Marmara Bölgesi’nin Kuzey doğu kesiminde yer alan Kocaeli, tarihi gelişimi M.Ö.ki yıllara dayanan ve izleri halen günümüze kadar gelen çeşitli medeniyetlerin yaşandığı bir bölgedir.
İlk çağlarda, Bithynia adı verilen bölgede kurulan kentler, sırasıyla, Olibya, Astakoz, Nicomedia, İznikmid, İzmid ve Kocaeli adlarını almıştır.
Asya ve Avrupa doğal geçiş yolları üzerinde önemli bir kültür, ticaret ve jeopolitik köprü işlevi gören kent, M. Ö. bugünkü İzmit’in güney doğusuna, Başiskele çevresine yerleşen Megaralı göçmenler tarafından M.Ö. 712 yılında kurulmuş ve Astakoz adını almıştır. Kent, M.Ö. 300 yılına kadar yöreye egemen olmuş, M.Ö. 500-435 yılları arasında bağımsız bir kent olarak yaşamış ve kendi adına sikke bastırmıştır. M.Ö. 262 yılında Astakoz halkı, bugünkü İzmit’in bulunduğu alanda kurulan bölgeye yerleşmiş ve kent Bithynia kralı olan Nikomedes dolayısıyla Nikomedya adını almıştır. Nikomedya 1331 yılında Osmanlı egemenliğine geçtikten sonra, önce İznikmid, daha sonra İzmid (İzmit) adını almıştır.
İzmit ilk olarak 11. yy ‘ın sonlarında Selçuklular zamanında Türk egemenliğine alındı. (1078) Daha sonra Haçlı Seferleri sonunda kısa bir süre Haçlı Ordusu komutanı Aleksios Komnenos tarafından işgal edildi. Türk egemenliğine kesin olarak geçişi, Orhan Bey döneminde oldu. 1331 yılında Uçbeyi akçakoca tarafından Osmanlı topraklarına katıldı. İl, Kocaeli adını ise, bu yöreyi Osmanlı Devleti’ne katan, Osman Bey ve oğlu Orhan Bey’in uç beylerinden olan Akça Koca’dan almıştır.
Bu tarihten sonra kente, önce İznikmid, daha sonra İzmid (İzmit) adı verildi. Kent en parlak dönemine Kanuni Süleyman zamanında ulaştı. 19.yy İstanbul-İzmit arasında işleyen ve 1873 yılında Haydarpaşa-Ankara demiryolunun kente ulaşmasından sonra İzmit’in ticari ve sosyal yaşamı canlanmaya başladı.
I. Dünya Savaşı’nın getirdiği yıkımlar sonucu önemini bir süre yitiren ve İngilizler ile Yunanlılar tarafından işgal edilen İzmit, 27 Haziran 1920 de Türk Orduları tarafından işgalden kurtarıldı. Cumhuriyet Döneminin başlarında İzmirt Kocaeli ilinin merkezi oldu ve 1950’ li yıllardan sonra hızla gelişerek büyük bir sanayi ve ticaret merkezi haline geldi.
Akmeşe Güvercinlik Köyü Aslanpınar-Büyüktepe mevkiindedir. 1993 yılında kaçak kazı sonucunda tahrip edildiği öğrenilen tümülüse İzmit Müze Müdürlüğü müdahale etmiş ve bir kurtarma kazısı yapmıştır. Roma dönemine ait kesme taşlardan meydana gelen dromoslu bir mezar odası ortaya çıkarılmıştır. Yapılan incelemeler sonucunda tümülüsün daha önceki dönemlerde tahribe uğradığı tespit edilmiş, birkaç parça kemik dışında buluntuya rastlanılmamıştır.
Karamürsel’e bağlı Karapınar Köyünün güneyinde; Suludere’nin süzülerek yarıp geçtiği toplam 180 dekarlık bir vadiyi oluşturan Başdeğirmen, ilçenin en gözde ve aranılan piknik ve mesire alanlarından biridir.
Samanlı Dağları’ndan beslenen Suludere’nin temiz, berrak ve buz gibi sularının değerlendirildiği Başdeğirmen’de işletilen tesislerde yılda 24 ton alabalık yetiştirilmektedir. Müşterilere burada yetiştirilen alabalıkların pişirilerek sunulduğu 250 kişilik kapalı 250 kişilikte açık olmak üzere toplam 500 kişilik nezih bir balık lokantası da yaz kış hizmet vermektedir. Yeşilliklere bezenmiş ormanlara iç içe, kuş ve su seslerinin armonisini sunan bu harika ortam ilçe merkezine asfalt karayoluyla 9 kilometre mesafededir.
Birkaç günlük şirket programları, grup gezileri ve hafta sonlarını geçirmek isteyen aileler için ideal bir yer olan Başdeğirmen’den dönüşte buradan köy ekmeği, köy peyniri, yumurta, tereyağı ve bal gibi doğal yiyecekler satın alınabilir.
