24 Ocak 2017 Salı

Kadının erojen bölgeleri


Erojen bölgelerinizi öğrenin ve partnerinize nasıl davranırsa seks yapmaya hazır hale geleceğinizi ve size daha fazla zevk verebileceğini anlatın.

Bir kadın kendi bedenini ne kadar iyi tanırsa seksten o kadar zevk alır. Kadınlara erojen bölgelerinin bedenlerinin hangi bölgelerinde olduğunu anlatmak ilk bakışta tuhaf görünebilir. Ancak bir kadına partneri doğru davranmıyorsa o kadın erojen bölgelerini yeterince keşfedemez. Erojen bölgelerinizi öğrenin ve partnerinize nasıl davranırsa seks yapmaya hazır hale geleceğinizi ve size daha fazla zevk verebileceğini anlatın.

Dudaklar
Dişler ve dil öpüşmenin önemli enstrümanlarıdır ancak kadınlar ufak dudak temasından daha fazla tahrik olur. Ufak dudak dokunuşları ile başlayan ve uzun süren bir öpüşme, kadını sekse hazır hale getirir. Bir erkeğin yapabileceği en büyük hata, öpüşürken kadının dudaklarını ısırması ve dilini ağzının içine sokmasıdır.

Klitorisin üst kısmı
Erkekler klitorisi uyaracaklar diye bazen tahriş ederler. Onlara sabırla yavaş olmalarını ve nazik davranmaları gerektiğini söyleyin. Kadın bedeni erkek bedeninden farklıdır ve siz söylemedikçe yaptıklarının size ne hissettirdiğini bilemez. Belki farkında değilsiniz ama klitorisinizin hemen üst kısmı, bikini bölgesi bir kadının en hızlı uyarıldığı erojen bölgelerden biridir. Bazen klitorisinizden çok bu alana ufak dokunuşlarla yoğunlaşmasını isteyebilirsiniz.

Boyun ve kulaklar
Partneriniz dudaklarını bu bölgede belli belirsiz dokunuşlarla gezdirmelidir. Soluğunun yaklaşması bile heyecanınızı artırmaya yetecektir. Bu bölgeye keskin dokunuşlar gıdıklanmanız ile sonuçlanır ve bu da isteğinizi öldürür.

Bacak içleri ve diz arkaları
Boyun ve kulaklar için geçerli olan hafif dokunuşlar, bacak içleri ile diz arkaları için de geçerlidir. Ufak öpücükler, siz hazır hale geldikçe daha belirgin hale gelebilir.

Kalçalar
Bir kadının en hassas bölgelerinden biri de kalçalarıdır. Kalçalar ufak dokunuşlarla uyarıldıktan sonra biraz sertlikten hoşlanırlar. Sevişirken sertlikten, partnerin gücünü üzerinde hissetmekten zevk almakla acı duymak arasında fark vardır. Acı duyarsanız sevişemezsiniz. Partnerinize hangi noktadan sonra sertlikte ileri gitmemesi gerektiğini söylemelisiniz. Unutmayın: Söylemezseniz bilemez!

23 Ocak 2017 Pazartesi

23 - 29 Ocak 2017 haftası nasıl geçecek?



Haftaya Ay, Yay burcundayken, paylaşımcı, özgür ve rahat temalarla başlayabiliriz. Birkaç gün boyunca dış ortamlarda olmak, değişik ve farklı yerler görme ihtiyacımız artabilir. Cuma günü ilişklerimiz ve para açısından sıkıntılı bir gün. Sorunlar ortaya çıkabilir ve ilişkilerimizde mesafeli, soğuk davranabiliriz. Cumartesi Kova burcunda bir Yeniay oluşacak. Bu Yeniay’la birlikte toplumsal konularda, gruplara bağlı işlrimizde, geleceğimizi ilgilendiren alanlarda önemli adımlar atabiliriz. Yine Mars, Koç burcuna geçecek. Oldukça hareketli bir dönem başlıyor.

Günlük burç yorumunuzu okumak için tıklayın!

Çocuğunuzu kış hastalıklarından korumanın yolları



Yılın en soğuk döneminin yaşandığı bu aylarda çocuklarda kış hastalıklarına yakalanma oranı gün geçtikçe artıyor. Özellikle kreş ve okul çağındaki çocuklar tatil süresince bile salgın hastalıklara yakalanma riskiyle karşı karşıya kalıyor. Çocukların bu mevsimi sağlıkla geçirebilmeleri için ebeveynlerin birtakım önlemler almaları gerekiyor.

İşte çocuklarda sık görülen kış hastalıkları ve korunma yolları...

