27 Haziran 2014 Cuma

Arı Sütünün Saçlar İçin Faydası

ari-sutu-faydalari
Arı sütünün bazı cilt sorunları ve saç dökülmesi probleminde oldukça etkili bir üründür. Bunların dışında sindirim sistemi sorunları ve bağışıklık sisteminin güçlendirilmesinde de aktif rol almaktadır.

Arı sütü; her geçen gün dünya üzerinde kullanımı artmaktadır. Her yeni araştırmalarda yeni bir özelliği keşfedilen şifa deposu arı sütünün faydaları saymakla bitmiyor.

Arı Sütünün Faydalarını Kısaca Anlatırsak
* Karaciğer ve bağışıklık sistemini güçlendirir
* Sindirim sistemi sorunlarını çözer
* Saç dökülmesini engeller, saç derisini güçlendirir,
* Cildi yenileyici, yağ senkronizasyonu düzenleyicidir.
* Vitamin, mineral ve aminoasit bakımından oldukça zengindir.
* Fiziksel yorgunluklarda dinlendirici özelliği vardır,
* Karaciğerin yağlanmasında, zayıflık ve halsizlikte etkilidir.
* Cinsel problemlerin gidericidir,
* İltihaplı hastalıkları çabucacık iyileştirir,
* Sinirsel ve ruhsal bozukluklarda bile kullanılabilmektedir.

Arı sütünün iki farklı ürünü bulunmaktadır. Bunlardan birincisi doğadan toplananlar, diğeri ise arının bedeninden salgılanan ürünlerdir. Doğadan temin edildiği için, temin edilen bölgenin bitki ve çiçek yapısı oldukça önem arz etmektedir. En çok Çin'de kullanılmakta olup, Amerika ve Kanada gibi ülkelerde de bir çok apiterapi noktaları bulunmaktadır.

Cilt bakımı sitesi olmamız sebebiyle bizim için arı sütünün en önemli özelliği hücre yenileyici özelliği olması sebebiyle deriyi gerdirir, cildi yeniler ve cildin yağ düzeninin korunmasında fayda sağlamaktadır. Yağ düzenini sağlaması bakımından saç derisini de güçlendirmekte ve saç dökülmesini engellemektedir.

Cevizin Saça ve Vücut Sağlığına Faydaları

cevizin-faydalari
Saç dökülmesi ve bakımında cevizin önemi oldukça büyüktür. Cevizin kan damarlarını genişleterek kan dolaşımını hızlandırdığı bir çok kişi tarafından bilinmektedir. Bu makalemizde cevizin insan sağlığı ve özellikle saç olmak üzere belli başlı etkilerinden ve nasıl faydalanılacağından bahsedeceğiz.

Daha çok kan ile beslenen saç kökleri ise daha güçlü olarak dökülmeye karşı direnç kazanmaktadır. Sadece saçlara faydalı olmayan ceviz kalp kiriz riskini azaltmak başta olmak üzere, karaciğer fonksiyonlarını düzenlemekte, cildi temizleyerek siğil giderici özelliği bulunmakta olup bir çok derde deva olmaktadır.

Sağlıklı Beslenme Uzmanı Dr. Dilek Polat ın anlattığına göre ceviz, kalp sağlığı açısından önem arz eder. Doymamış yağ asitler bakımından zengin olması kolestrolu ayarlayıcı ve damar sertliğini giderici özelliği bulunduğunu bahsetti. Dr. Polat saç dökülmesinde ve saçlarının yeterince canlı olmadığını düşünen kişilere cevizin kürü ve yaş kabuğunu tavsiye etmektedir.

Cevizin Kabuğunun Saçlar için Faydası
1.Tavsiye (Prof. Dr. Ahmet Maranki Tavsiyesi)

Yaklaşık olarak 20 adet cevizin sert kabuğunu 5 bardak suyun içerisinde 20 dakika süre ile kaynatınız. Sabah ve akşam yatmadan önce hazırlamış olduğunuz bu su ile saçlarınızı yıkayınız. Gün içeisinde 2 defa yapamayanlar en bir kere bu işlemi yapmalılar. Bir kaç gün sonra saçlarınızdaki dökülmenin azaıldığını ve daha sağlıklı görüldüğünü farkedeceksiniz. Ayrıca bu su saçlarınızın yumuşacık olmasını da sağlayacaktır.

2.Tavsiye
Ceviz yaprağının kaynatılmış suyu banyo yapmak için kullanacağınız suyuna eklediğinizde hızlı saç dökülmelerinde ve saçlarda görülen bitlenmeye karşı oldukça etkilidir.

Cevizin Hastalıklardaki Kullanımı

Ceviz; kanı temizlemede, şeker hastalarında, ergenlik sivilcelerinde, iştahsızlıkta, içerisinde bulundurduğu yağ ile kabızlıkta, kadınlarda akıntılara, diş etlerinde ve saç dökülmesi problemlerinde iyi gelmektedir.

Cevizin genel kullanımı
Cevizin yenilerek tüketilmesinin haricinde aşağıda belirtilern şekillerde de kullanılması fayda sağlamaktadır.

Ceviz çayı: Çayı kaşığı kadar ceviz yapraklarının kesilerek suda kaynatılması ve normal çay gibi içilmesi

Ceviz banyosu: Sıcak su ile doldurduğunuz küvetin içerisinde dilediğiniz miktarda atacağınız ceviz yaprağı ile cilt bakımınızı yapabilirsiniz.

Cevizin Kanserdeki Faydaları
İçerisinde bulundurduğu fitosteroller sayesinde göğüs kanseri, prostat kanseri ve kalın bağırsak kanserlerine karşı koruma sağlamakta bağışıklık sistemini de güçlendirmektedir.

Ceviz En Önemli 10 Faydası
Her derde devası olan şifa deposu cevizin en faydalı olduğu 10 maddeyi sizinle paylaşalım.

* Ceviz kan damarlarının iç tarafını pürüssüz hale getirerek, kanın damar içerisinde rahat bir şekilde dolaşmasını sağlıyor.
* Kolesterolün damarların iç yüzeyini tıkamasını engelliyor. Buna bağlı şişme ve kızarıkları azaltıyor.
* Yüksek kan basıncını, diyabet, kalp hastalıklarını azaltıyor.Kolesterol seviyesini olabildiğinde düşürüyor.
* İçerisinde barındırdığı fitosteroller sayesinde kalın bağırsak, prostat ve göğüs kanseri gibi kanserlerde ultra korunma sağlıyor.
* Beyin gelişmesinde oldukça etkiliri. Anlama, kavrama ve çabuk karar verme yeteneğini geliştiriyor. Bu sebeple sınavlar öncesi veliler öğrencilere bolca ceviz yedirirler.
* Saç dökülmesini engelleyici, saçları kuvvetlendirici ve suyu ile yıkanıldığında saçlara yumuşaklık kazandırmakta
* İçerisinde bulundurduğu melatonin sayesinde gece veya vardiyalı çalışan insanların uyku düzenlerinin bozulduğu zamanlarda, bu problemi ortadan kaldırmaktadır.
* Ayrıca antioksidan olduğundan vücut savunmasında mikroplara karşı oldukça etkilidir. Magnezyum ve bakır olaraktan zengindir.
* Parkinson ve alzheimer gibi hastalıkların görülme olasılığını azaltmaktadır.
* Omega 3 yağ oranı az olan kişilerde uyku bozukuğu ve çocuklarda hiperaktiflik sorunu görülmektedir. Omega 3 bakımından zengin olduğundan bu gibi durumlar kullanlabilmektedir.

