25 Aralık 2013 Çarşamba
Maskeler
Cilt, 30′lu yaşlara yaklaştıkça daha yoğun bir bakıma ihtiyaç duyuyor. Bu bakımı da ona cildin yapışma ve ihtiyaçlarına göre seçilmiş “maskeler” verebilir. Gençlik, kolajen ya da kil, acaba sizin maskeniz hangisi?
Cildiniz solgun mu görünüyor? Ya da kullandığınız ürünlerin çok etkili olmadığını mı düşünüyorsunuz? Bir de ince çizgiler var tabii. Ciltteki tüm bu sorunlardan kurtulmanın yolu, derin ve etkili bir temizlikten geçiyor. Vücudumuzu her türlü dış etkenlerden koruyan cildimiz için uzmanlar, onun ihtiyaçlarını karşılayan maskeler öneriyor. Cildin ihtiyaçlarına göre seçilen maskeler, haftada bir veya iki kez cildin durumuna göre uygulanıyor. Ancak maske uygulamadan önce iki soruyu cevaplamanız gerekiyor:
1-Hangi cilt tipine sahipsiniz?
2-Cildinizin ihtiyaçlarını biliyor musunuz?
Eğer bu sorulara net cevaplar veremiyorsanız, cilt bakımında ilk adımı doğru atmak ve uygulamanın sonucundan memnun kalmak için öncelikle bir uzmana danışın. Sonrasında, cildinizin ihtiyacı olan bakım ürünlerinden edinmelisiniz. 20′li yaşların başlarında, sadece nemlendiren bir ürünle hayat bulan cilt, 30′lu yaşlara yaklaştıkça daha yoğun bir bakıma ihtiyaç duymaya başlıyor. İşte bu noktada yardımınıza koşan maskeler, etkili bileşenleriyle cilt yüzeyinde kısa sürede gözle görülür sonuçlar yaratabiliyor.
“Kolajen” Maskeleri:
Maskeleri, uzmanların yardımıyla cilt tipine ve ihtiyaçlarına göre seçmenin ve uygulamanın dışında, evde de hazırlayabilirsiniz. Bitkilerle hazırlanan maskeler, cildi temizleme ve rahatlatma özelliğine sahiptirler. Kil, derin temizlikte oldukça başarılı bir madde. Bal ise yaşlı ve yorgun ciltleri canlandırıyor. Kısacası, cildin bakım kalkanları maskeler, evde veya güzellik merkezlerinde sıkça kullanılıyor. Merkezlerde uygulanan yoğun maskeler, etkili bileşenleriyle profesyonel bakımın önemli bir parçası. Ecz. Gülnur Araman enstitülerde uygulanan maske bakımları hakkında şunları söylüyor: “Enstitüde uygulanan cilt bakımları yaklaşık 60-90 dakika sürüyor. 30 dakikasını maske uygulamaları için ayırıyoruz. Biz, merkezimizde derin temizlik yapan, nemlendiren ve yatıştırıcı maskeler kullanıyoruz. Son yıllarda sıkça başvurduğumuz özel uygulamalardan biri de cildin elastikiyet kaybına karşı kullanılan ‘kolajen’ maskeleri. Yaşlanma etkilerine savaş açan ‘kolajen’ bakımı, özellikle de orta yaşın üzerindeki kadınlarda daha yoğun uygulanıyor. Enstitülerde yapılan maske uygulamalarını evdekilerden ayıran en önemli fark ise öncesinde ve sonrasında bazı kozmetik ve profesyonel cihazlar yardımıyla desteklenmesi.”
Sizin maskeniz hangisi?
M&G İstanbul Dermatoloji Enstitüsü’nden Ecz. Gülnur Araman, “Maskeler cildin ihtiyacına göre seçilmeli.” diyor;
Temizlik maskeleri: Ciltte 10 dakika kalıyor ve kolay temizleniyor.
Derin temizlik maskeleri: 10-15 dakika uygulanıyor. Pee-ling öncesi kullanılıyor.
Nem maskeleri: Ciltte 15-20 dakika kalıyor. Peeling etkisiyle aktif hale gelen cilt bu maskelerle rahatlıyor.
Gençlik maskeleri: Yaşlı ve yorgun ciltlere sıkılaştırıcı ve elastikiyet kazandıran maskeler en etkililerden biri.
Kalıcı bronzluk Avon’dan
Avon, bu yaz gelmeden bronzlaşmak isteyenler için bir alternatif sunuyor: ‘beBronze Şelf Tanning.’
Güneş olmadan da kalıcı ve kusursuz bir bronzluk mümkün.
Gün için üç renk
HR sezon makyajını yıldız ürünü Painter palette, 3 ana renk olan kırmızı, mavi ve sarı ile sunuyor. Gün içinde bulunacağınız ortama göre istediğiniz tonlarda farklı sonuçlar yaratabilirsiniz. İster ışıltılı bir makyajla parlarsınız, ister sofistike olursunuz.
24 Aralık 2013 Salı
Güneşlenirken Cildinizin Tipine Göre Korunun
Bazı insanlar kısa bir süre güneşlendikten sonra bronz bir tene kavuşurken, bazıları da birkaç dakika güneşin altında kaldıktan sonra kıpkırmızrbir tene sahip olurlar.
Bu nedenle güneşin cildiniz üzerindeki etkisini tespit edip buna göre bir korunma yöntemi seçmenizde yarar var.
Aşın Hassas Ciltler
Beyaz bir ten, beyaz-sarı veya kızıl saçlar, mavi veya yeşil gözler, ciltte çiller. Bu cilt tipine sahip olanlar genelde bronzlaşamaz, güneşte kızarırlar. İlk kez güneşe çıkarken, 5-10 dakikadan fazla kalmamalılar.
Güneşlenirken yüzlerine koruma faktörü 35, vücutlarına da koruma faktörü 30 olan ürünleri sürmeli, güneşin en yoğun olduğu saatlerde (11.00 – 16.00) asla şapkasız ve güneş gözlüksüz dışarı çıkmamalılar.
Hassas Ciltler
Açık renk ten, san veya kızıl saçlar, mavi veya yeşil gözler, ciltte çiller. Bu cilt tipine sahip olanlar, çabuk yanmalarına karşın çok zor bronzlasırlar. İlk kez güneşe çıkarken, 10 – 20 dakikadan fazla kalmamalılar. Güneşlenirken yüzlerine ve vücutlarına koruma faktörü 20 – 30 olan ürünleri sürmeli, mutlaka suya dayanıklı ürünleri tercih etmeliler. Hafif bronzlaşmış olanlar, koruma faktörü 15 olan ürünleri kullanabilirler. Saat 11.00 – 15.00 arasında güneşe çıkmaktan kaçınmalılar.
Az Hassas Ciltler
Açık, pembemsi cilt, mavi veya yeşil gözler. Güneşlenirken kızarmalarına rağmen bronzlaşmayı başaramazlar. İlk kez güneşe çıkarken, 15 – 25 dakikadan fazla kalmamalılar. Bu cilt tipine sahip olanlar, güneşlenirken koruma faktörü 10 olan ürünleri tercih etmeli ve saat 11.00 – 15.00 arasında gölgede veya şemsiye altında oturmalılar. Bronzlaşanİar, güneşlenirken koruma faktörü 8 olan ürünleri de tercih edebilirler.
Normal Ciltler
Buğday tenli, koyu sarı veya kumral saçlar, mavi, yeşil veya kahverengi gözler. Genelde çabuk bronzlaşır ve güneş yanığına maruz kalmazlar. İlk kez güneşe çıkarken, 20 – 30 dakikadan fazla kalmamalılar. Bu cilt tipine sahip olanlar, güneşlenirken koruma faktörü 8, su sporları yaparken koruma faktörü 10 ve suya dayanıklı olan ürünleri tercih etmeliler. Hafif bronzlaşmış olanlar, koruma faktörü 6 olan ürünleri kullanabilirler.
Sorunsuz Ciltler
Esmer ten, koyu kumral veya esmer saçlar, kahverengi gözler. Çabuk bronzlaşır ve güneş yanığı nedir bilmezler. Ama yine de güneşe ilk çıktıklarında 30 – 40 dakikadan fazla kalmamalılar. Sorunsuz bir cilde sahip olanlar, güneşlenirken koruma faktörü 6 olan ürünleri tercih edebilirler.
Alerjik Ciltler
Cildin güneşe karşı alerjik olmasının nedeni; UVA ışınları ve serbest radikallerdir. Bu nedenle uzmanlar, güneşe karşı alerjik bir cilde sahip olanların, tatile çıkmadan üç hafta önce, haftada 2 – 3 kez solaryuma girmelerinde fayda olduğunu söylüyorlar.
Alerjik olan ciltler, güneşlenirken koruma faktörü 20 – 25 olan ürünleri tercih etmeliler. Özellikle omuz, burun ve ayak tabanlarına bol miktarda koruyucu krem sürmeli ve her saat başı bunu tekrarlamahlar.
Kaşlarınız Ve Yaşınız
40 yaşını geride bırakanlar için en büyük problem, yüzün sıkılığını ve diriliğini kaybetmesiyle kaşların yavaş yavaş göz kapaklarının üzerine yığılmaya başlaması.
Bu yaşlardaki kişilerin yapması gereken ilk iş öncelikle kaşlarını çok inceltmekten kaçınmaları, burun köküne yakın kısmı mümkün olduğunca doğal bırakmaları ve şekil vermek için sadece kaşların uç kısımlanyla oynamaları. Böylece gözlerinin daha çekik görünmesini sağlayabilirler.
Nasıl mı?