Gripten zatürreye pek çok hastalık bu dönemde ortaya çıkıyor


Kış mevsiminde havaların soğuması ile birlikte, kapalı toplu yaşam alanlarında daha fazla zaman geçirmek zorunda kalan çocuklarda solunum yolu enfeksiyonları daha sık görülmektedir. Çocukların bağışıklık sistemlerinin tam olgunlaşmaması ve hijyen kurallarına yeterince uyamamaları, solunum yolu enfeksiyonlarının sık görülmesinin sebeplerinden bazılarıdır. Bu dönemde çocuklarda en sık görülen hastalıklar; soğuk algınlığı, orta kulak iltihabı, bronşiolit, zatürre ve grip olarak sıralanabilir.

Bol C vitamini ve sıvı alımı sağlanmalı


Soğuk algınlığı genellikle virüsler tarafından oluşmaktadır. Toplumda en sık görülen akut enfeksiyon hastalığıdır. Okula giden bir çocuk yılda yaklaşık 6-7 kez soğuk algınlığı geçirebilmektedir. Bu hastalığın bulaşması; hasta çocuğun öksürme veya hapşırmasıyla ortama saçılan damlacıkların içerisindeki virüsün diğer kişiler tarafından nefes alınırken solunum yollarına yerleşmesi sonucunda gerçekleşmektedir. Ayrıca hasta çocuğun salgılarına temas etmiş eşyalar yoluyla da bulaşmaktadır. Boğaz ağrısı, kaşıntısı, burun akıntısı veya tıkanıklığı, hapşırma, gözlerde sulanma, öksürük ve hafif ateş belirtiler arasında yer almaktadır. Genellikle 7-10 gün içerisinde iyileşme sağlanmaktadır. Soğuk algınlığında antibiyotik kullanmanın yararı yoktur. Burun tıkanıklığı için burun damlaları kullanılabilir. Bol sıvı alımı yararlı olmaktadır.

Orta kulak iltihabına dikkat


Orta kulak iltihabı çocukluk döneminde sık görülen hastalıklardan biridir. Çocukların çoğu 2-3 yaşına kadar en az bir kez orta kulak iltihabı geçirmektedir. Bu rahatsızlık genellikle bir üst solunum yolu enfeksiyonunu takiben ortaya çıkmaktadır. Belirtileri; kulak ağrısı, ateş, huzursuzluk, iştahsızlık ve kusma olarak sıralanabilir.

Solunum güçlüğünün nedeni bronşit olabilir


Özellikle 2-6 yaş çocuklarda sık görülen hastalıklardan biri de bronşiyolittir. Bronşiolit, küçük hava yollarının iltihabıdır. Burun akıntısı, hafif ateş, iştahsızlık gibi bulgulardan kısa süre sonra; hızlı ve zorlu solunum, hırıltı, yoğun öksürük ve daha ciddi vakalarda inleme, göğüs kaslarında çökme gibi belirtiler görülebilmektedir. Tedavide öncelik yeterli oksijen alınmasının sağlanmasıdır. Bunun yanı sıra çocuğun yeterli sıvı alması da önemlidir. Bronş açıcı ve iltihabı önleyici tedaviler, doktor kararıyla hastaya göre tercih edilebilmektedir.

Çocuklarda kas ağrısı ve halsizliğe dikkat


Hastalanan çocukta ateş, titreme, üşüme, terleme, öksürük, balgam, göğüs ve sırt ağrısı, hızlı nefes alıp verme, göğüste hırıltı, nefes alıp verirken göğüs duvarında içe çekilmeler, kas ağrısı, halsizlik, iştahsızlık, bebekte emmeyi reddetme gibi belirtiler görülebilmektedir. Zatürreye neden olan mikrop bakteri ise antibiyotikle tedavi edilmektedir. Çocuğa özgü değerlendirme sonucunda doktorun ön göreceği ek destek tedaviler uygulanabilmektedir. Özellikle altı aydan küçük çocukların zatürre olması durumunda hastanede yatırılarak takip edilmeleri önerilmektedir.

Grip ve soğuk algınlığı birbiriyle karıştırılıyor


Grip tanımı yanlış kullanım ile soğuk algınlığını tanımlamak için de kullanılmaktadır. Grip, soğuk algınlığının aksine hızlı bir başlangıç göstermektedir. Belirgin yüksek ateş, titreme, baş ağrısı, yaygın kas ağrısı, öksürük, boğaz ağrısı, halsizlik gibi belirtilerle ortaya çıkmaktadır. Bu belirtilere ishal ve kusma da eşlik edebilmektedir. Grip aşısı altı aydan büyük çocuklara yapılabilir. 6 aydan küçük çocuklarda eşlik edebilecek zatürre hastalığına dikkat etmek gerekir.