26 Haziran 2014 Perşembe

Saç Beyazlamasına Karşı İbrahim Adnan Saraçoğlu Tavsiyesi

Saclarda-Retro-Modasi-Danis-Sac-Kesimi8
Yaşlılığı belirtileri şüphesiz ki saç beyazlamasıdır. İnsan hayatı, kişinin kendisine bakması ile orantılıdır. Nasıl ki yediğine içtiğine dikkat etmeyen insanların çok kısa zamanda sağlık sorunları yaşaması gibi, cilt kırışıklıkları ve saç beyazlaması da insanların kendilerine bakmamalarından dolayı olması gerekenden daha erken olabilmektedir.

Saç beyazlaması henüz başlayanların veya saçlarındaki beyazlamadan kurtulmak isteyenler için profosör doktor ibrahim adnan saraçoğlu nun tavsiyesini anlatalım. İbrahim Adnan Saraçoğluna göre saç beyazlamasını önlemenin yolu doğrudan doğruya boğazdan geçiyor.

Buna göre saç beyazlamasını durdurmak için günde bir tabak sarımsaklı yoğurt yenilmesi tavsiye ediyor. Ayrıca 1 tatlı kaşığı çörek otu yemek de oldukça faydalı.

Eğer saçlara maske gibi bir kür uygulamak isterseniz; Bektaşi üzümü ile Hindistan cevizi yağını karıştırdıktan sonra biraz kavurun. Hazırlamış olduğunuz bu karışımı saçlarınıza sürerek tekrar kendi rengine dönmesini sağlayabilirsiniz

Elleriniz Kışa Hazırmı

Kışın soğuk rüzgarlar, don, kuru hava gibi faktörlerden elleri korumak zordur. Bu şartlara maruz kalan eller kurur, çatlar ve pul pul görünmeye başlar. Evoria.com; yumuşacık ellere sahip olmak isteyen kadınlar için, pratik bakım önerilerini açıklıyor…

Ellerinize kendi kendinize bakım yapmak için 50 ml gülsuyu içine, 1 çay kaşığı gliserin ekleyin. Ellerinize uygulayın ve yarım saat bekleyin. Sonra ılık su ile yıkayın. Eğer ellerinizin karardığını düşünüyorsanız, cilt renginizi açmak için biraz limon suyu ilave edebilirsiniz.

Evde uzun uzun uğraşmak istemezseniz, Evoria.com daha pratik çözümler de sunuyor elbette. Çözüm, el kremleri. Evoria.com elleriniz için papatya, sandal ağacı, fındık yağı, hindistan cevizi içerikli el kremlerini kullanmanın daha iyi sonuç vereceğinin altını çiziyor.

Evoria.com evin içindeki nemin de önemli olduğunu söylüyor ve özellikle kaloriferli evlerde, peteklerin üstüne bir tas su koyarak evin havasını nemlendirmeyi öneriyor. Böylece elinizin ve tüm cildinizin kurumasını engellersiniz.

Özellikle banyo sonrasının ellerinizi şımartmak için en uygun zamanlar olduğunu söyleyen Evoria.com, banyodan çıkar çıkmaz ellerinizi kremlemeyi öneriyor. Eller için hazırlanmış özel kremlerle masaj yaparak, hem yumuşamasını sağlayıp, hem kan akışını düzenleyebilirsiniz.

Sabun içermeyen duş jeli kullanın
Kış aylarında sabun içermeyen duş jelleri kullanmak önemli. Çünkü sabun cildi çabuk kurutur.
Hafif gliserin içeren sabun kullanabilirsiniz ancak özellikle kış aylarında sabundan uzak durmak daha iyi olacaktır.

Banyo öncesinde de bir çeşit ön-banyo olarak düşünebileceğiniz uygulamalar yaparsanız, ellerinizi sabun ve klorun etkisinden de korumuş olursunuz. Evoria.com bunun için, el kreminizin içine biraz limon ve zerdeçal karıştırıp, banyoya girmeden 20 dakika önce elinize sürmenizi öneriyor.

Eldivenler olmazsa olmaz…
Evde bakım yapmak kadar elleri dışardan gelecek soğuktan korumak da büyük önem taşıyor. Kurumuş, kızarmış, çatlamış ellere sahip olmak istemiyorsanız; ellerinizin soğuktan etkilenmemesi için evden dışarı çıkarken yanınıza mutlaka bir eldiven alın.

Bulaşıkları elde yıkıyorsanız da, mutlaka eldiven giyin. Su ve kimyasal bulaşık deterjanları, ellerinizi kurutarak zarar verir. İşiniz sebebiyle sık sık ellerinizi yıkamak zorunda kalıyorsanız, sizin de el bakımına normalin iki katı özen göstermeniz gerekir. Sürekli suyla haşır neşir olanların elleri kurur ve bakım ihtiyaçları artar. Bu uygulamalar ellerin kırışmasına da sebep olur.

25 Haziran 2014 Çarşamba

Cilt kuruluğu nedir?

Cilt-Kurluğu
Cilt kuruluğu sorunu, birçok kadın için kabusa dönüşen ve birçok farklı nedeni bulunan cilt sorunlarından biridir.
Cilt kuruluğu nedir?

Kadınların özellikle yaz aylarında artış gösteren cilt sorunlarından biri olan cilt kuruluğu problemi uygulanacak bazı yöntemler ve alınabilecek tedbirlerle önlenebilir veya tedavi edilebilir bir rahatsızlıktır.

Cilt kuruluğu sorununu basit yöntemlerle çözmek bu sorunu yaşayan birçok kadının sorunu olsa gerek. Bu konu ile ilgili gerek internette gerekse diğer yayın organlarında çok fazla bilgi ve tavsiye dolaşsa da sorunun nedenlerini tam olarak anlamadan uygulanabilecek çözüm ve tedavi yöntemleri olumlu sonuç vermeyebilir. Bu nedenle uzmanların görüş ve önerilerine uymak en doğrusu olacaktır.

Ciltte görülen kuruluk sorununun tedavi edilebilmesi için öncelikle bu sorunun neden ortaya çıktığını bilmek gerekmektedir.
Cilt kuruluğu neden olur?

Bakımsızlık, bu konunun en büyük tetikleyicileri arasında yer alır. Cilt bakım ürünleri kullanmıyorsanız savunmasız bir cilde sahipsiniz demektir. Bu da çeşitli problemleri beraberinde getirecektir. Bununla birlikte terleme yolu ile kaybedilen sıvının tekrar telafi edilmemesi, kuruluğa ve çatlamalara neden olacağını söyleyebilmek mümkündür.

Cilt, özellikle yaz aylarında daha fazla sıvı ihtiyacı duyar. Özellikle cilt bakım maskeleri ile bunları telafi edebilmek mümkün olacaktır. Ancak cilt kuruluğu, peşi sıra çatlamalar, sarkmalar ve akneler gibi sorunları da fazlası ile beraberinde getirecektir. Cildin bakımsız ve sıvısız kalması sonucu oluşur.
Cilt kuruluğu nasıl giderilir?

Ciltteki kuruluğun kısa zaman içinde kendiliğinden geçmesi mümkün değildir. Sorunun kısa sürede giderilmesi için tıbbi tedavi uygulanabileceği gibi evde doğal yöntemlerle uygulanacak bakım ürünleri ve maskeler ile de problemden kurtulmak mümkündür.
Cilt kuruluğuna karşı bunlara dikkat

Cilt kuruluğunun tedavisi esnasında dikkat edilmesi gereken hususlar şunlardır:

- Cilt kuruluğu ile mücadele için günlük olarak nemlendirici kremler kullanılmalıdır.