Sultan Abdülhamit döneminden çeşitli onarımlar geçirerek günümüze kadar ulaşmıştır. İç süslemeleri o günkü canlılığını korumaktadır
1992 – 1993 yıllarında Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi uzmanları ile temasa geçilerek mezar odası yerinin tespiti amacıyla arazi araştırmalarına başlanılmış, Üçtepeler Köyü girişinde bulunan tümülüsün manyetik anomali haritaları çıkarılmıştır. Jeofizik uzmanları Oğuz GÜNDOĞDU, Ali ERDOĞAN ve ekibi ve arkeologlarında bilimsel katkıları ile mezar odasının yeri ve tümülüse güneyden giriş yönü tespit edilmiştir. 1994 yılında, 12 metre yüksekliğinde ve 75 cm çapında olan Tümülüs kamulaştırılmış, İzmit Müze Müdürlüğü’nce de arkeolojik kazısı yapılmıştır. Kazı sonucu Erken Roma Dönemi’ne tarihlenen dromoslu bir mezar odası bulunmuştur. Mezarın mimarisi Aytepe Tümülüsü’nden farklıdır. Dromos uzunluğu daha kısa olmasına karşın mezar odasında üç kişiye ait olduğu anlaşılan kırık parçalar halindeki kliniklere rastlanmıştır. Kesme taş ve beşik tonozlu mimari özellik gösteren büyük tümülüsün de daha önce soygun geçirdiği tespit edilmiştir. Tümülüsün korunabilmesi amacıyla 1994 yılında, özel bir firmanın bir miktar hibesi ve Kültür Bakanlığı’nın katkılarıyla dromosun devamı şeklinde beşik tonozlu bir giriş ilave edilerek kapı takılmıştır. Ancak geçen altı yıl içerisinde heyelan nedeniyle yapılan giriş kapısı da toprakla örtülmüştür.
Halk arasında Çarşı Hamam, Çifte Hamamlar olarak da adlandırılan hamam, Çoban Mustafa Paşa Camisi’ne vakıf amacıyla yaptırılan bu hamamın iki kubbesi, yanında ise geniş bir sarnıcı bulunmaktadır. Yapıda muntazam kalker taşları kullanılmıştır. Pencerelerinin kemer ayaklarına kadar üçer sıra, tuğla ve bir hatıl geçirilmiş olup, bütün pencerelerinin kemerleri tuğladan örülmüştür. Gebze’nin bu en büyük hamamı halen kullanılmakta olup, zaman zaman onarım görmüştür.
Yavuz Sultan Selim ve Kanuni Sultan Süleyman'ın vezirlerinden Mustafa Paşa tarafından Gebze'de yaptırılmıştır. 16. yy.'da Mimar Sinan ve Mimar Acem Ali tarafından bir menzil külliyesi olarak inşa edilmiştir. Cami, han, tabhane, paşa odaları, imaret, medrese, kütüphane, hamam ve türbeden meydana gelen bir yapı topluluğudur.
Burası adı gibi adeta bir cennet. 1991 yılında kurulmaya başlayıp 1993 yılında ziyarete açılan Türkiye'de eşi olmayan , 500'e yakın kuş türünün yanı sıra, 300'den fazla çeşit bitki, yüzlerce çeşit hayvan burada doğal ortama eş şartlarda barınıyor. 140.000 metrekarelik hayvanat bahçesinde, çocuk parkı, cafe ve dinlenme üniteleri içinde çocukların heyecanını paylaşabilir mutlu yüzler görebilirsiniz.
Hayvanat bahçesinde kuşların yanı sıra, muzip maymunlar, koi balıkları, tropikal bölge hayvanları, bahçe malzemeleri satış galerisi, birbirinden cazip eşyaların sergilendiği market en çok ilgi çeken yerler arasında yer alıyor. Muhabbet kuşları toy, turna kuşu türlerinin kafeslerini gezmeyi bitirdiğiniz an karşınıza cazip hayvan aksesuarlarının sergilendiği bir galeri çıkıyor. Hiç aklınızda yokken bile gördükleriniz karşısında acaba "ne beslesem" sorusunu düşünmeye başlıyorsunuz. Karar verdiyseniz, besleyeceğiniz tür hayvanın araç, gereç, giyim-kuşam, yem, ilaç, tüm ihtiyaçlarını bulabiliyor, birbirinden ilginç şirin hayvan resimlerinin bulunduğu t-shirt, anorak, maskot türü şeyleri de alabiliyorsunuz.
Parkın bir başka bölümündeki havuz içinde palyaçolar kadar renkli Japon Koi balıkları görülüyor. Dünyanın en pahalı balıkları olan Koiler, Japonlarca talih, saadet ve uzun ömür ifade ediyor. 120 değişik rengi tespit edilen balıklar, 50 ila 120 sene yaşayabiliyor ve insan dostu olarak tanınıyor. Korkmasını hiç öğrenememiş bu balıklar havuza yaklaşınca önünüzde toplanıyorlar.