Çocukları kış hastalıklarından korumak için bunlara dikkat edin:


Kış boyunca havaların soğuk olması sebebiyle çocukların sadece evde tutulması ya da alışveriş merkezi gibi kapalı alanlara götürülmesi yanlıştır. Hava soğuk da olsa, uygun kıyafetlerle doğayla temasları devam ettirilmelidir.

Mikropların genellikle damlacık yolu ile bulaştıkları dikkate alınarak toplu yaşam alanlarının havalandırılmasına özen gösterilmelidir

Çocuklara hijyen kuralları öğretilmeli ve yemekten önce, tuvaletten sonra el yıkama alışkanlığı kazandırılmalıdır.

Çocukların beslenmelerinin düzenli ve aşılarının tam olmasına dikkat edilmelidir.

Çocuklar sigara içilen ortamlarda bulundurulmamalıdır.

22 Ocak 2017 Pazar

Hamilelikte leke ve çatlaklardan korunma yolları


Hamilelik dönemi, vücutta hormonal ve fiziksel değişiklikler sebebi ile çeşitli kozmetik problemleri beraberinde getirebiliyor. Bu sorunların başında cilt lekeleri ve çatlakları geliyor. Memorial Wellness Kozmetik Dermatoloji Bölümü'nden Uz. Dr. Makbule Dündar, hamilelik döneminde cilt sağlığını korumak için önerilerde bulundu.

Hamilelikte de cildinizi güneşten koruyun


Bazı hamilelik hormonlarının vücutta melanin üretimini artıran yan etkileri bulunmaktadır. Cilt bu artışa uyum sağlayamadığı takdirde vücutta daha fazla melanin salgılanır ve lekeler oluşur. Hamilelikte cilt lekeleri gebeliğin ilk aylarından itibaren başlayıp yüz, meme ve karın bölgesinde görülebilir. Özellikle açık tenli kadınlarda daha fazla görülen cilt lekeleri erken dönemde tedavi edilmediği takdirde kalıcı izler bırakabilir. Güneş ışığının etkisi ile bu lekeler daha da belirginleşir. Hamilelik süresince güneşin zararlı ışınlarından korunurken, D vitamini sentezi için aşırıya kaçmadan güneşlenmek gerekir. Lekelerin artmasına yol açan güneş ışınlarından korunmanın en iyi yolu güneş koruyucular ve hamilelik süresince cildi besleyen ürünler kullanmaktan geçmektedir.

Bulutlu havaya aldanmayın


Güneşin etkisini az gösterdiği kış aylarında daha hafif seyreden lekelenmeler yüzeysel olabildiği gibi cildin derin bölgelerine kadar işleyebilir. Yazın bulutlu havalarda bile güneşin ultraviyole ışınlarının bu lekeleri artırabileceği unutulmamalıdır. Halk arasında gebelik maskesi olarak da bilinen cilt lekelerinin hamilelik döneminde artış göstermesinin sebepleri arasında progesteron düzeylerinde artışla birlikte yumurtalık ve tiroit fonksiyonlarının bozulması yer almaktadır. Hamileliğin dışında doğum kontrol haplarını kullanılması, hormon replesman tedavisi de ciltte lekeler oluşmasına sebep olabildiği bilinmelidir.

Hamilelik lekelerinin rengine dikkat


Kloasma yani hamilelikle oluşan cilt lekelerinin tedavisinden önce kullanılan ilaçlar veya mevcut hastalıklar sorgulanmalıdır. Lekelerin cildin yüzeyine yakınlığı veya derinliğiyle birlikte tipinin ortaya konulması tedavinin şeklini ve süresini belirleyebilir. Kahverengi görülen lekeler genellikle daha yüzeysel olurken, mavimsi veya siyaha yakın lekeler cilt yüzeyinin daha derinlerine yerleşir.

Leke için pratik tedavi yöntemleri


Hamilelik sürecinde oluşan lekeler, bebek dünyaya geldikten sonra kaybolabilmektedir ancak geçmediği durumlarda çeşitli kozmetik uygulamalar önerilebilir. Hamilelik döneminde mutlaka bir dermatoloji uzmanıyla görüşülerek ciltteki değişiklikler ve tedavi yolları konusunda planlama yapılmalıdır. Uygulamalar cilt lekelerinin tipine bağlı olarak seçilmekte ve seans seans yapılmaktadır. Hafif lekelenme durumunda ve seans aralarında değişik renk açıcı madde içeren; (örn; glikolik asit, kojik asit, C vitamini, fitik asit, hydroquinone vs) kremler uygulandığı zaman mutlaka sabah güneş koruyucu (en az SPF 30 – SPF 50) kullanmak gereklidir. Yüzeysel lekeler renk açıcı kremler, lazer ve kimyasal peeling uygulamalarıyla tamamen geçer, derin lekelerse tamamen geçebilmekle birlikte bazen hafif şekilde kalabilir.

