20 Eylül 2013 Cuma

Cildinizi Meyvelerle Canlandırın

meyve
Sevgili hanımlar; meyvelerin bol olduğu yaz mevsimindeyiz. Meyvelerin ne kadar faydalı olduğunu da biliyoruz, öyleyse doğanın mucizelerinden yararlanmamız gerekiyor… daha sağlıklı olabilmek için meyveleri bolca tüketebileceğiniz gibi cilt bakımında da yararlanabilirsiniz. İşte sizlere vitamin deposu meyvelerle uygulayabileceğiniz bir kaç pratik maske tarifi. Daha genç ve daha canlı cilde sahip olmayı kim istemez? Evinizde bulunan malzemelerle kolaylıkla hazırlayabileceğiniz maskelerden sonra pürüzsüz ciltlere ve daha çekici olmaya hazırmızınız? öyleyse buyrun…

Armut ile yapabileceğiniz maske sayesinde cildiniz hem beslendiği gibi serinleyecektir. Bu işlem için olgunlaşmış armut seçmelisiniz. Cam bir kase yeterlidir. Armudun kabuğunu soyup kase içinde çatalla ezdikten sonra tamamını yüzünüze sürüp bekleyin, onbeş dakikalık bekleme süresi yeterlidir, sonra bol su ile yıkayın.

Cildinizin bebek cildi gibi olmasını istemez misiniz? Hem de kadife gibi bir cilt… Bu işlem için yine cam kaseye 2-3 yemek kaşığı dolusu ahududuyu çatalla ezip temizlenmiş cildinize sürün ve on dakika bekleyip bol su ile yıkayın. Ahududu bol miktarda A vitamini içerir bu yüzden pürüzsüz cilde sahip olmak için mutlaka yararlanmalısınız.

Cildinizde oluşan kırışıklıklar için; özellikle yüzünüz, boynunuz ve dekolte bölgenizdeki kırışıklıklar için avokado maskesi inanılmaz faydalı olacaktır. Bir avokadoyu kabuğunu soyduktan sonra ezip yarım tatlı kaşığı bal, bir tatlı kaşığı elma sirkesi ve çırpılmış yumurta ile iyice karıştırın, aynı zamanda ara ara üç yemek kaşığı zeytinyağı ilave edin. Elde ettiğiniz karışımı yüz, boyun ve dekolte bölgenize bolca sürüp bekleyin, yarım saat beklemeniz gerekiyor daha sonra ılık suyla yıkamalısınız. Kırışıklıklarda olduğu gibi kuru ciltlerde de çok etkilidir, deneyin göreceksiniz.

Yine kuru ciltelere faydalı olması için çilek maskesi öneriyoruz yalnız çileği ezdikten sonra bir kaşık süt kreması ve bir kaç damla badem yağı kullanmalısınız. Normal ciltlerde çileği ezip yüzünüze sürmeniz yeterlidir ve on dakikalık beklemeden sonra ılık suyla yıkayın. Ancak çok önemli bir uyarıda bulunmalıyız; çilek bazı bünyeler alerji yapabilir, cildinizde de alerjiye sebep olacağından alerjik bünyeye sahip olanların uygulamasını tavsiye edemiyoruz.

Güzelliğinize güzellik katması dileğiyle,

19 Eylül 2013 Perşembe

Cilt Bakımı Nasıl Yapılmalıdır?

ciltbakimi
Normal olarak gençlikte herkesin cildi güzeldir; önemli olan, cildin güzelliğini sağlayan diriliği, pürüzsüzlüğü, tazeliği ileri yaşlarda da olabildiğince sürdürebil­mektir. Bu olanaksız bir şey değildir. Doğru yürütülen sistemli bir bakım programı kişinin kırkından sonra bile kırışıksız, canlı bir deriye sahip olmasını sağlar.

Göz, ne kadar “ruhun aynası” ise aslında deri de öylesine ruhun aynasıdır. En küçük bir içsıkıntısı derhal deride kendini belli eder, dışa vurur. Deri canlı bir organizmadır, yani solur, hava alır, kendi kendini yeniler. Bu yenilenme yirmi yedi günde bir gerçekleşir, normal olarak günde on gram eski deri atılır. Ancak yirmi beş yaşından sonra yenilenen deri hücreleri gittikçe azalır; nemlemenin eksikği oranında kuruma ve sertleşme artar, ilk kırışıklıklar kendini gösterir.

Anlaşılacağı üzere yenilenme ile derinin soluması, hava alması arasında çok yakın bir ilişki vardır. Bu ise cildin yeterince nemli olmasına bağlı olan bir şeydir. Fazla güneş, kuru kalorifer havası ya da tam tersine fazla soğuk hava ve fazla su gerekli nemlenme düzeyinin üstüne çıkıldığı ya da altında kalındığı için derinin kurumasına yolaçar.

Ancak derinin kuruması salt nem düzeyindeki bozukluktan ileri gelen bir şey değildir. Hava kirliliğinin ve pisliğin de rolü önemlidir. Bu dış etkenlerin yanısıra ruhsal gerginlik (stres), uykusuzluk, hare­ketsizlik ve kötü beslenme gibi etkenler de cildin bozulmasında çok etkili olurlar.

Cilt bozucu bu etkenlerin sayılması bile cilt bakımında nelere dikkat etmek gerek­tiği konusunda bir ilk fikir veribilir.

Kısaca toparlarsa, cildin kendi kendini yenileme yetisinin olabildiğince uzun süre yaşaması­na yardımcı olabilmek için hava almasını sağlamak, olabildiğince hava kirliliğinden uzak yerlerde bulunmak, hiç değilse tatillerde temiz havalı yerlere gitmek ve en önemlisi bütün gövdeye temiz hava aldırmak en basit ve temel cilt bakım kuralıdır. Ancak deriye bol ve temiz oksijen aldırmaya çalışırken güneşte ku­rutmak, yahut rüzgârda kavurmak da cildin pul pul kabarmasına, kurumasına, katılaşmasına neden olur. Bunun önüne geçmek için cildin bir yandan temiz oksijen alırken öbür yandan keskin güneş ya da sert rüzgâr altında nem kaybına uğraması­nı önleyici nemlendirici kremler sürmek gerekli ve yeterli bir önlemdir. Krem deriye kalınca bir tabaka halinde sürülmeli ve on-onbeş dakika derinin kremi emmesi beklenmelidir.

Pisliğin de cilt üzerinde olumsuz etkisine değinmiştik. Bu bakımdan kişinin temizliğine dikkat etmesi, ve temiz bir ortamda olsa bile sırf terlemeyle cilt gözeneklerinin tıkanacığını, bunun da derinin solumasını, hava almasını zorlaştı­racağını bilerek gece yatmadan önce ve sabah kattıktan sonra elini yüzünü yıka­ması gerekir. Buna karşılık deriyi temiz tutmak amacıyla her gün duş yapmak da doğru değildir, çünkü yıkanmanın fazlası da bu kez gerekli nemlilik oranının üstüne çıkılmasına, hatta derinin koruyucu taba­kasının tahriş olmasına yolaçarak istenen sonucun tam tersini verir. En iyisi kişinin kirlenme durumuna göre iki, üç günde bir kısa, hafif bir duş alması ve / ya da haftada bir tam bir banyo yapmasıdır.

Banyo sırasında deriyi yumuşakça fırçalamak da ölü deri tabakasının atılmasını, gözeneklerin açılmasını ve kan dolaşımının hızlanmasını sağladığı ve bütün bunlar derinin hava almasını kolaylaştırdığı, aldığı oksijeni arttırdığı için oldukça yararlı bir yöntemdir. Deriyi fırçalamak üzere kese ya da lif en iyisidir. Sabunlanırken derinin tahriş olmaması için sabunbezi ya da yapay sünger yerine doğal sünger kullanmak tercih edilmelidir. Ancak kese ve fırçayı yüze sürmeyip yalnızca gövdede kullanmak, ayak topuk­ları için (ve yalnız orası için) ponzataşından yararlanmak gerektiğini, ılık suyla duşun ise sinirleri yatıştırıp, ruhu dinlendirdiğini, soğuk suyla duşun ise deriyi diriltip gerdiğini, düzleştirdiğini dolayısıyla ılık suyla başlayan bir duşu mutlaka bir iki saniye için bile olsa soğuk suyla sona erdirmenin her bakımdan çok yerinde ol­duğunu akılda tutmak yararlı olacaktır.