- Çeşitli nemlendirici ve onarıcı cilt maskeleri uygulayarak deride oluşabilecek her türlü problem ortadan kaldırılabilir.

- Uzmanlardan yardım almak istiyorsanız çeşitli cerrahi ya da fonksiyonel alternatif tıp yöntemleri ile tedavi olmanız son derece mümkündür.

- Cildin günlük sıvı ihtiyacını karşılamalısınız. Bu nedenle en az 2,5 litre su tüketimi tüm uzmanlar tarafından önerilmektedir.

Başdan Sona Kış Bakımı

Kışın nasıl giyinmeliyiz, Neler giyelim ? Soğuk havalar cildimize, saçlarımıza ve tırnaklarımıza bile zarar veriyor. Daha önümüzde uzun bir kış mevsimi olduğunu düşünürsek, önlem almakta fayda var.

Bu haberde cilt bakımından diş güzelliğine, sağlıklı saçlardan bakımlı tırnaklara kadar tüm vücudunuzun güzelliği için önemli ipuçları bulacaksınız. Sayfaları çevirerek kışa ve soğuklara rağmen güzelliğinizi ve sağlığınızı nasıl koruyacağınızı öğrenebilirsiniz.

1. Cildinize destek olun
Kışın kuru ve soğuk havası ciltteki nemi adeta emer. Bu durum da deride kurumaya, çatlamaya ve dökülmeye neden olur. Cilt hücrelerinin bu kaybı, yağ üretiminin artmasıyla kısacası akne oluşumuyla aynı anlama gelir. İşte kış boyunca mücadele etmeye çalıştığınız zamansız sivilcelerin de sırrını çözdünüz. Dışarı çıktığınızda soğuk havanın, kapalı ortamda kaloriferlerin bedeninizden eksilttiği nemi telafi etmek için yoğun nemlendiriciler kullanmaya ihtiyacınız var. Gün içerisinde en azından sekiz bardak su içmek de pastada büyük bir pay sahibi. Yaşadığınız ortamda yapacağınız minik değişiklikler de (Örneğin kaloriferin üzerine koyacağınız taze bir kase su ya da satın alacağınız bir nem makinesi) bu eksiği giderecek.

2. Kışlık cilt bakımı
Kullanacağınız nemlendiricinin içeriği oldukça önemli. Öncelikle ürünün nem tutucu özellikte olması (Gliserin ve hyalüronik asit gibi içerikler nem tutucudur) şart. Diğer bir şart ise, yağ gibi gözenekleri kapatacak (Böylece nemi gözeneklere hapsedecek) içerikler barındırması. Temizleyici olarak kullanacağınız ürünün de cildinizin nem seviyesini düşürmemesi gerekiyor tabii. Demek istiyoruz ki; eğer kullandığınız ürün köpük formundaysa ve kullanım sonrasında cildinizin gerildiğini hissediyorsanız temizleyicinizi kremsi yapıda olanla değiştirin. Peeling yaparken retinol, glikolik asit ve laktik asit gibi eksfoliyant özellikte ürünler kullanacaksanız, kış aylarında haftalık uygulama sayısını azaltabilirsiniz. Daha nazik formüller tercih etmek de diğer bir alternatif tabii…

3. Sağlığınızı koruyun
Kış aylarında egzama, sedef, seboreik dermatit ve rozasea gibi cilt problemleri daha vahim bir hal alabilir. Örneğin cilt yüzeyinde hassasiyet olarak beliren egzama, kış aylarında çok daha kızarık görünür. Bu sebeple egzama rahatsızlığı yaşayan kişiler ağır sentetik kumaşlar yerine, sürtünmeyi azaltacak pamuklu giysiler tercih ederek ciltlerini soğuğa ve rüzgara karşı koruyabilirler.

Cilt hücrelerinin kendilerini beş kat daha hızlı yenilemelerinden kaynaklanan sedef hastalığı ise uzmanlara göre sıcak duştan uzak durmayı gerektiriyor. Ayrıca sabun içeren ürünleri yalnızca terleyen bölgelere uygulamakta fayda var. Duş sırasında ciltte aşınmaya neden olabilecek lifleri vücuttan uzak tutmak ise diğer önemli nokta.

Kuru ve soğuk havada pullanma ve dökülme olarak görülen seboreik dermatiti normal seviyelere indirebilmek ise şampuan işlemini azaltmak ve uygun bir ilaç kullanımıyla mümkün olabiliyor. Eğer rahatsızlığınız ileri boyutta seyrediyorsa dermatologunuza danışmanızda fayda var.

4. Güzellik içten gelir
Doğanın bahşettiği birbirinden faydalı meyve ve sebzelerin parlak renkleri, onların sorunlarla savaşma kapasitelerinin de bir işareti. Renklerine göre basitçe dört ayrı gruba ayırabileceğimiz meyve ve sebzeler farklı spesifik yararlara sahip. Turuncu ve sarı olanlar, bol miktarda beta-karoten içeriyor. Cilde faydaları bilinen C vitamini ise bu grubun üyelerinin en bilinen etkisi. Serbest radikallerle savaşan ve kolajen üretimini destekleyen bu ikiliyi kışın yaygınca bulabileceğiniz narenciye ile vücudunuza alarak bağışıklık sisteminizi güçlendirebilirsiniz.

Kırmızılar, “yıldız antioksidan” likopenin baş kaynağı. Bu grubun lezzetli üyeleri güneşin zararlarına karşı cildi koruyor. Böylece güneş koruyucuyu atladığınız zamanlarda en azından cildinizi içeriden korumuş olacaksınız. Yeşil renkli besinler, C vitamini, folik asit ve kanserle savaşan içerikler barındırdıklarından bu dört grubun lideri konumunda. Mavi ve mor olanlarsa, meyvelerin en yüksek konsantrasyonda antioksidan barındıran grubu. Bu dört gruba ait sebze ve meyveleri özellikle kış aylarında tüketerek bağışıklık sisteminizi ve cildinizin dayanıklılığını güçlendirebilirsiniz.

5. Katiküller hassastır
Dermatologların kış aylarında kadın hastalarından en çok duydukları şikayetin saç kaybı ve tırnak kırılması olduğunu biliyor muydunuz? Cildinizin bir parçası olan saçlarınız ve tırnaklarınız, kış hasarının işaretlerini çoğunlukla en önce gösterir (Bakınız: Çatallanmış saç uçları ve soyulan tırnaklar). Tıpkı cildiniz gibi düzenli neme ihtiyaç duyan saçlarınızı, durulanmayan kremler ya da derin nemlendiricili bakım kremleri ile neme doyurun. El kremiyse çantanızda cep telefonunuz kadar önemli bir yer tutsun. Kış ayları boyunca her gün yeteri kadar B vitamini takviyesi almak saçlarınızın ve tırnaklarınızın yapısını destekleyecek. Ayrıca ısıtıcılı saç şekillendiricilerin kullanımını haftada bir ya da iki kereyle sınırlayarak zarar görmelerini engelleyebilirsiniz.

6. Banyo ritüelinizi değiştirin
Duş ve banyo rutinine biraz farklılık getirmenizde fayda var. Cildinizi kurutacak güzel kokulu ve aromalı sabunları hemen şimdi çöpe atın. Nemlendirici vücut jellerini tercih ederek, cildinizi duş sırasında dahi nemlendirebil-meniz mümkün. Bir keyif haline getirdiğiniz ve saatlerce suyun altında oyalandığınız duş anlarınızı mümkün olduğunca kısaltın ve banyo sonrasında cildinize nemlendirici uygulamayı sakın ihmal etmeyin. Böylece cildiniz yaz aylarındaki kadar canlı görünecek.