Tedaviye rağmen tekrarlayabilir


Hamilelik sürecinde ciltte çıkan lekeler inatçı olabileceği gibi sık sık tekrar da edebilirler. Özellikle güneşten korunmaya yönelik tedbirlerin ihmal edildiği durumlarda lekelerin tekrarladığı görülür. Hamilelik lekelerini tedavisi yavaş ilerleyebilir. Sabır gerektiren leke tedavisinde yumuşak yöntemler seçilmelidir. Agresif tedavi yöntemleri bazen ters etki yaparak lekelerin artmasına yol açabilir.

Cilt çatlaklarına modern dokunuşlar


Hamilelik döneminde oluşan cilt çatlakları gelişen teknolojiyle birlikte modern yöntemlerle kolayca tedavi edilebilmektedir. Cildimizde kollajen ve elastin bantlardaki kırılmalar sonucu ciltte çatlak görüntüsü ortaya çıkıyor. Cildimiz hamilelik döneminde kilo alımı ve vücudun genişlemesiyle birlikte bu sürece uyum sağlayamamakta ve çatlak görünümü ortaya çıkmaktadır. Karın, bel, meme bölgesi hatta kollar çatlakların en sık görüldüğü noktalardır.

Çatlaklara karşı yağların gücünden faydalanın


Hamilelik öncesi ve süresinde cilde bol bol bitkisel yağlar sürülmelidir. Badem yağı, gül yağı ve çeşitli medikal yağlar hamileliğin 2. üç aylık döneminden itibaren sürülmelidir. Bu dönemde bol su tüketimi ve sağlıklı beslenme de büyük önem taşımaktadır.

Çatlak tedavisinde geç kalmayın


Çatlaklar erken dönemde kırmızı renklidir ve bu süreçte tedavi uygulandığında % 100'e yakın başarılı sonuçlar elde edilmektedir. Ancak 1 yıl içinde fildişi beyaz rengini alarak daha kalıcı hale gelir ve tedavisi de güçleşir. Son dönemde çatlak tedavisindeki en etkili yöntemleri fraksiyonel lazer tedavileridir.

Çatlak tedavisi emzirmeye engel değil


Fraksiyonel lazer uygulamasında cildin derinlerine inildiği için çok kısa sürede başarılı sonuçlar alınabilir. Fraksiyonel lazer tedavisinde çatlak oluşumu yüzeyselse çok derine inmeye de gerek kalmamaktadır. Cildin kimyasal madde olmaksızın soyulma işlemi olan dermabrazyon ve mezoterapi denilen cilt altına ilaçların enjekte edilmesi yöntemleri ile kombine olarak uygulanabilen fraksiyonel lazer tedavisi çok daha hızlı ve olumlu sonuç vermektedir. Lazer tedavileri doğumdan 2-3 ay sonra, annenin bebeği emzirme döneminde rahatlıkla uygulanabilmektedir. Tedavi sonrası denize girilmemesi ve o bölgelerin güneşten korunması önemlidir.

21 Ocak 2017 Cumartesi

Metabolizmayı hızlandıran besinler ve 10 tüyo


Kışın rehavetinden kurtularak metabolizmamızı hızlandırmak için hayatımıza dahil etmemiz gereken besinleri Hastane Derindere Beslenme ve Diyet Uzmanı Meltem Şeniz Toksoy anlattı.

Metabolizma neden yavaşlar


Daha önceki yıllara göre az yediğiniz, beslenme listenizden pasta, kurabiye, sütlü tatlıları çıkardığınız, sıkı bir diyet uyguladığınız halde kilo veremiyor veya geçmişe göre daha az kilo veriyorsanız metabolizmanız yavaşlamış olabilir. Metabolizma hızınızın yavaşlaması yaşlanmanın doğal bir sonucu olabildiği gibi hastalıklardan da kaynaklanabilir. Bedenin dışarıdan aldığı besinleri enerji ve kaloriye dönüştürme yeteneği bozulur ve yakılamayan fazla kaloriler kişiye kilo olarak geri döner.