Bütün bunlara masaj ve jimnastik de eklenebilir. Ancak bunların her ikisinin de asıl amacı cilt güzelliği değildir, o bir yan sonuçtur. Ancak şu kadarına işaret edelim ki cilt sağlığı, güzelliği iyi bir kan dolaşımı ile yakından ilgilidir. İşte masaj ve jimnastik de bu kan dolaşımını hızlandır­maya yardımcı olarak cildin güzelleşmesi­ne katkıda bulunurlar. Kremi daire hareketleriyle vücuda yedirerek sürmek de aynı işlevi görür.

Buraya dek yazdıklarımızdan da anla­şılacağı gibi en basit bir cilt bakımı bile aslında hiç de o kadar basit değildir ve bilinçli, ölçülü bir davranışı gerektirir. Öte yandan her cilt birbirine benzemez, değişik cilt çeşitleri vardır, dolayısıyla bunların bakımı da farklılık gösterir. Bu nedenle kişinin kendi cildinin hangi türe girdiğini doğru saptaması ve cildinin türüne göre bir bakım programı uygulaması zorunludur.

Aksi takdirde yanlış uygulanacak bir cilt bakımı “bakım” olmaktan çıkar ve yalnızca zarar verir. Cilt bakımının yukarıda sergilenen herkese ortak ve temel ilkelerinin yanısıra kişinin yaşına, derinin yağlılık durumuna, deri bölgelerine göre değişen ilkeleri, kuralları vardır. Burdan itibaren deri bakımını bu özel yanlarıyla göreceğiz.

Yaş Durumu
Deri altındaki yağ bezleri çocukluk döneminde belli belirsiz denecek kadar az yağ salgılarlar. Bu nedenle çok sık yıkanmak, fazla sabun kullanmak derinin tahrişine yolaçabilir. Yaşlılık sırasında da yağlanma yeniden azalır, özellikle kollarda ve bacaklarda derinin kuruması yaşın ilerlemesiyle birlikte oldukça hızlanabilir. Yıkanırken bu noktayı gözönünde tutmak, gerekmedikçe sabun kullanmaktan kaçınmak, soğuk suyu tercih etmek yararlı olur.

18 Eylül 2013 Çarşamba

Parfüm Kadının Silahıdır

parfüm
Yakılarak çevreye koku yayan maddelerden ve kokulu reçinelerden oluşan ilk parfümler, önceleri dinsel törenlerde kullanılırlardı. Bir süre sonra aynı mad­deler kişiler tarafından da kullanılmaya başlandılar.

En eski çağlardan beri, kişilerin çekicili­ğini arttırmak amacıyle, yüz ve vücutiçin hazırlanmış boyalar, kokular, süsler kullanılmıştır.

Kleopatra’nın Antoine’ı baştan çıkar­mak için tarçın, safran, süsen çiçeği, ni­lüfer çiçeği karışımından bir koku sürün düğü söylenir. Hatta Kleopatra’nın kadir gasının yelkenleri bile bu karışıma batı­rılmış. Saba Melikesi Belkıs’ın da Hz. Süleyman’a parfüm hediye ettiği söyle­nir.

Yunanlıların aşk şerbeti yaptıkları par­fümleri, Venüs’ün bir armağanı sayarlar di. Parfümler kibar fahişelerin büyük yardımcısı olduğu gibi, bunların birçok çeşitleri de vardır; vücudun her kısmı için ayrı ayrı parfümler kullanılırdı.Koku alma çok gelişmiş ve çok duyarl bir duyu olduğu için, parfüm süsten da­ha etkili bir çekicilik öğesi meydana geti rir. Koklama, hiç bir aygıtın olağanüstü duyarlılığına erişemediği bir işlevdir; in­sanın koklama aygıtı, bir sıvıya, on mil­yonda bir oranında katılmış bir kokuyu seçebilir.