Gezinizin devam ettiği bölümlerde güzel sürme gözlü ceylanlar, karacalar, heybetli boynuzlarıyla ağırbaşlı geyikler ve antiloplarla tanışıyorsunuz. Bu tanışmanın ardından seyredenleri kahkahalara boğan maymunların bahçesine geliyor, karşılıklı bakışmalarla maymunların yaptığı muzipliklere şahit oluyorsunuz.
Maymunlardan şişman, tembel pelikan kuşlarına oradan kuğuların yüzdüğü havuzlara, deve kuşu, lama, midilli atları, zebra ve tavşanların bulunduğu bölümden dönüp tavuk türleri, baykuş, akbaba, deve ve kendini sevdiren atların bulunduğu bölüme gelince saati unutuyorsunuz. Ara sıra bağıran hayvanların sesleri onları taklit etmeye çalışan çocukların bağırışlarına karışırken bu defa yorulanlar için dinlenme üniteleri, cafeler, çocuk bahçeleri gibi seçenekler devreye giriyor.
Hayvanat bahçesinde fotoğraf çekenler için kısa sürede karta basan laboratuarlar dahil ziyaretçiler için her şey düşünülmüş. Parkın tropik merkez ve akvaryum bölümlerinde nadide canlı türlerini görebilir, bahçe içinde yer alan ilginç bitki türlerini inceleyebilir, parkta beğendiğiniz bir hayvanı sahiplenerek sponsorluğunu üstlenebilir veya gönüllü üye olabilirsiniz.
Gebze Demirciler Köyünde bulunan konak 19. yy. Osmanlı mimarisinin en başarılı örneğidir. İçindeki kalemişi bezemeler ve mimari üslup açısından Kocaeli ilindeki tek örnek olma özelliğine sahiptir.
Kale eski çağlarda İzmit Körfezinin güneyindeki geçişi kontrol altında tutan Eskihisar Köyünün kuzey doğusundadır. Kalenin Bizans döneminde, limanı korumak amacıyla yapıldığı sanılmaktadır. Osmanlılar tarafından da kullanılan kale 1998 yılında restore edilmiştir. Kalenin antresi konser etkinlikleri için kullanıma açılmıştır
1843 yılında Hereke Fabrika-i Hümâyûnu adıyla Hereke’de kurulan fabrika, Osmanlı İmparatorluğu’nun o tarihe kadar halı ve ipekli dokuma alanında kurduğu en kapsamlı fabrikasıdır.
1800’lü yıllarda başlatılan Türk sanayiinin geliştirilmesi çalışmaları kapsamında açılan bu fabrika, kuruluşundan başlayarak sürekli yenilik ve değişiklikler yaşamıştır. Fabrika, o yılların öncü teknolojisini kullanmakta ve Osmanlı devleti adına milli dokumacılık ürünlerinin geliştirmesi ve çağdaşlaştırılmasına öncülük etmekteydi. Öyle ki, Hereke Fabrikası’nın en üst kalitedeki ürünleri; Osmanlı sanayisi’nin bir vitrini niteliğindeki başta Dolmabahçe olmak üzere padişaha ait saray, köşk ve kasırlarda yer alıyordu. Öte yandan bu konuda kolaylık sağlaması için Dolmabahçe Sarayı yapılırken, “Hereke Dokumahanesi” adıyla sarayın bünyesinde bir de atölye kurulmuştu.
Cumhuriyet Dönemi’nde de çalışmasını sürdüren Hereke İpekli Dokuma ve Halı Fabrikası; günümüzde bir Müze-Fabrika olarak üretimini sürdürmekte ve konumuyla benzerleri arasında özel bir yer tutmaktadır.
dağ turizmi açısından çok elverişli bir konumda olan Kartepe. İzmit'in güneydoğusundadır. Yüksekliği 1606 m'dir. Çam, kayın, ıhlamur ağaçlan ve rengarenk çiçeklerle çevrilmiş yoldan Kuzu Yaylası'na gelindiğinde temiz havanın, panoramik manzaranın ve vahşi doğanın birbiriyle kaynaştığı görülür.
Kış sporlarının yapıldığı diğer turistlik bölgelerimizden deniz manzaralarına sahip birkaç dağdan biri olması nedeniyle ayrı bir güzellik taşıyan Kartepe, yaz ve kış faydalanılabilecek bîr özelliğe sahiptir.
Kartepe ormanları ve Kuzu Yaylası, günübirlik turizme hizmet vermekte, düzenleme çalışmaları halen sürdürülmektedir. Ayrıca Türkiye'nin en nefis alabalık cinsi Kartepe üzerindeki küçük göllerde mevcuttur. Günümüzde bahar ve yaz aylarında gezilmeye daha elverişli olan Kartepe'nin bu özellikleri dikkate alınarak kış sporlarının yapılabileceği bir turizm merkezi haline getirilebilmesi İçin çalışmalar devam etmektedir.