Kaşların uca doğru olan bir-iki santimlik kısmını tamamen alabilirler. Ardından da bir kaş kalemiyle, doğal kaş çizgisinin hemen üzerine (çok fazla yukarıda olursa yapay bir görünüm olabilir) yeni bir hat çizmeleri. Yeni kaşlarını oluştururken dikkat etmeleri gerekense tek bir çizgi yerine minik minik dokunuşlarla birçok küçük çizgiden yararlanmaları.
Kalıcı makyaj
Kaşlarınız sizden yılların ve onları hiç düşünmeden yolduğunuz günlerin acısını çıkarıyorsa, imdadınıza kalıcı makyaj yetişebilir. Kaşları küsen ve bir daha çıkmayanlar kalıcı makyajla daha kalın kaşlara sahip olabilirler. Kalıcı makyaj da bir çeşit dövme ve yaklaşık 1 yıl boyunca kalıcılığını koruyor. Kaşların kontürünü belirlerken gerçek yerinden biraz daha yukarıya çizerek gözlerinize daha çekik bir ifade vermek mümkün.
Ayrıca kaşlarınızı ve kirpiklerinizi boyatarak da daha çarpıcı görünmelerini sağlayabilirsiniz. Çünkü bazen kaşların yoğunluğu ve biçimi güzel olduğu halde renklerinin açık olması belirsiz görünmelerine neden olabiliyor. Tabii aynı şey kirpikleriniz için de geçerli. Üstelik kirpiklerinizi boyattıktan sonra sürekli bakra kullanmanıza da gerek kalmayacaktır. Bu işlemi ayda bir-iki defa tekrarlamanız gerekebilir.
23 Aralık 2013 Pazartesi
Süt ile cilt sağlığınızı koruyun
Süt ile cilt sağlığı
Güzel ve sağlıklı bir cilt için yeterli ve dengeli beslenmenin önemini vurgulayan uzmanlar, sütün içeriğinde bulunan proteinler, antioksidan özellikteki A vitamini ve çinko ile cilt sağlığının korunduğunu belirtiyor.
Sağlıklı beslenmenin temelinde yer alan sütün cilt sağlığı için önemli olduğunu söyleyen uzmanlar, sütün içinde bulunan vitamin ve minerallerin cilt kanseri, akne ve cilt inflamasyonu riskini azalttığını vurguluyor.
Günde iki bardak süt
Nuh Naci Yazgan Üniversitesi Sağlık Bilimleri FakültesiBeslenme ve Diyetetik Bölüm Başkanı Prof. Dr. Neriman İnanç, günde iki bardak sütün günlük çinko ihtiyacının yaklaşık yüzde 14’ünü ve A vitamini ihtiyacının yüzde 16’sını karşıladığını ve bunun da özellikle gençlerde önemli bir cilt problemi olan akne üzerine iyileştirici etki yaptığını belirtiyor.
Sütle akne tedavisi
Sütte de yer alan ve akne tedavisi için kullanılan ilaçların bileşiminde yoğun olarak yer alan A vitamininin, antioksidan özelliği ile cilt inflamasyonlarını azalttığını da vurguluyor. Özellikle içeriğindeki laktoferrin ile cildin yağ dengesini korumada ve akne oluşumunu önlemede etkili olduğuna dikkat çeken İnanç, aynı zamanda süt proteinlerinin hücre yenilenmesi ve doku farklılaşmasına da katkıda bulunduğunu belirtti.
Süt cilt tümörlerini önlüyor
Sütün cilt konusundaki bir başka faydası da kimyasal kaynaklı cilt tümörlerinin oluşumunu engellemesi. İnanç, kansere karşı koruyucu olduğu bilinen elzem yağ asitlerinin (vücudumuz tarafından yapılamayan ve besinlerle dışarıdan alınması gereken) en iyi kaynağının da süt olduğunu belirtiyor.
Süt cildin nem dengesi için önemli
Prof. Dr. Neriman İnanç, sütün içerdiği protein, laktoferrin, A vitamini ve çinko ile cilt sağlığını koruması, sıvı içeriği ile cildin nem dengesini koruması nedeniyle yetişkin bireylerin, çocukların, adölesan dönemi gençlerin, gebe ve emzikli kadınlarla menopoz sonrası kadınların her gün 2 bardak süt tüketmesini öneriyor.
Her Zaman Kısa Modern Kesimler
Yazın trendleri arasında kısa modern kesimlerin yeri ayrı. Başka hiçbir model kısa saç kesimi kadar her tip yüzde modern bir görünüm yaratmıyor.
Çünkü kısa saçı keserken kuaförün, optik olarak öne çıkarmak istediği ya da saklamak istediği yüz bölgeleriyle rahatlıkla oynayabilme şansı var. Ayrıca kısa saç kesiminde yer alan model seçeneği inanılmaz derecede fazla. İşte, kısa saçlar hakkında bilmek istediğiniz her şey.