Parfümcülükte, kokuları ta­nımlamaya ve değerlendirmeye alışmış olan bir uzmanın yerini hiç bir şey tuta­maz; bazı insanlar iki üç bin kadar deği­şik türde kokuyu belleklerinde tutabilir­ler. Hoşa giden veya gitmeyen şeylere karşı gösterilen beğenme veya beğenmeme tepkileri, koku alma duyusunda tad alma duyusu dışında kalan duyulara oran­la çok daha güçlüdür.

17 Eylül 2013 Salı

Yağlı Ciltlere Doğal Bakım Önerileri

cilt-bakimi
Güzellikte önce yüz bölgesi önemlidir. Sağlıklı bir cilt güzel görünmeyi sağlayan en önemli faktördür. İnsanlar arasındaki iletişimde de “yüzyüze görüşme” nin ne kadar önemli ve etkili olduğu bilinmektedir. Eğer yağlı bir cilde sahipseniz özel bakım uygulamalısınız. Yağlı ciltlerde siyah noktalar ve sivilceler daha fazla görülüyor olsa da aslında kırşıklık oluşumu da daha azdır. Yağlı ciltlere uygulanacak özel bakımlar ile oluşabilecek parlama ya da siyah noktaları önleyebilirsiniz.

Öncelikle beden sağlığına bununla birlikte cilt bakımına önem verilmelidir. Bu sayede cildiniz pürüzsüz ve canlı görünüme kavuşabilir. Vitamin takviyeleri bu anlamda vücudunuzda aynı zamanda cildinizde hücrelerin yenilenmesinde önemli rol oynar. C Vitamini ise antioksidan içerdiğinden vücutta serbest radikallerle savaşırlar. Besinlerde C Vitamini içeren sebze ve meyvelere ağırlık verildiğinde cildinizin de vitamin ihtiyacı karşılanmış olur.

Genelde yağlı ciltlerde nemlendirici kullanımına gerek olmadığı sanılır oysa ki cildin mutlaka nemlendirilmesi gereklidir. Yüz kremi tercihinizde özellikle kolajen ve az yağ içeriğine dikkat edilmelidir.

Cilt temizliğinde yağlı ciltler için hazırlanan temizleme jeli ve köpüğü kullanılmalıdır. Sabunun temizlediği düşünülse de cildin doğal yağını emer ve kuruluğa sebep olur. Sabun kullanılması ile cilt gözenekleri tıkanır, pul pul dökülür ve cilt nefes alamayınca siyah noktalar oluşur.

Cilt bakımında kozmetik kullanmayabilirsiniz. Doğal malzemelerle de cildinize bakım uygulamanız mümkündür. Biz de kadinlarsitesi.com olarak sizlere doğal bakım önerileri sunmak istiyoruz. Bu yöntemlerle cildinizde sağlıklı ve canlı görünüm elde edebilirsiniz.

Sirke Toniği
Bir yemek kaşığı elma sirkesi ve sekiz yemek kaşığı doğal maden suyunu karıştırarak elde edilen doğal tonik ve pamuk ile cildinizi temizleyebilirsiniz.

Yoğurt Maskesi
Yoğurt maskesi cildinizi canlandırır hemde ciltteki fazla yağı alır. Hazırlamak için; bir çay kaşığı yağsız yoğurt ve bir yemek kaşığı arpa ununu karıştırıp yüzünüze ve boyun bölgenize sürün, onbeş dakika bekleme süresi sonunda ılık suyla yıkayıp kurulayın.

Kil Maskesi
Kil cildinizi yumuşatacağından yağlı ciltler için özellikle son derece etkili bakımı sağlar. Doğal ürünlerin satıldığı her yerde kil bulabilirsiniz. Bir miktar kili az suyla incelterek yine yüz ve boyun bölgenize uygulayın, onbeş dakika beklemeniz yeterli olacaktır. Ilık suyla yıkayıp hafif kurulayın.