7. Mükemmel gülümseme
Kış mevsiminin zorlukları ve mevsimsel stres, size gülümsemeyi unutturabilir. Fakat hiçbir şey yüzünüzü koca bir tebessümden daha güzel gösteremez! Evde uygulanabilen diş beyazlatma kitleriyle gülüşünüze aydınlık bir ifade katabilirsiniz. Bu durum hem sizin hem de çevrenizdekilerin keyfini fazlasıyla yerine getirecek. Tabii kontroller için diş hekiminizi de düzenli olarak ziyaret etmeyi ihmal itmeyin.

23 Haziran 2014 Pazartesi

Kış Aylarında Cilt Bakımı Tavsiyeleri

Kış aylarında hepimizin karşılaştığı en büyük sorunlardan biri de hiç şüphesiz çatlayan ve kuruyan cildimizdir. Bu yazımızda sizler için kış aylarında cilt bakımı tavsiyelerini hazırlamaya çalıştık.

Kuru cilt yapısına sahip bayanların kış aylarının soğuk ve yağışlı günlerinde evden çıkmadan önce güneş koruyucusu krem kullanmalarını tavsiye etmekteyiz.

Kış aylarında yanınızdan ayırmayacağınız ve çantanızın bir köşesinde mutlaka bulunması gereken nemlendirici kreminizi sıklıkla kullanmanız cildinizin kurumasını ve çatlamasını önlemenize yardımcı olacaktır.

Ellerinizin pamuksu halini kaybetmek istemiyorsanız eldivenlerinizi dış ortamlarda mutlaka kullanmalı ve el kreminizi kullanmanızı tavsiye ederiz.

Dudaklarınızın çatlamasını ve yara oluşmasını önlemek için dudak balmlarını periyodik olarak kullanmanız çok faydalı olacaktır.

Su içmeyi bir alışkanlık haline getirmeniz ve günden en az 8 bardak su içmeniz cildinize çok iyi gelecektir.

Evinizde kalorifer, soba gibi ısıtma sistemlerinin havayı kuruttuğunu unutmamalı ve sıkça kullandığınız ortamlarda havayı nemlendirici cihazları kullanmanızı tavsiye ederiz.

20 Haziran 2014 Cuma

Cildinizi maya ile güzelleştirin

cildinizi-maya-ile-guzellestirin

Diyet
Sağlıklı bir diyette yer alan besinlerin vücudun tüm gereksinimlerine yanıt vermesi gerekiyor. Maya bu gereksinimlerin büyük bir bölümünü karşılayabilecek nitelikte. Zayıflama diyetleri bazen bağırsak bakterilerine zararlı olabiliyor. Maya bu durumda dengeleme görevini üstleniyor ve bağırsaklardaki yararlı bakterileri güçlendiriyor.

Güzelliğiniz için Güzelliğin sırrı mayada saklı. Onunla saçlarınıza masaj yapın, sütte eriterek yüzünüze ve ellerinize sürün. Güzelliğiniz için ihtiyacınız olan tüm gereksinimleri karşılayacak kadar zengin olan mayayı mutfağınızdan eksik etmeyin.

Vücut ve yüz bakımı
Yüzünüzü nemlendirmek ve dış etkenlere karşı korumak için mayadan yararlanabilirsiniz. Yüksek dozda protein içeren maya, cilt dokularının yeniden yapılanmasını sağlıyor. Cildin daha güzel ve pürüzsüz görünümüne yardımcı oluyor. Protein, ayrıca cildin oksijen almasını sağlayıp beslenmesine katkıda bulunuyor.

Mayanın içeriğindeki yüksek potasyum miktarı, dokularda biriken toksinleri dışarı atarak cildin artık maddelerden arınmasını sağlıyor. Böylece cilt adeta yenileniyor. Maya, cildin mat ve pürüzlü görünümüne yol açan mide sorunlarını gideriyor.

Bağışıklık sistemini güçlendirerek cilt alerjilerini önlüyor. İçeriğindeki B2 ve B6 vitaminleri sayesinde cildin yağ dengesini ayarlayarak akne ve sivilceye karşı etkili oluyor. Maya, deyim yerindeyse cildi hem içerden hem de dışardan besliyor.

Saçların bakımı
Maya özellikle stresli dönemlerde saçların dökülmesini önleyip sağlıklı uzamasını sağlıyor. İçeriğindeki B5 vitamini, saç sağlığı için çok önemli olan keratin oluşumunu uyarıyor. Keratin, saçların dökülmesini önleyip daha hacimli ve gür görünmesini sağlıyor. 4 çorba kaşığı toz mayayı 1 bardak ılık suda eritin. Saç diplerine früksiyon yaparak yedirin. Birkaç dakika bekledikten sonra bol suyla durulayın.

Ellerin bakımı
Maya ellerin de dostu. Akşamları yatmadan önce 1 kahve fincanı ılık süte 1 tatlı kaşığı yaş maya ilave edip eriyinceye kadar karıştırın. Hazırladığınız bu doğal el kremini ellerinize masaj yaparak yedirin. 10 dakika bekleyip ılık suyla yıkayın. Ellerinizin yumuşacık olduğunu fark edeceksiniz. Özellikle soğuk havada çatlayan ellere iyi geliyor.

Cilt bakımı
Mayanın cilde yararları antik çağlardan beri biliniyor. Antik Mısır’da kadınlar güzelleşmek için mayayı ciltlerine sürerlermiş. Ayrıca mayanın mikrop öldürücü özelliklerini keşfedip yara merhemi gibi kullanırlarmış. Yaraları dezenfekte etmek ve çabuk iyileşmesini sağlamak için yaranın üzerine maya sürerlermiş,.

Mayadaki vitamin ve mineraller cildin her türlü gereksinimi sağlayacak kadar zengin. Özellikle akne ve sivilceli ciltlere çok yararlı. Karaciğeri toksinlerden arındırıp, temizliyor ve ciltteki aşırı yağlanmayı önlüyor.

Maya ile cilt maskesi hazırlayın
Maya ile hazırlanan maskeler sorunlu ciltleri iyileştiriyor. 2 çorba kaşığı yaş mayayı bir kaseye alıp 1 çorba kaşığı ılık su ilave edin ve yoğun bir krem kıvamına gelinceye kadar karıştırın. Göz ve dudak çevresi dışında tüm cildinize yuvarlak hareketlerle masaj yaparak yedirin. Kuruması için 10 dakika kadar bekleyin. Cildinizi hafif ıslatılmış bir parça pamukla temizleyip, önce ılık suyla sonra soğuk suyla durulayın ve havlu ile tampon yaparak kurulayın. Bu maskeyi 20′li yaşlardaysanız ayda bir kez, 30″lu yaşlarda iseniz on beş günde bir, 40′lı yaşlarda iseniz haftada bir, 50′li yaşlarda ise haftada iki ya da üç kez uygulayabilirsiniz.

14 Haziran 2014 Cumartesi

Cilt Tipleri

cilt-tiplerri
Cildimizin tazeliğini kaybetmesine neden olabilecek etkenleri inceledikten sonra sıra, kendi cilt analizimizi yapıp onun hangi tipe girdiğini bilerek önlem olmaya geldi. Genellikle hepimiz cildimizi tanırız. Ne de olsa doğduğumuzdan beri hiç ayrılmaksızın birlikte yaşıyoruz. Cildimizi tanımamızın yanında önemli olan bir diğer nokta da; cildimizin ihtiyacını tespit ettikten sonra, onun bozulmasına yol açacak faktörlere karşı önlem olmamız, doğru ürünlerle desteklememiz ve aynaya tığımızda yüzümüzde göreceğimiz memnuniyettir.

Her birimiz berrak, gergin bir tenle dünyaya gelirirz. Fakat ne yazık ki, yıllar geçtikçe cildimiz zamana yenik düşerek çeşitli cilt tiplerine dönüşür. Eğer cildinizde aşağıdaki belirtileri gösterirse sorunlar var demektir.

Bunlar nedir bir bakalım:
* Erken yaşta oluşan kırışıklıklar
* Lekeler
* Mat-gri bir görünüm
* Aşırı yağlılık
* Deride pullanma
* Kılcal damarların belirginliği
* Büyük gözenekler
* Siyah noktalar
* Sivilceler
* Güneş hasarı
* Gevşeme

Cildimizin tipi yaşadığımız ortamla birlikte çizgilerin oluşumuna zemin hazırlar. Yirmi beş yaşından itibaren cildimizin yenilenme temposu yavaşlamaya başlar. Mimik çizgileri de kırışıklara uygun ortamı hazırlar. Bu yaştaki kişiler için söyleyebileceğimiz felsefi anahtar sözümü: "Gençliğinizi Korumak İçin Mutlaka Önlem Alın".

Bu yaşlarda cilt temizliği çok önemlidir. Cildimizin esnekliğini iyice sağlayalım; kırılma noktalarına fırsat vermeyelim. Bunun için cildimizin tipine uygun bir nemlendirici kullanalım.

Otuzlu yaşlarda ise aynaya baktığımızda ilk kırışıklıkların şokunu yaşarız. İsabetli ürünler kullanmıyor, bakım yapmıyorsak hele bir de güneş tutkunu isek yaşadığımız şok artabilir.

Otuz yaş işi ciddiye almanın tam zamanıdır. Onarıcı gece kremleri bu yaşın hizmetindedir. Peki bu kremler ne yapar da cildimizi onarır? Bu sorunun cevabını sitemizde gece kremleri ile ilgili yazılarımızı okuyarak öğrenebilirsiniz.

40 yaşına gelindiğinde, cildin diriliğini sağlayan lifler azalır, yağ bezlerinin faaliyeti düşer. Bu durum cildin koruyucu mantosunu zayıflatır. Bu yetersizlik nedeniyle incelen cilt, su kaybının önüne geçmez, hayati dengesi için gerekli olan nemi koruma gücünü yitirmeye başlar. Bu yüzden cilt yüzeyinde ince bir tabaka oluşturarak, ona kalkan görevi üstlenecek besleyicilerle donanmış güçlü bir koruyucuya ihtiyaç vardır. Yüz kasları zayıflamaya, derideki renk hücreleri de bozulmaya başlar. Yaşlılık lekeleri de bu dönemde kendini gösterir. Keratinleşmiş ölü hücreler üst üste yığılarak cilde mat, yorgun ve cansız bir görünüm verir.

Kısaca özetleyecek olursak cilt denen fabrikanın hücre üretimi iyice yavaşlar. 40 yaşına geldiğimizde cildin hücre üretim desteğini, daha yoğun maddelerle donatılmış serumlar, gece kremleri, peelingler ve maskeler kullanarak takviye etmemiz şarttır.

Genetik faktörler, hormon eksikliği, güneş ışınları ve geçen yıllar, kırışıklıkların doğum adresi olan orta ve üst deriye etkilerini hızla yayarak cildin yaşlanmasına neden olurlar. Uygun ürünlerle bakım yapılmış cilt, pırıl pırıl, esnek, canlı ve genç görünümlü olur. Cilt elmas gibidir, profesyonel bir bakım ve onarımla yenilenmiş, genç bir cilt ortaya çıkar.

Cilt güzelliğinde beslenmenin önemine de değinmeden geçemeyeceğim. Çünkü güzelliğimiz yediğimiz besinlerle içten tamamlanır. Sadece dışarıdan verilen ürünlerle bu yapı güçlendirilemez. Günde 2,5 litre su içtiğimizde; gün boyu idrarla 1,5 litre, terlemeyle 0,4 litre, nefes verirken 0,4 litre kaybettiğimiz suyu geri kazanırız.

Su, gıdaları eriterek vücudun kan yapımını ve dolaşımını olumlu yönde etkiler. Böbreklerimizin temizlenmesine yardım eder. Vitaminlerin çözünmesini sağlar. Öğün atlamadan, gerekli vitaminler, ptoteinler, yağlar ve karbonhidratlar arasında iyi bir denge kurarak beslenmemiz yalnız güzelliğimiz için değil, sağlığımız için de son derece önemlidir. Sağlığın olmadığı yerde zaten güzellik de olmaz.

Doğru cilt bakımı için cilt tipini tanımak neden önemlidir?
Eczaneler ve satış noktalarında müşterilerle ilgilenen ürün danışmanları cildin o anki durumuna bakarak ürün verirler. Oysa cilt durgun su gibi hep aynı kalmaz. Cildin yağ ve nem dengesi; çevre koşullarına, strese, hastalıklara ve iklime göre değişir. Düzenli aralıklarla yapılan cilt kontrolü bu nedenle büyük önem taşır.

Şimdi geldiğimiz nokta ise; bu kitabı yazmamdaki en büyük etken. Yani cildinizi derinliğine tanıyıp, takip etmeniz ve doğru ürünlerle destekleyerek bu değerli giysinizi yaşam boyu üzerinizde ihtimamla taşımanıza yardımcı olmak.

Meslek hayatımda, bütçelerinde derin gedikler açılan ve yanlış verilen ürünlerden yarar yerine zarar gören öyle çok insan tanıdım ki, yüzlerinin ifadesi hâlâ aklımdadır. Kulaktan dolma bilgi ile kendi fikrine göre aldığı ürünlerden bir ayda mucize bekleyenler gördüm. Bunlar, bilmeyen ve bilmediğinin farkında olmayan insanlardı. Bazıları ise aklına geldikçe ürünü yüzüne sürer, bakımı günlerce unutur. Bu kişilere dünyanın en etkili ürününü de verseniz etkisini asla ciltlerinde göremezler. Bazen kozmetik ürünler, banyonun renklerine uyacak şekilde alınır, raflarda aksesuar yerine geçerek banyonun süsü olmaktan öteye gidemez ve öylece durur.

Bazılarımız da güzel giyim eşyaları, elbiseler ayakkabılar almak için zaman ve para harcayıp yorulmaya razı oluruz da, bu canlı mekanizmaya önem vermeyi unuturuz. Oysa ki, yağlı, siyah noktalarla kaplı, genişlemiş gözeneklerle dolu yo da tam tersi pul pul olmuş kuru bir cilt, kırışıklıklarla haritaya dönmüş bir yüz, ne kadar zarif giyinirsek giyinelim hiç güzel görünmez.

Çevremize baktığımızda, herkesin farklı vücut yapısında olduğunu görürüz. Bu nedenle 38 veya 40 beden tabirlerini de sıkça duyarız. Büyük bedeni olan kişiye, küçük bedenli bir insanın giyebileceği elbiseyi giydiremezsiniz. Aksi halde ortaya çok abes bir görüntü çıkar.

Kozmetik ürünler de cildin büründüğü fark edilemeyen bir giysidir. Cilt yapısına göre ürün kullanmak, kişinin ait olduğu beden ölçüsüne göre elbise giymesine benzer. Zaman içinde zayıflayan ya da şişmanlayan insanın, giysileri bedenine uyum sağlamaz. Ciltler de, bazı süreçlerde çeşitli nedenlerle değişir. Bu değişimin sonunda tenle ürün uyuşmazlığı meydana gelir.

Meslek hayatımda karşılaştığım insanların pek çoğu, memnun kaldım diyerek aynı ürünü senelerce kullanmışlardı. Bu durum; vücudu ne kadar değişime uğrarsa uğrasın, hep aynı beden elbiseyi giyen insanların haline benzer. Önerim; teninizi doğru ürünlerle destekleyip tamir ederek, en ideal cilt tipi olan "normal cilt" durumuna getirmenızdir. Bu cilt tipinde, su ve yağ ikiz kardeş gibi birlikte olup, cildin genel dengesini yeterince sağlar. Aksi takdirde sorunlar olur.

Tüm katlarına, yapısını tetkik etmek üzere yaptığımız uzun seyahatten sonra, bir de cildimize dev aynasıyla göz atalım. Önce, gözenek adını verdiğimiz cilt denen üretim merkezinin atıklarını ve salgılarını yolladığı bacaya benzeyen deliklere bir bakalım.

Cilt Tipinizi Öğrenmek İçin Şu Sorular Önemlidir
* Yüzünüzdeki gözenekler iri mi?
* İçleri dolu mu, boş mu?
* Cildiniz sıkça yağlanıp, parlıyor mu?
* Parlaklığın yanında pul pul olmuş bir görünüm var mı?
* Peki, sivilceler yanardağ gibi mi yoksa ufacık mı?
* Kılcal damarlar sığ deniz misali bakınca görülüyor mu?
* Kırışıklık, gevşeme yo do sarkma var mı?
* Banyodan sonra gerilme oluyor mu?

Yüzünüzü temizledikten yarım saat sonra cildinizi iyice inceleyerek cildinizin tipini belirleyecekseniz. Aman dikkat! cildiniz normal halde iken veya temizleme işleminden yarım saat sonra, cildin doğal salgıları harekete geçince cilt tanımı yapmak son derece önemlidir. Aksi takdirde cilt tipnizi yanlış tespit edebilir, sizi ve karşınızdakini yanıltıp, yanlış cilt ürünü almaya yönlendirebilir.

Hangi cilt tipine giriyorsunuz?
Mutlaka aşağıda liste halinde bulunan cilt tiplerinden birisine sahipsinizdir. Eğer cilt tipinizin ne olduğunu biliyorsanız yanındaki linklere tıklayarak ilgili yazıları okuyabilirsiniz.

* Kuru cilt
* Normal cilt
* Karma cilt
* Olgun cilt
* Yağlı cilt
* T bölgesi yağlı karma cilt
* a) Problemli yağlı cilt,
* b) Problemsiz yağlı cilt

Hassasiyet; her cilt tipinde oluşabilir ancak bakımla zaman içinde düzelir. Mesleğim boyunca karma, akneli hatta yağlı tenlerde bile hassasiyete rastladım ve bu ciltlerdeki sorunları düzeltmeye çalıştım. Böyle durumlarda kişiye ilk ürün verdiğinizde, önce teninde test edip, en hafif dozdan başlamanız sonra da ürünün etkisini dikkatle tetkik etmemiz gerekiyor.

Asıl mesele hassas cildi, normal cilt haline getirmektir. Bu süreç, bazen 3, bazen de 6 ayı bulur. Eğer bu amaçla kullanılan ürün bırakılacak olursa cilt hemen eski haline döner. Çünkü bu cilt tiplerinde cilt bakımı demek, adeta yetersiz olan koruma duvarını inşa etme demektir.

Cilt tanısında su ve yağ oranı, karakteristik özellikleri saptamada önemli kriterler oluşturur. Vücutta su oranının yeterli düzeyde olması ve tutulması önemlidir. Su alımı, hipotalamustaki susama merkezinin denetimi altındadır. Yetişkin bir insan su ihtiyacının ortalama 1000 ml'sini sıvı içeceklerden (çay, ayran, meyve suyu, çorba, su), 1200 ml'sini ise besinlerin bileşiminde bulunan sudan (sebze, meyve, et vs.) karşılar. Vücutta karbonhidrat, yağ ve proteinlerin yanması sonucu, 350 ml metabolik yani endojen su oluşur

Hücredeki biyokimyasal tepkimeler su sayesinde gerçekleşir. Besin sindirimi, emilen besin öğelerinin dokulara taşınması ve hücrelerde kullanılması, zararlı atıkların atılması için su mutlaka gereklidir. Vücudun % 20 oranında su kaybetmesi yaşamı tehlikeye sokar. Cildin nem oranını düzenleyen faktörler arasında, "kollajen" %60 ile bu süreçten en fazla sorumlu öğedir.

Cilt türümüzün oluşması ergenlik dönemiyle başlar. Ana hücre üreten bezlerin etkisiyle, yağ ve ter bezleri tam büyüklüklerine ulaşırlar. Bazı ciltlerdeki rahatsızlıklar da işte bu dönemde ortaya çıkar.

Yağlar hem enerji deposu hem de biyokimyasal ham madde niteliği taşır. Bu faktörlerin eksikliğinde veya fazlalığında problemler oluşur. Cildimiz, işlevini gerçekleştirmek ign su, yağlar ve suda çözülebilen doğal elemanlardan oluşan bir emülsiyon üretir. Bu elemanlar arasındaki denge veya dengesizlik cildimizin oluşumunu etkiler.

Yağlı Cilt Tipi

yagli-ciltler
Yağlı cilt sebum salgısı çok fazla olan bir cilt tipidir. Özellikle alın, burun ve çene kısmı oldukça parlak bir görüntü sergiler. Yağlı cilde sahip kişilerin gözenekleri çok fazla açık ve porları geniş olmaktadır. Yağa bağlı olarak siyah nokta sorunları çok fazla olmaktadır.

Yağlı cilt tipinde sebore adı verilen yağ bezlerinin, sebum adı verilen yağ salgısını fazlaca salgılaması sonucu cilt sanki bir yağ tabakasıyla kaplı gibi görünüm alır. Bir tek avantajı vardır; o da çevreye karşı cildi koruyan etkin bir kalkan olmasıdır. Bu durumda cildin pH derecesi bozulur ve normal bakteri tabakası da ortadan kalkar. Boşalan yeri mikroplar işgal eder. Derideki her bir santimetrekareye yaklaşık 10.000 mikrop düşer. Böyle ciltlerde, gözenekler iricedir ve cilt parlak görünümlüdür. Uzun yıllar diri kalır, daha az çızgilenir. En büyük dezavantajı bakım yapılmadığı zaman sarkmasıdır.

Burada önemli olan, cilt problemleri ilk sinyallerini vermeye başladığında deneyimli bir uzman kontrolünde olman isabetli ürünlerle cildin temizliğine ve bakımına son derece dikkat ederek sabırla devam etmek, (ileride aknelı cildin bakımında etraflıca bilgi vereceğim). Ben de böyle bir cilt tipine sahip olup senelerce uğraşmıştım. Kullanmadığım antibiyotik ve merhem kalmamıştı. Şimdi bile, cildimin temizliğine ve bakımına önem vermezsem sivilceler ve de siyah noktalar belirmeye başlıyor. Ben bu durumu özenle korunmayan ülkelerin düşmanlar tarafından istila edilmesine benzetiyorum.

Cildimizi kozmetik ürünlerle donatmamız pH dediğimiz seviyeyi güçlü tutarak pataojen bakterilere'meydan vermememiz, dıştan yaptığımız bakımla içerideki yapıyı disipline etmemizdir. Yağlı ciltlerde gözenek açık olduğu için süt yerine jel kullanılır. Antiseptik ürünlerle bakım yaparken haftalık maskelerle özellikle kil maskesiyle destekleriz.

