Orta derinlikteki peeling etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Orta derinlikteki peeling etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

3 Haziran 2014 Salı

Derinliğe Göre Peeling Çeşitleri

peeling-nedir-peeling-nasıl-yapılır
Derinlik çeşidine göre peeling çeşitleri 3 gruba ayrılmaktadır. Bunlar;

* Yüzeysel peeling
* Orta derinlikteki peeling
* Derin peeling

Peelingin derinliği arttıkça etkisi de artar. Ancak bu işlem bazı riskleri de beraberinde getirir. Bu nedenle orta ve derin peeling mutlaka uzman kişiler tarafından yapılmalıdır.

1- Yüzeysel Peeling
Genelde kişisel bakım ürünlerinde karşımıza çıkar, içindeki granulier doğal veya kimyasal olabilir. Örneğin doğal içerik, inceltilmiş kayısı çekirdeği vs. olurken; sentetik içerik, slikon türevlerinden elde edilir, ince granüllü olanlar makbuldür. Çok şeffaf, ince ve akneli ciltlere uygulanmaz. Peelingdeki ince partiküller, dairesel masajla yumuşar ve içindeki nemi cilde verdiği gibi, yüzeydeki ölü hücreleri de çözer.

Bu ürünler, yağlı-karma ve yağlı ciltlere, haftada bir uygulandığında çok iyi sonuçlar verir. Temizlenmiş cilde -göz çevresi ve dudaklar hariç- sürülür. Ürün, eller ıslatılarak gayet yumuşak dairesel hareketlerle, kas yönünde cilde yayılır. Ardından bolca ılık su ile durulanır ve tonik sürülür. Bu işlemin sonucunda cilt, siyah noktalara veda ederek bir ton açılır. