ve dengeli beslenmenin önemini vurgulayan uzmanlar, sütün içeriğinde bulunan proteinler, antioksidan özellikteki A vitamini ve çinko ile cilt sağlığının korunduğunu belirtiyor.
Sağlıklı beslenmenin temelinde yer alan sütün cilt sağlığı için önemli olduğunu söyleyen uzmanlar, sütün içinde bulunan vitamin ve minerallerin cilt kanseri, akne ve cilt inflamasyonu riskini azalttığını vurguluyor.
Günde iki bardak süt
Nuh Naci Yazgan Üniversitesi Sağlık Bilimleri FakültesiBeslenme ve Diyetetik Bölüm Başkanı Prof. Dr. Neriman İnanç, günde iki bardak sütün günlük çinko ihtiyacının yaklaşık yüzde 14’ünü ve A vitamini ihtiyacının yüzde 16’sını karşıladığını ve bunun da özellikle gençlerde önemli bir cilt problemi olan akne üzerine iyileştirici etki yaptığını belirtiyor.
Sütle akne tedavisi
Sütte de yer alan ve akne tedavisi için kullanılan ilaçların bileşiminde yoğun olarak yer alan A vitamininin, antioksidan özelliği ile cilt inflamasyonlarını azalttığını da vurguluyor. Özellikle içeriğindeki laktoferrin ile cildin yağ dengesini korumada ve akne oluşumunu önlemede etkili olduğuna dikkat çeken İnanç, aynı zamanda süt proteinlerinin hücre yenilenmesi ve doku farklılaşmasına da katkıda bulunduğunu belirtti.
Süt cilt tümörlerini önlüyor
Sütün cilt konusundaki bir başka faydası da kimyasal kaynaklı cilt tümörlerinin oluşumunu engellemesi. İnanç, kansere karşı koruyucu olduğu bilinen elzem yağ asitlerinin (vücudumuz tarafından yapılamayan ve besinlerle dışarıdan alınması gereken) en iyi kaynağının da süt olduğunu belirtiyor.
Süt cildin nem dengesi için önemli
Prof. Dr. Neriman İnanç, sütün içerdiği protein, laktoferrin, A vitamini ve çinko ile cilt sağlığını koruması, sıvı içeriği ile cildin nem dengesini koruması nedeniyle yetişkin bireylerin, çocukların, adölesan dönemi gençlerin, gebe ve emzikli kadınlarla menopoz sonrası kadınların her gün 2 bardak süt tüketmesini öneriyor.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)