Eğer cildinize iyi bakmazsanız, çok sık olarak akne problemi yaşarsınız. Bu sebeple erginlik dönemindeki gençlerin daha dikkat etmesi gerekir. Bu tür cilt tiplerinde yağ oranlarını dengelemek amacıyla belli aralıklarla kontrole gitmekte fayda vardır. Akıllıca seçilen doğru kozmetik ürünlerle cildi dengelemesini basit bir şekilde yapabilirsiniz. Bu cilde verilecek ürünler cildin durumuna göre bölgesel olarak, uygulanır. Örnek olarak haftalık maskeler kullanllırken nem depo edici maske ve gözenek sıkılaştırıcı maskelerin kullanımında fayda vardır.

Yağlı Cilt Tipinin Belirli Özellikleri

* Nem oranı düşük olan yağlı cilt genel de gözenekleri iri ve kepekli olmaktadır.
* Yağlı cilde sahip olanların makyajları pek tutmamaktadır. Bu sebeple uygun bir fondoten seçimi ile bu sorunun önüne geçilmeye çalışılabilir.
* Yağ üretiminin fazla olması sebebiyle gözenekler tıkanabilmekte, siyah noktalar olabilmekte, sıklıkla akne sorunları görülmektedir.

Yağlı Ciltlerin Temizliği
Yağlı cilde sahip kişiler mümkün olduğunca ciltlerini temizlemek, yağlı görüntüden kurtulmak isterler. Bunun için de su kullanırlar fakat bilindiği üzere su yağa pek etki etmez. Bu sebeple yağ, yağ çözücü ürünler ile temizlenebilmektedir. Bunun için deterjan özelliği olmayan bazı meyve asitli temizleyiciler kullanılabilir. Su ile temizlerken de sabah akşam temizliği önerilmektedir. Gözenek sıkılaştırıcı toniklerde kullanılabilir, Aslında gözenekler küçülmez. Temizlendiği için büzüşür olarak algılanır. Yani parlak olan cilt temizlendiğinde açık olan gözenekler sanki küçülmüş gibi hissedilir. Yağlı ciltte tonik çoğu kez şarttır. Sabun ve su ilişkisi sabunların özelliğine göre değişir. Katı sabunlarda meyve özlerine yakın ph değeri uygun sabunlar kullanılabilir. Cilt 5- 5,5 ph değerleri arasındadır. Bu değerleri bozacak türden ürünlerinden kaçınılmalıdır.

Cildi yağlı olan kişiler, ciltlerini temizlemek için süt formundan ziyade jel formunda olan ürünleri tercih etmesi gerekir. Bunların içerisinde bulunan alkol oranı yüksek olması ve kolay köpürebilir olmasından dolayı gözenekerlin içerisine girerek temizlenmesini sağlarlar ve gözenekleri sıkılaştırırlar. Makyaj yapan bayanların pudralı ürünler kullanmalarını yukarıda bahsetmiştik. Bunun dışında içerisinde yağ bulunduran fondatenleri kullanmamalarını tavsiye ediyoruz.

Hassas bir cilt tipi oldukları için akne ve sivilce oluşumuna uygundur. Bu sebeple içerisinde yağ bulunduran ürünler değilde losyon bazlı ürünler kullanmalıdırlar.

Kuru Cilt Tipi

cilt_kurumasi
İnsan derisinin en üst kısmı su ve yağ içeren bir katmandan oluşmaktadır. Çeşitli nedenlerden ve sebeplerden dolayı su ve yağını kaybeden cilt, kurumaya başlar.

Cilt tanımlamasında cildin içindeki su ve yağ oranı dengesinin önemine dikkatinizi çekmiştim. En üstteki derinin su ve yağdan bir barıyer (engel) oluşturarak kendini korumaya çalıştığını zaten biliyoruz. Ciltte oluşan herhangi bir sorunda bu bariyerler çalışmazsa, su ve yağ yönünden fakirleşen deri, cilt hücrelerinde bölünme ve çoğalmanın da yavaşlamasıyla doğal olarak kuru bir hal alır.

Çevremize baktığımızda çoğunlukla otuz beş yaşın üzerindeki kişilerde kuru cilt tipini görürüz. Ünlü Mayo Kliniğinin yaptığı araştırmaya göre kuru cildin kalıtsal bir faktör olduğu belirlendi.

Yaşlanmanın dışında yanlış verilen kozmetik ürünler, sert sabunlar, fazla sıcak ortamlar, troid hastalıkları ve UV ışınları kuru cildi meydana getirirler. Genelde kuaförler, hemşireler, fabrikalarda çalışanlar, kimyasal maddelerle uğraşanlar, inşaat işçileri cilt kuruması riskiyle karşı karşıya olan grubu temsil eder.

Bu cilt tipini yer yer çatlamış, kurak mı kurak bir toprağa benzetebiliriz. Ciltte oluşan bu çatlaklardan içeri giren bakteriler, enfeksiyon, mikroplar, virüsler, doğrudan cildin en derin tabakalarına sızarak kan sistemine dahil olur ve bazı deri hastalıklarına yol açarlar.

Kuru nemli ciltte ise ter salgısının fazla olması durumda, yer yer kırmızı kabartılar görülebilir. Hamamda çalışanlar ve tropikal bölgelerde yaşayanlarda bu cilt tipi oluşabilir. İklim şartlarının ortaya koyduğu durumun yanında; stres, gerginlik, metabolizma bozukluğu, hormonal bozukluk ve menopoz dönemi problemleri gibi içsel koşullara bağlı olarak da bu cilt tipi oluşabilir. Bu ciltlerde kırışıklar daha genç yaşlarda başlar. Bu cilt tipinde üst deri ince, gözenekler sıkıdır. Banyodan sonra iyice gerilir. Deri bazen de pul pul görünüm alır.

Önemli: Cildimiz 18 yaşından itibaren nem, 35 yaşından itibaren yağ kaybetmeye başlar.

Kaybedilen yağ ve nem takviye edilmezse erken yaşlanmaya başlar. Cildimiz 15 derece sıcaklığın üstünde hayati dengesi için gerekli olan, "nemi koruma gücu'nü yitirmeye başlar. Bu nedenle cilt yüzeyinde ince bir tabaka oluşturarak, ona kalkan görevi üstlenecek besleyicilerle donanmış, güçlü bir koruyucuya ihtiyaç duyarız.

Kuru Cildin Genel Özellikleri
Kuru görünmesi ile ön plandadır. Gözeneklerin sıkışık hatta hafifçe bir pudramsı tabaka olabilen, kızarmaya meyilli hassas bir cilt tipdir. En önemli özelliği kızarmaya meyilli olmasını söyleyebiliriz. Su içilmediği kış zamanlarda acı acı sızlamaktadır. Hiç parlama olmamaktadır, mat bir görünüme sahiptir. Eğer kişide cilt çizgisi problemi varsa, bu çizgiler oldukça belirgindir. En çok bakıma ihtiyacı olan cilt tipidir. Neredeyse her gün nemlendirilmesi gerekmektedir.Günlük bakıma ait bilgileri aşağıda detaylıca anlattık.

Bu cilt tipine sahip insanların çok sıcak ortamlardan ve klimalı ortamlardan, güneşli ortamlardan kendilerini sakınmaları gerekmektedir.

Dikkat: Kuru cildi olan insanlar çok su tüketmelidir fakat yüzlerini çok fazla su ile yıkamamalıdır. Bu iki durum iyi anlaşılıp iyi analiz edilmesi gerekmektedir.