Bugün klasik, yarın dağınık
Saçların şekli ruh halimize göre farklılıklar gösteriyor. Üstelik kısa saçlarda istediğiniz stilin etkisi diğer saç modellerinden çok daha fazla ortaya çıkıyor. İster jöleyle sıkıca arkaya tarayın, kremle dağıtın ya da köpükle ve spreyle şekil verin… Yıllarca uzun saç kullanıp daha sonra kestiren kadınların kendilerini kısa kesimli saçlarıyla daha bilinçli ve şık hissettikleri bilinen bir gerçek.
Trendlerin takipçisi
Kesimlerde birkaç küçük değişiklik, örneğin kaküllerde, işte yeni saç trendine ayak uydurdunuz bile… Bir sonraki kuaför randevunuzda saçınızın üst kısmında birkaç tutamı U2un bırakın, saçlarınız trendy perçemler olarak yüzünüze düşecektir. Aynca bu yazın saç trendleri arasında uçlarının rengi açılmış dağınık kesimler yer alıyor.
İnce telli saçlarda dolgun etki
Aşağı yukarı kulak hizasındaki basamaklı kesimler saçlara hacim verir. Bol kat verilmiş saçlar ise olduğundan çok daha zayıf görünür. Eğer ince telli ya da seyrek saçlara sahipseniz saçınızın aynı uzunlukta olduğu modelleri tercih etmelisiniz. Köpük ya da spreyle güçlendirilmiş saçlar aynı zamanda dolgun bir görünüm de kazandırır.
Hasar görmüş saçlara form kazandırmak
Dağınık kısa kesimli bir saç ya da katlı modern kesimler, uçları incelmiş ve hasar görmüş saçlara yeniden form kazandırır. Doğal buklelerde ise proporsiyonların uyumlu olması gerekir. Bu tarz saçlarda en iyisi ense kısmı uzun, uçlara doğru giderek incelen saç modelleridir.
Riske girmeden renk değiştirebilirsiniz
Sikça yapılan denemeler kısa saçlarda uzunlara oranla çok daha kolay gerçekleşir. Üstelik beğenilmediğinde geri dönüşü de zor değildir. Düz formlu kesimlerde de platin sarı, mavi-siyah ya da bakır kırmızısı gibi sıradışı renkleri de uygulamak kolay olur.
Yüz şekilleri kesim için çok önemli
Sahip olduğunuz yüz formu aslında uygulamak istediğiniz her saç şekli için önem taşıyor. Saçlarınızı yıkadıktan sonra aynanın karşısında ortadan ayırarak dümdüz bir şekilde tarayın. Ellerinizle yüzünüzü iki yandan yumuşakça kavrayarak saç uçlarına kadar inin. Şimdi yüzünüzün yuvarlak mı, köşeli mi, üçgen mi ya da oval mi olduğunu göreceksiniz.
Dominant bir burun, çift çene ya da ince bir boyun gibi özelliklerden birine sahipseniz, yumuşak geçişli kesimler, hatları sertçe ortaya çıkaran kısa kesimlerden daha uygun olacaktır yüzünüze. Kate Moss’un oval yüzüne her türlü kısa kesim gider. Alın bölgesi, yanaklar, çene ve boyun da her türlü saç boyunu hoş gösterir. Aynı şey oval bir yüze sahip olan Sharon Stone için de geçerli. Bu yüzden alnı açıkta bırakan kesimler tercih ediyor. Üçgen bir yüz formuna sahip olan Rene Zellweger için de daha önce kullandığı bukleli saçlar uygun sayılmazdı. Yüzüne çene hizasını dolduran ve alın bölgesinden dökülen birkaç tutam saçla yuvarlak bir görünüm kazandırabileceğini keşfeden oyuncu, buna yakın bir kesim denedi.
Saç Bakım Ürünleri Faydalı Mı ?
Banyomuzda birçok saç ürünü bulunur. Bunları kokuları, ambalajları, promosyonları gibi değişik sebeplerden satın alırız. Ancak tüm bu ürünlere neden ihtiyaç duyduğunuzu biliyor musunuz?
Şampuanlar
Şampuansız saçlarınızın nasıl görüneceğini bir düşünün. Havada uçuşan toz toprak içinde, kafa derinizin ürettiği yağlarla ve kullandığınız şekillendiricilerle, yıkanmamış saçlar matiaşır, yağlanır ve hatta kokmaya başlar. Şampuan suyla karışınca köpük üreterek ve yumuşatıcı etki kazanarak (zengin amonyum sülfat ve sodyum sülfat gibi) saçlarda ve kafa derisinde oluşan kirleri, oluşan yağlan ve şekillendiricilerin kalıntılarını ortadan kaldırır. Yumuşatıcılar, yeni katkılarla köpükle durulanır. Köpük kirlerin arındırılması konusunda yardımcı olur. Şampuan tüm kiri yok eder ve saçınızın temiz, parlak ve dolgun gözükmesini sağlar.