Yüzünüzde Gergin ve Canlı Görünüm İçin Doğal Maske
Bir yumurtanın beyazını köpük olana kadar iyice çırpın ve yüzünüze sürün. On dakikalık bekleme süresiyle yüzünüzde kuruyacaktır daha sonra hafif şekilde yüzünüzü sadece suyla yıkayın. Cildinizin sıkılaştığını göreceksiniz.

16 Eylül 2013 Pazartesi

Kahve Masajıyla Selüliti Yok Edin

selulit
Her kadının kabusudur selülitler. Üstelik zayıf ya da kilolu fark etmiyor genel olarak her kadında görülebiliyor. Sizin de basen ya da göbek bölgelerinizde selülit varsa kahve masajı ile hem çok ucuza hem de kendiniz kolaylıkla uygulayarak kurtulabilirsiniz. Kahve içeriğindeki kafeinin uyarıcı etkisi hücre yenilenmesi ile cildin genç görünmesini sağlar.

Kafein, cilde canlılık kazandırır, bu yüzden de hem selülit kremlerinin hemde göz kremlerinin içeriğinde bulunur. Siz de kendiniz uygulayabilirsiniz yalnız kafein oranına özellikle dikkat etmelisiniz aksi takdirde cildinize zarar vereceğinden istenmeyen durumlar ile karşılaşmanız söz konusudur. Bizde kadınlarsitesi.com olarak her türlü selülit oluşumlarından kurtulmanızı sağlayacak kafein maskesi tarifi ve hazırlanışını sizler için derledik, yalnız verilen tarifin aynen uygulanmasına özen göstermelisiniz.

Malzemeler:
Filtre kahve ————– iki yemek kaşığı,
El kremi —————— bir yemek kaşığı,

Hazırlanışı:
Mutfak robotundan geçirip un haline getirdiğiniz filtre kahveyi el kremiyle iyice özleşene kadar karıştırın.

Uygulanışı:
Hazırladığınız kremi uygulamadan önce ılık duş alırsanız kan dolaşımınız hızlanmış olur. Duştan sonra kurulanarak hazırladığınız kremi selülitli bölgeye sürüp parmak uçlarıyla ovalayın, böylece deri altına geçmesi sağlanır. Krem sürdüğünüz bölgeyi streç film ile sarın ve onbeş dakikalık bekleme süresi sonunda ılık suyla durulayın.

Kafein masajını haftada iki kez uygulamalısınız, bu sayede selülitlerden kurtulabilirsiniz. Selülit oluşumunu önleyebilmek için öncelikle beslenme düzeninize ve yaşantınızın hareketli olmasına özen göstermelisiniz. Günde en az sekiz bardak su içmeyi ihmal etmeyin, beslenme şeklinizin sebze-meyve ağırlıklı olmasına dikkat edin ve çok önemli bir faktör de egzersiz, sağlıklı yaşam için çok gerekli olduğundan hayatınızda vazgeçilmezleriniz arasında yer almalı. Bol bol yürüyüş yapabilirsiniz.

15 Eylül 2013 Pazar

Küçük Dokunuşlarla Güzelleşin!

kurucilt
Dışarı çıkmanız gerekiyor yalnız fazla vaktiniz yok. Makyaj için de çok zaman ayıramıyorsunuz ama bakımsız görünmeyi de düşünemezsiniz. Öyleyse kadinlarsitesi.com olarak sizlere fazla vaktinizi almayacak ama sizi de solgun görünümden kurtaracak ufak dokunuşlarla çekiciliğinizi ön plana çıkarabilecek önerilerde bulunabiliriz.

Mor Rengin Asaleti!
Gözlerinize mor renk hakim farları metalik ışıltılarla kombineli kullandığınızda mükemmel değişime siz de hayran olacaksınız. Işıltılı kremi, göz kapaklarınıza, yanaklarınız ve dudaklarınıza hefif şekilde uygulayın.