Metabolizmanın yavaşlaması için kritik yaş 30


30'lu yaşlardan sonra, vücut her 10 yıllık dönemde %2 - %4 daha az enerji yakmaya başlar. Menopoz ve andropoz da metabolizmayı yavaşlatır. Yaptığınız hatalı diyetler, hareketsiz yaşam tarzı, vücut ağırlığınız, cinsiyetiniz, tiroid hormonunun yetersizliği gibi çeşitli hastalıklar ve genleriniz de metabolizmanızın yavaş çalışması üzerinde etkili rol oynar.

Metabolizmanızı hızlandıran 10 ipucu


1. Daha fazla su tüketin.

2. Sabah kahvaltıları ve öğle öğünlerinizi güçlendirin.

3. Akşam yemeklerinizi erken saate çekin ve biraz daha hafifletin.

4. Ara öğünleri asla ihmal etmeyin.

5. İşlenmiş gıdalar yerine doğal besinler tercih edin.

6. Yiyeceklerinizi tuz ve şeker yerine baharat ile tatlandırın.

7. Daha fazla ve sık hareket edin.

8. Kendinizi kesinlikle aç bırakmayın.

9. Sebzeleri çiğ tüketmeye özen gösterin.

10. Kesinlikle öğün atlamayın.

Metabolizmayı hızlandıran besinler


Yeşil çay: Son yıllarda yapılan araştırmalara göre; yeterli ve dengeli beslenen kişilerde yeşil çaydaki kateşininin karın bölgesindeki yağ kütlesini azaltma ve kilo kontrolünde önemli rol oynadığı görülmüştür.

Su: Her gün 2 litre su tüketildiğinde, tokluk hissi oluşarak açlık krizleri azalır. Ayrıca enerji tüketimini de uyarır.

Tarçın: Şeker hastalığında kan şeker düzeyini dengeleyici bir etkisi vardır. Ara öğünlerde yediğiniz meyveleri, üzerini 1 tatlı kaşığı tarçın ile süsleyerek tüketebilirsiniz. Tarçın, yeme isteği ve açlık krizlerini baskılar.

Kırmızı acı biber: Acı biberin içerdiği kapsaisin maddesinin metabolizmayı hızlandırıcı etkisi bilimsel araştırmalarla kanıtlanmıştır.

Mate: Santral sinir sistemi uyarıcısıdır. Zihinsel ve fiziksel güçsüzlüğe karşı kullanılır. Açlık ve susuzluk hissini giderir. Metabolizmayı hızlandırıcı etkisi vardır.

Elma sirkesi: Metabolizmayı hızlandırıcı etkisi bilinmektedir. Öğle ve akşam yemeklerinde salatanıza 1 tatlı kaşığı elma sirkesi ekleyebilirsiniz.

Keten tohumu: Keten tohumu, midede su alarak şişer ve tokluk hissi yaratır. Barsak hareketlerini artırarak dışkılamayı kolaylaştırır. Ayrıca sindirim sistemi üzerindeki olumlu etkilerinden dolayı metabolizma hızını artırır. 1 kase yoğurdun içine 1 tatlı kaşığı keten tohumu karıştırarak tüketebilirsiniz. Mutlaka arkasından 2 su bardağı su tüketin.

Salata: Sebzeler yüksek posa içerikleri nedeniyle sindirim sistemini harekete geçirirler ve kabızlığın çözümünde etkilidirler. 1 tatlı kaşığı keten tohumu ve 1 tatlı kaşığı elma sirkesi ile tüketilen salata bazal metabolizma hızını artırır.

Zencefil: İçerisindeki maddeler dolaşım ve sindirim sistemini uyarır. Baharat olarak kullanılan zencefil, mide ve barsaklarda oluşan gaz sorununa da iyi gelir.

Ananas: Bromelain denilen proteinlerin sindiriminde etkili olan enzimi içeren ananas; sindirim enzimi içerir ve bu enzim proteinlerin sindiriminde etkilidir. Vücutta oluşan yıkım olaylarını çabuklaştırır. Dolayısı ile metabolizma hızlandırır.

20 Ocak 2017 Cuma

2016 Yılı En Çok Okunanlar

 

19 Ocak 2017 Perşembe

Güneş burç değiştiriyor



Bu perşembe Güneş, Kova burcuna geçiyor. Kimliğimizde özgür, bireysel, toplumu düşünen, sorgulayan yönler ön plana geçebilir. Yine aynı gün oluşan  Mars - Satürn karesiyle girişimlerimizde, eylemlerimizde bazı sıkıntı ve sorunlara açık olabiliriz. Sorumluluklarımız, adımlarımızı yavaşlatabilir veya engellendiğimizi hissedebiliriz.
Günlük burç yorumunuzu okumak için tıklayın!