Kremler
Şampuanlar saçın doğal nemini yok ettiğinden, sonrasında krem kullanılmazsa, saçlarınız kaba ve kuru kalır. Kremler saça, dimentikon ve trisetilmonyum klorit gibi maddelerle katkıda bulunarak, doğal yağlanmayı ve yüzeyin pürüzsüz kalmasını sağlar. Statik yüklenmeyi yayarak, saçların dağılmasını, dolanmış saçların kırılmasını önler ve saçları yumuşak, parlak tutar. Ancak yanılgıya kapılmamak gerekir: Kremler hastalıklı ve hasarlı saçları asla iyileştiremez; çünkü saç canlı bir madde değildir. Kremlerin kullanım yoğunluğu kişise! ihtiyaca göre değişiklik gösterir. Örneğin saçlarınız boyalı, kalın telli ve parlaksa. ince telli ve özellikle boyasız saçlara göre daha fazla krem gerekebilir.
Şekillendirici ürünler
Bunlar günlük kullanılan ürünler olmamasına rağmen birçoğumuz saçlarımıza istediğimiz şekli verebilmek için bu ürünleri banyomuzda bulundururuz. Şekillendirici ürünler, polimer ve reçine gibi maddeler ihtiva ederler ve saça arzu edilen şekii vererek o şekilde kalmasını sağlarlar. Piyasadaki en yaygın şekillendiriciler katkı maddesi olarak polikuater-niyum, PVP ve dimetalaminoetiîmetakrilat ihtiva eder. Saç köpükleri, jöleli spreyler ve şekillendirici spreyler saçlardaki dolgunluğu, bukle ve kıvrımları kontrol ederek, bunların kalıcı olmasını sağlarlar.
Bu ürünler şekillendirme öncesinde, nemli saçlara uygulanır. Sıkıştırılmış spreyler ve bukle sağlayıcı sıvılar, katı jölelere göre daha hafiftir. Dolgunluk ve buklelerin kalıcılığını sağlamak için kullanılırlar. Bu hafif ürünler, jöleye göre saçların daha az katı ve doğal hissedilmesini sağlarlar. Katılaştı-rıcı ve şekillendirici jöleler, köpükler ve sprey ürünleri ile aynı etkiyi sağlamakla birlikte, daha ağırdırlar ve daha ziyade katı şekillerin elde edilmesi amacıyla kullanılırlar. Bunlar aynı zamanda anlık şekillendirmelerde veya kuru saçları yeniden şekillendirmekte de kullanılabilirler. Değişik ihtiyaçlara göre formüle edilmiş pek çok çeşit saç bakım ürünü mevcut olduğundan, bunlar arasından saç şeklimize ve yaşantımıza en uygun olanını seçmek gerekir.
Bir dahaki saç kestirmenizde ve yeni şekil verdirmenizde, yeni görüntünüzü korumada size yardımcı olacak ürünü kuaförünüze danışmaksınız. Bu konuda bîr profesyonelden görüş almak mutlaka daha yararlı olacaktır.
22 Aralık 2013 Pazar
Tüm Yönleriyle Saç Boyama
Kimyasal boyalar mı, yoksa doğal boyalar mı, hangisini seçmeli? Saç rengini değiştirmek, beyazlan gizlemek veya sadece bir ışıltı yaratmak için… En uygun saç boyası nasıl seçilir? Hangi metoda öncelik tanınmalı? Saç sağlığına zarar vermeden nasıl kullanmak lazım? Güzel günlerin şerefine saçlarınıza eğlence katın!
Kına çok popülerdir. Kınanın avantajı çivit, papatya gibi diğer doğal boyaların saç sağlığına verebileceği tehlikelerin hiçbirini bulundurmamasıdır. Kına en fazla tanınan doğal saç boyasıdır.
Hem saç boyası hem de dövme yapımında kullanılan kına; Kuzey Afrika, Orta Doğu ve Hindistan’da yetiştirilen bir bitkiden elde edilir. Bu bitkiden elde edilen renkler sandan kırmızıya kadar değişirken esmer veya turuncu tonlarından geçer. Bunlar da maun ve kumral yansımalar elde edilmesine neden olur.
Birçok doğal boya kına kullanılarak yapılır. Ancak, bu bitki fazla bir renk seçeneği sunmaz; bu nedenle bazı üreticiler kına ile çivit gibi farklı karışımlar yoluna gider.
Doğal boyalar saç telinin içine nüfuz etmez, beyaz saçı tam olarak kapatamaz. Ancak saça bir ışıltı ve dolgunluk kazandırır. Dolayısıyla saça bakım yapmaları nedeniyle avantajlıdır. Eğer saçınızı boyamak değil de sadece kuvvetlendirmek istiyorsanız nötr kına uygulayın; boya maddelerinden arınmış kına saçınızı boyamaz.