Göz kapaklarınıza mor tonlarındaki farı dağıtarak sürün, bakışlarınızın daha dikkat çekici olması için göz kapaklarınızın iç ve dış kısımlarına aynı rengi uygulayın. Kirpiklerinizi kıvırıp rimel ile belirginleştirin.

Büyüleyici Bakışlar!
Cildinizde lekeler varsa makyaja ten renginize uygun fondöten ile başlayın. Göz kalemi yerine siyah eyelineri gözlerinize kuyruklu olacak şekilde uygulayın. Göz kapağınızdan şakaklarınıza doğru sürün. Dudaklarınıza kırmızı ruju parmaklarınızın uçlarıyla dağıtarak sürün.

Siyah ve kırmızı yüzünüzde olağanüstü görünüm kazandırır.

Yumuşak Tonlar
Kahverengi göz kalemini pembe göz farı ile tamamlayabilirsiniz. Göz kapaklarınıza pembe tonlarında far uygulayın. Kalemi önce gözlerinizin alt ve üst kısımlarına çekin ve makyaj süngeriyle kalemi hafifçe dağıtın. Yine kahverengi rimelle kirpiklerinizi belirginleştirin.

Çekici Gözler
Makyaj yaparken fazla vaktiniz yoksa her zaman küçük hilelere başvurabilirsiniz. Bazen fondöten, dudak parlatıcısı ve rimel yeterli olabilir.

Lekeli ciltler için öncelikle fondöten uygulanmalı, tabii ten renginize uygun tonda olmalı. Rimeli far fırçasına sürebilirsiniz. Göz kapaklarınızın üzerine ve göz altlarına siyah rimeli far fırçası ile sürüp üzerine dudak parlatıcısını uygulayın, bu sayede doğal görünüm ve parlaklık elde edebilirsiniz. Son olarak şeftali tonlarında ruj sürüp tamamlayın.

Basit ve pratik uygulamalarla makyaj için uzun süreler ayırmanız gerekmiyor, daha kısa sürede hem de daha çekici görünmeniz sihirli dokunuşlarla mümkün olabilir.

14 Eylül 2013 Cumartesi

Sultanların Güzellik Sırları

sultanlaringuzelliksirlari
Kadınlar her dönemde güzelliklerine çok önem vermişler ve döneme uygun olarak elbette doğanın mucizeleriyle her yaşta genç ve güzel olabilmişler. Bakımlı kadın güzeldir sözü her dönemde geçerliliğini koruyor. Üstelik çok eski zamanlarda, bizim şimdiki imkanlarımızdan çok daha etkili ürünler kullanarak. Bizler de halen o zamanlardan kalma doğal ürünleri tercih ettiğimize göre kozmetik ürünlerinden daha fazla fayda sağlıyor demektir.

Osmanlı tıbbı, binlerce yıllık Hint, Roma, İslam ve Arap kültürlerinin birikimiyle oluşturulduğundan çok zengin ve çok değerli bilgiler içeriyor. Yalnız değeri yeterince bilinememiş. O dönemlerde padişahlara gönderilen kitaplar hep en yeni ve en iyi bilgiler doğrultusunda hazırlanmıştı.

Osmanlı dönemlerinde sultanların ve tüm kadınların güzellikleri için neler yaptığını hangi bitkisel karışımları kullandıklarını, kısaca güzellik sırlarını sizlerle paylaşmak istiyoruz.

O dönemlerde de güzellik için ilk olarak temizliğe önem verilmiş. Hamam kültüründe keselenmek çok önemlidir, cilde peeling etkisi yapar ve ölü deriden arındırır, böylece canlı ve parlak görünüm elde edilir. Temizlik çok önemli olduğundan sabun sektörü de çok gelişmişti. Saraya gönderilen sabunlar eritilir ve kullanacak kişilerin zevklerine göre türlü esanslarla kokulandırılır ve şekillendirilirdi.