Kuru cilt tipi en çok kimlerde görülür?
Kuru cilde sahip olan yaş grubu genelde 35 yaşın üzerindeki insanlarda daha fazlaca görülmeye başlar. Yaşlanmanın getirdiği kuru cilt tipinin haricinde yanlış kullanılan kozmetik ürünleri, sert sabunlar ve içinde bulunan ortamlarda kuru cilde sebep olmaktadır. İçinde bulunan ortamı daha da açıklamak gerekirse, soğuk ve kuru hava şartları, nemsiz ortamlar ve ağır iş şartları bu gruba dahildir.

Kuru ciltlerde karşılaşılan sorunlar
Kuru cilt tipini anlatmanın en kolay kolu, kurumuş ve derin çatlaklar oluşmuş toprak örneğidir. Nasıl ki çatlayan toprak kanallarından içeri birşey sokup çıkarabiliyorsanız, kuruyan ciltler üzerinde oluşan çatlaklardan içeri rahatlıkla giren bakteri ve mikroplar birçok olumsuz hastalıklara sebep olabilmektedir. Kuru cildin en belirgin özellikleri çizgilerin aşırı belli olması ve oldukça hassas olmasıdır. Özellikla alın bölgesinde pullanma olarak görülmektedir. Bunun dışında yanak bölgelerinde de görülebilmektedir. Kişi bazen kaşıntı hissedebilmekte, eğer bu kaşıntı fazla olursa egzema olabilmektedir. Bu gibi durumda hemen uzmana gözükülmesi gerekmektedir. Alın bölgesinde çizgiler daha çok olabilmektedir. Kısaca özetlersek, pullanma, kırışıklık, hassas ve mat bir cilt durumu ortaya çıkar.

Yaşlanma süreci

Normal şartlarda insanlar 18 yaşından 40 yaşına kadar olan dönemde hızlı bir şekilde yağ kaybetmeye başlamaktadır. Kaybedilen bu yağ bir şekilde telafi edilmezse erken yaşlanma dediğimiz olay gerçekleşir. Cildimiz 15 derecen sonraki sıcaklıklarda kendisi için önemli olan su ve yağı koruyamamaktadır ve kurumaya başlamaktadır. Bu yüzden yağ dengesini sağlayacak besinler tüketilmeli, uygun kozmetik kremler kullanılmalıdır. Hatırlatmak fayda var, kuru cilt tipi bazen kalıtsal olabilmektedir. Bu türden insanlar ne yaparsa yapsın ciltlerindeki kuruluğu engelleyemezler.

Kuru Cildin Günlük Bakımı
Bu cilt tipinde bakım öncelikli olarak cilt temizliği ile başlanması gerekmektedir. Bakteri ve mikropları diğer ciltlere göre daha kolay barındırabildiğini yukarıdaki çatlak toprak örneğinde bahsetmiştik. Cilde uygun süt formatında bir ürün ile cildi temizledikten sonra nemlendirici krem ile cildini nemlendirmelidir. Güneşe karşı kendini korumalı, gün içerisinde bolca su tüketmelidir.

Eğer makyaj yapan bir kişiyse, sprey formatında olan nemlendiricileri kullanabilmektedir. Bu şekilde gün içerisinde cildinizi nemlendirmiş ve makyajınızı bozmamış olursunuz. Akşamlar eve dönüldüğü zaman makyaj fazlaca bekletilmeden hemen süt formatında bir ürün ile temizlenmelidir.

Dikkat: Makyaj yapan bayanlar pudralı makyaj ürünlerinden uzak durması gerekmektedir. Zaten kuru olan cildinizi daha da kurutarak erken yaşlanmayı tetiklemekte olursunuz.

Gece yatarken mutlaka nemlendirici krem kullanılarak yatılması gerekir. Bu hem cildiniz için gerekli olan nem ve yağı verecek, hem de cildinizi bir sonraki güne hazırlamış olacaksınız.

13 Haziran 2014 Cuma

Karma Cilt Tipi

Cildi-Kuru-Olanlarin-Bakimi-Nasil-Olmalidir
Ergenlik çağında metabolizmanın tümünü etkileyen hormonal dengesizlik nedeniyle birtakım cilt problemleri oluşur ve bildiğimiz gibi dış ortam da buna zemin hazırlar. Cildiniz hem yağlı hem de pul pul olmuş gibi kuru mu? Teninizde her iki durum da varsa, bilin ki karma cilde sahipsiniz demektir. Bu yazımızda karma cilde dair bazı bilgiler sunacağız.

Karma cilt en sık rastlanan cilt tiplerinden birisidir. Yağlı ve kuru cildin karışımı gibidir. Alın, burun kenarları ve çene yağlıdır diğer taraflar ise kurudur. Konuyu daha da açacak olursak; yağlı bölgelerde gözenekler fazla yağ salgısı yüzünden genişlemiştir, Diğer yerlerde bu salgı az olduğu için gözeneklerin şekli bozulmamıştır.

Bu tür cilt yapılarını dengelemek ve cildi belli aralıklarla kontrole götürmek, cildin yapısını gerçekten iyi bilen, tecrübeli bir kozmetik uzmanının işidir. Akıllıca seçilen doğru cilt ürünleri ile cildi dengelemek son derece kolaydır. Bu cilde verilecek ürünler cildin durumuna göre bölgesel olarak uygulanır. Mesela haftalık maskeler verirken;

a) gözenek sıkıştırıcı maske
b) nem depo edici maske mutlaka kullanılır.

Nemlendiriciler de bu şekilde iki ayrı probleme yönelik sürülür. Yani yağın fazla olduğu bölgeye su oranı yüksek hafif bir nemlendirici, yağ oranı düşük olan bölgeye ise tam tersi yağ oranı fazla nemlendirici sürülür. Karma ciltler için ayrı ayrı bölgesel uygulama yaparız. Sonuçta cilt zamanla dengesini bulur ve derinliğine temizlenir.

Hassas Cilt Tipi

ciltguzelligi
Hassasiyet her türlü cilt tipinde görülebilen bir durumdur. Hassasiyet olarak adlandırdığımız bu durum aslında; ruhsal durumlarda, hastalıklarda ve iklim şartlarında ortaya çıkan veya ırsi olabilen bir durumdur.

"Kuproz" olarak isimlendirilen kılcak damarların deri yüzeyinden görülmekte olduğu kızarık ciltler hassas olmaktadır. İnsanlarda "cilt yaşı" da son derece önem arz etmektedir. Bazı durumlarda kişi genç olduğu halde, cildi yaşlı gözükebilmektedir. Bazen de kişi yaşlı olduğu halde cildi genç bir görünüme sahip olabilmektdir. Yaşı genç olduğu halde cildi kırışanlara, sahip oldukları yaşın üzerinde aylık kür çalışmaları yapması gerekmektedir. Cilt biraz yapılandırıldıktan sonra da yeni duruma göre ürün verilmeli. Yaşına göre cildi genç olanlara ise yaşlarının biraz altındaki ciltlere verilen ürünler uygulamalıdır.

Hassas cilt oldukça ince dokuludur. Soğuk ve sıcağa karşı dayanıksızdır. Genel itibari ile alerjik reaksiyonlara eğilimlidir. Kullanılmakta olan bazı kozmetik ürünler ince deriyi kızartır ve kılcak damarlar rahatlıkla görülebilmektedir. Bu cilt tipine sahip insanlar Güneş altında uzun süre kalacaklarsa mutlaka güneş ışınlarından koruyucu kremler kullanarak dışarı çıkmalılıar. Hassas ciltlerin gece yatarken hafif nemlendiriciler kullanarak yatmasında fayda vardır.