Doğal boyaların özelliği, sentez ile elde edilmiş boyalann-kine oranla çok daha ufak olan molekülleridir. Bu özellik onların saç telinin tümüne ve özellikle saç telini oluşturan kabuğa nüfuz etmelerini sağlar. Böylece direkt boyaların yaptığı gibi saç renginin geneliyle bütünleşirler.
Doğal boyalar şampuanlamayla yok olur. Düzenli olarak kullanılırsa yoğunlukları artar; çünkü saçta halen var olan boyanın üzerine tutunurlar. Böylece doğal boyalar, saçın genel bütünlüğünü bozmadan saç renginin sabit tutulabilmesi açısından yararlıdır.
Kimyasal boyalara oranla daha uzun bir bekleme süresiyle uygulanmalıdırlar. Bu süre geneilikle bir saat olmasına rağmen, her şey saçınızın doğal rengi ve kalitesine bağlı olarak dikkatle uygulanmalıdır. Örneğin açık renk saçta “havuç turuncusu” gibi bir sonuç istenmiyorsa, uygulama süresi kısa tutulmalıdır.
Doğal boyayla boyanmış bir saça kimyasal boya uygulandığında, kutuda belirtilen süreden daha uzun bir uygulama süresine ihtiyaç vardır. Kimyasal bazlı boyanın kuvvetlenen saça nüfuz etmesi ve bunu aşması daha uzun süre tutar. Beklenen neticeyi almak bazen birkaç denemeyle mümkün olur.
Hangi Yüz Şekline Hangi Saç Modeli Gider ?
Bunun için önce yüz şekillerini bilmeliyiz. Yedi çeşit yüz şekli vardır. Bir yüzü oluşturan yedi şekil aşağıdaki gibidir.
Saçımızı kestirmeye karar vermeden önce ne istediğimize karar vermeliyiz. Saçımız mı ön planda olsun, yoksa yüzümüz mü?
İşte yüz şekillerine göre ideal saç kesimleri.
Yuvarlak Yüz
Dengeli yumuşak bir yüz yapısıdır. Suratta değişiklik yapmaz. Ama yüzünüzün yuvarlaklığından şikayetçi iseniz ve bunu biraz olsun inceltmek istiyorsanız saçınızın volümünü yüksek tutacak modelleri tercih etmelisiniz. Böylece saçınız ön planda olup, yüzünüzün yuvarlaklığı biraz olsun azalaçaktır. Yüzünüzün hatlarına göre öne doğru kesilmiş tutamlarda yüzünüzü biraz olsun inceltecektir.
Kare Yüz
Kare yüz yapısı da yuvarlak yüz gibi dengelidir. Sertlik ön W plandadır. Kare bir yüze saç kesimi yaparken eğer yüz şeklinizi değiştirmek istemiyorsanız size en uygun olanı yine kare bir kesimdir. Fakat yüzünüzdeki ifadeyi yumuşatmak, dengelemek istiyorsanız saçınıza yuvarlak modeller kestirmelisiniz. Bunu yaparken saçınıza yuvarlak bir kesimli kakül ve şakaklarınıza inen saç tutamlan yaptırabilirsiniz.
Dikdörtgen Yüz
Suratta değişiklik yapan ama fazla değiştirmeyen bir yüz şeklidir. Eğer yüzünüzün biraz kısalması amacı ile kesim düşünüyorsanız çene kemiğini geçmeyecek şekilde kesim yaptırabilirsiniz. Şakak kemiğini örtecek şekilde kesilen kesimler ile dengeli, uyumlu saç modellerine sahip olabilirsiniz.
Enine Diktörtgen Yüz
Bu yüz şeklinde yüzünüzü biraz uzatmak istiyor ve şakak kemiklerinizin ön plana çıkmasını istemiyorsanız uzun saç modelleri ya da saçınızda yukarılara verilecek volümlerle saçınızın biçimini dikdörtgen şeklinde kesimler vasıtası ile yüzünüzü inceltebilir ve yüz yapınızda biraz olsun değişiklikler yapabilirsiniz.
Ters Üçgen Yüz
Surat yapısını tamamen değiştirebilen yüz şeklidir. Bu tip yüz şekillerinde daha modern kesimler yapmak mümkündür. Makyaj için ise en elverişli yüz biçimidir. Kişileri çok enerji dolu gösteren bu yüz şekline eğer yüz biçimini değiştirmeden daha bir güçlülük katmak istiyorsanız, saçınızın yanlarını ve enselerini kısa kestirerek, saç tepesine volüm vererek kesilen saç modellerini tercih etmelisiniz. Ama kendinize biraz dengeli, uyumlu ve yumuşak bir yüz ifadesi vermek istiyorsanız tam tersi, enselerde daha çok volümü olan ve saçın tepesine doğru volümü azaltılmış saç modellerini tercih etmelisiniz.