Sabun saçları sertleştirdiğinden mutlaka hatmi çiçeği ve ebegümeci kaynatılarak elde edilen kıvamlı su yumuşatıcı yerine kullanılırdı. Saraya sürekli kurutulmuş hatmi çiçeği ve ebegümeci gönderilirdi. Yumuşatıcı olarak kullanılan bitkilerin kıvamlı suyu şimdiki saç kremlerinden çok daha etkili ve tamamen doğal.

Cilt bakımı ve yine saç bakımında kil kullanılmış. Kildanlıklar içerisinde, kil üzerine su konulup bekletilmiş ve dibe çöken kil üzerindeki su süzülüp kullanılmış. Kilin saçları yumuşatırken aynı zamanda saçı ve deriyi besleyici özelliği vardır.

Hamam kültüründe cildi ölü deriden arındırmak temizlemek için kese yapılırdı ama bu şekilde cilt çabuk buruşur. O yüzden banyodan sonra cilde sürülen bitkisel yağlar ile cilt kuruması önlenir ve dış etkilerden korunurdu.

Kadın güzelliğinde el ve ayak bakımı da önemsenirdi. Bakımları için susam ve zeytinyağını bitkilerle birlikte kullanılmış ama daha çok gül yağı tercih edilirmiş. Gül yağını şu şekilde elde etmişler: Mis kokulu gül yapraklarını zeytinyağı ya da susam yağı içinde bekletip bir süre sonra süzülür ve cilt için çok faydalı olan bu yağ elde edilirmiş.

Sarayda tonlarca gül suyu kullanılırmış. Bu sayede cilt temizlenir, nemlenir ve kırışıklıklar giderilirmiş. Gül kokusunun huzur verdiği bilinir, ayrıca hafif bir kokudur. Ciltteki yaralarını ve cilt hastalıklarını iyileştirmede kullanılmış. Bunun dışında Osmanlı tıbbında gül yağı ruh hastalıkları tedavisinde de kullanılmış. İbn-i Sina’nın da kullandığı söylenir. Bal ve gül suyu karıştırılarak elde edilen gül macunu ve şerbeti de hazımsızlıkların giderilmesinde kullanılmış.

Kokulara önem verirlirdi. Değişik kokular ruh ve beden sağlığında tedavi edici özelliğe sahiptir ve bu çok iyi bilindirdi. Dönemin hekimlerinin tedavilerde kokuları kullanmaları bu yüzdendir. Bahar ve buhur günlerinde alkolsüz parfümler yaparlarmış, sabahlara kadar kaynattıkları kazanlarla o güzelim mis kokulu parfümleri elde etmişler. Güllüabdan denilen harika şişelerde muhafaza edilmiş elde ettikleri parfümler ve türlü mücevherlerle süslemişler şişeleri. En kötüleri ise gümüşten yapılırmış. Saray da en çok hissedilen ise misk ve amber kokularıydı. Parfüm ve kokulara bu kadar önem verilmesiyle koku üreticilerinin ne kadar büyük paralar kazandığını tahmin etmek zor olmasa gerek.

Bir diğer güzellik sırrı ise limondur. Limonun antiseptik özelliği vardır ve şeker içerdiğinden cildi besler, gerginleştirir ve tüm yaraları iyileştirir. Ayrıca saray kadınları el ve yüzlerini beyazlatıcı olarak kullanmışlar limonu. Malum o dönemlerde kadınlar ciltlerinin beyaz saçlarınında siyah olmasına çok önem verirlerdi, makbul olan buydu çünkü. Beyaz ten onlar için güzellikti ve açık renk saçlar sevilmezdi.

Bunların dışında beslenme de çok önemliydi, çok fazla yemezlerdi. Hatta ilkbaharda özellikle kanı ve barsakları temizlemeye yönelik beslenirlerdi. Kiraz çok tercih edilirdi, kirazın kanı temizleme özelliği vardır, sindirimi de çalıştırır. Ayrıca toksinlerden arınma için tuzlalardaki şifalı sular içilir ya da müshil kullanılırdı. Önce içten temizlik sonrada dıştan uygulanan bakım kürleri sağlık ve güzelliğin temeli olduğundan sarayda en iyi şekilde uygulamalara dikkat edilmiş.