Üçgen Yüz
Saç şeklinde daha negatif olan bir yüz biçimidir. Kişileri enerjisi zayıflamış ve yorgun gösterir. Bu tip yüz şekillerinde negatif olan yüz biçimini saçınıza verilecek pozitif enerji ile dengelemeksiniz. Bunu enselerde saçı azaltarak şakak kemi-ğindeki bölgeden saç tepesine doğru volümü arttırarak yaptırabilirsiniz. Küçük kare kesimler yaptırabilirsiniz.
Baklava Yüz
Bu yüz biçiminde saçınıza uzun, kısa, düz, dalgalı, kakül-lü modelleri uygulayabilirsiniz. Sadece bunları uygularken kuaförünüz ile diyalog kurarak boyunuza, kilonuza ya da yüzünüzde nerenin ön planda, nerenin arka planda kalmasına karar vererek saç modelinizi bulmalısınız.
Dikkat Edilmesi Gerekenler
Yüz şekline göre saç kesilirken kuaförünüzle uzun uzun bir diyalog yapmalı, yüzünüzü mü, saçınızı mı ön plana çıkarmak istediğinizi belirtmeli, kilo, boy, giyim tarzınız ve hatta kişiliğinizi bile konuşmalı ve ona göre saç kesimi yaptırmalısınız.
18 Aralık 2013 Çarşamba
Manikür
* Tırnaklarınızı temizledikten sonra elinize yumuşatıcı bir krem uygulayın. Böylece elleriniz nemlendirilmiş, tırnaklarınız da canlandırılmış olur.
* Tırnaklarınızı orijinal şekline sadık kalarak torpilleyin; oval, kare veya yuvarlak.
* Yumuşak bir törpü kullanın, sert törpüler tırnakları bozar. “Git gel” şeklindeki törpülemeden kaçının. “Dıştan içe” doğru törpülemeye çalışın.
* Dört yüzeyli bir törpüyle tırnaklarınızın çiziklerini yok edecek şekilde yüzeyini düzeltin.
* Manikür çubuğunun ucuna (tahtadan yapılmış çubukları tercih edin) pamuk dolayarak oksijenli suya batırırı ve tırnağınıza doğru uzamış olan etlerinizi iterek yumuşatın. Bir manikür pensiyle bu ölü etleri düzgünce kesin.
* Manikürü, tırnaklarınıza kalsiyum bazlı bir kuvvetlendirici sürüp kurumaya bırakarak bitirin.
Oje Sürme
* Rujunuza uyumlu bir oje rengi seçin.
* Ojeyi sürmeye tırnağınızın ortasından başlayın. Daha sonra yanları doldurun.
* Daha homojen bir sonuç için ikinci katı da sürün.
* Bir pamuklu çubuğu hafifçe asetonla ıslatıp taşırdığınız kısımları temizleyin.
* Daha parlak bir görünüm için bir kat parlatıcı uygulayın.
* Kurumaya bırakın ve diğer elinize geçin.
17 Aralık 2013 Salı
Tırnak Bakımı
Tırnakları ve etleri yumuşatmak için elleri bir süre ılık, tercihe göre sabunlu ya da kremli bir suda bekleterek başlayın. Yumuşayan etler iyi bir makasla kolaylıkla alınabilirler, ancak fazla derinden almamaya dikkat edin. Bunda pek başarılı olamıyorsamz üzülmeyin yaptıkça el alışkanlığı kazanacaksınız, ama yine de istemiyorsanız etleri tırnak diplerine doğru itmekle yetinebilirsiniz.
Tırnaklarınızı törpülemeden önce istediğiniz uzunlukta kesin. Eğer kırılmış bir tırnağınız varsa diğerlerini de aynı oranda kısaltın, çok uzun tırnaklar arasında birinin kısa olması daha çok göze batar. Hatta bu durumda koyu ojeler yerine beyaz, açık pembe ya da ten rengi gibi daha az dikkat çeken renkleri tercih edin.
Törpülerken fazla sivri yapmaktan kaçının İlle küt tırnaklardan hoşlanmıyorsanız önce küt törpüleyin sonra köşeleri yuvarlatm. Tırnaklarınız kısa ise küt törpülemek daha çok yakışacaktır. Tırnaklarınızın etli kısmı kısa ise yani sıfır kesildiği zaman ince uzun değilse arkadan bakıldığında birkaç milim gözükecek kadar uzatın, mümkün olduğu kadar ince uzun görünmelerine çalışın. Ayrıca tırnaklarınız çok geniş değilse sürdüğünüz ojenin kapatıcı yani şeffaf olmayan bir renk olmasına dikkat edin.
Oje rengi konusunda oldukça fazla seçeneğiniz var. Genellikle kırmızı, pembe ve beyaz tonları daha çok kullanılmasına rağmen, lacivert, mor, yeşil, bordo gibi alışılmamış renkler çok moda. Daha çok gençlerin tercih ettiği bu renkleri fazla uçuk bulsanız bile koyu bir bordoyu ya da koyu bir kahverengini her yaştaki kadınlar kullanabilir. Henüz ülkemizde fazla yaygınlaşmamış olsa da cesaretiniz ve yeteneğiniz varsa ojenin üstüne desenler yapmayı, minik boncuklarla ya da ince parlak şeritlerle süslemeyi deneyebilirsiniz.
El Bakımı
Ellere ne zarar verir?
* Fazla sıcak ve fazla soğuk su
* Deterjanlar, evde kullanılan temizlik ürünleri
* Güneş, soğuk, yağmur, deniz ve toprak da elleri hırpalar.
Elleri nasıl korumalısınız?
* Suyla yapılacak işlerde lastik eldiven giyin.
* Ev işlerinde ise pamuklu eldiven kullanın.
Elleriniz için küçük yardımcılar
* Ellerinizi ıslattıktan sonra iyice kurulayın. El kremi ya da losyon sürün.
* Ellerinizi günde iki-üç kere yumuşak sabunla yıkayıp bol suyla durulayım Günde bir kere parmakları, tırnakları fırçalayın.
* Sert olmayan bir ponza taşı da elleriniz için yararlıdır. Sert derileri aldığı gibi lekeleri de çıkarır.
* Haftada bir kere ellere çok yağlı kremle masaj yapın. Her parmağın ucundan başlayarak dibine kadar iyice
sıvazlayın. Avuç ve el üstüne masaj yapmayı unutmayın. Bunun için en uygun zaman gece yatmadan öncedir.
* Arada bir ellerinize kalın tabaka krem, vazelin sürün pamuklu eldiven takıp yatın. Uyumakta biraz zorlanabilirsiniz. Ama sabah kalktığınızda elleriniz çok bakımlı olacaktır.
* El üstlerine sürülecek parafin tabakası gözenekleri açmak için çok yararlıdır.
* Limon da eller için yararlıdır. Elin rengine iyi gelir.
Özel bakım gerektiren durumlar
1. Esmer lekeler: Bunlara yaşlılık lekeleri denir. Ellerde kahverengimsi lekeler oluşur. Bu lekelerin çıkmasını geciktirmek, hatta önlemek mümkündür. Bunun için filtreli güneş ilacı kullanabilirsiniz. Eldeki benekler için de pigment renklerini açan bir krem yararlı olur. En kötü ihtimalde suda çıkmayan fondötenle kapatabilirsiniz. Bu yöntem aynı zamanda damarların gözükmesini engeller.
2. Soğuk kabarcıkları: Parmakların yeteri kadar hareket etmemesi, soğuk ve nemden yeterince korunmaması bunlara neden olur. En iyi yol, egzersiz yapmaktır. Çünkü bu egzersizler kan dolaşımını hızlandırır.
3. Sert deri ve çatlaklar: Bunlara soğuk hava, elleri fazla zorlayan işler yol açar. Çatlaklara kir dolabilir. Bu kirleri limonla çıkarabilirsiniz. Sonra da bir parça pamuk yardımıyla zeytinyağı sürün. Bir süre bekledikten sonra ellerinizi sabunlu suyla yıkayıp iyice durulaym. Tabii ki sonra krem sürmeyi unutmayın. Bunu her gün yaparsanız elleriniz düzelir.
El ve parmak egzersizleri
1. Yumruk açma: Yumruğunuzu iyice sıkın. Sonra parmaklarınızı öne doğru mümkün olduğunca açın. İki eli de aynı zamanda yapın. Bu hareketi en az 6 kere yapmalısınız.
2. Parmak ayırma: Ellerinizi avuçlarınızın yere bakacağı şekilde tam önünüze koyun. Parmaklar birbirlerine sıkıca yapışmış olsun. Sonra parmaklarınızı açabildiğiniz kadar açın.
16 Aralık 2013 Pazartesi
Doğru Ayak Bakımı
Sağlıklı ayaklara sahip olmak için öncelikle tırnakların düzenli olarak (tercihen küt) kesilip törpülenmesi gerekir. Törpüleme yapılırken tek yöne doğru yapılması tırnakların çatlamasına mani olacaktır.
Tırnakların altı fazla sert olmayan bir tırnak çubuğuyİa temizlenmelidir. İyi bir cilt kremi de ayakların nemlenmesini sağlayarak onların canlılığını koruyacaktır.
Haftada 1-2 kez kendinize 10 dakikalık ayak banyosu lüksünü tanıyın. Bu seanslar ayaklarınıza olduğu kadar moralinize de iyi gelecektir. Sportif faaliyetlerin çoğu ayaklara yük bindireceğinden nasır ve yaralara yol açabilir.
Bunları önlemek için tabanlarınızda anti-perspirant kullanmanız ve ayak bakımınızı aksatmamanız önerilir.
Son olarak; zaman buldukça ayak bileklerinizle iki yana doğru dairesel hareketlerle egzersizler yapın. Gündelik yorgunluklardan ayaklarınızı arındırmanıza faydası olacaktır.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)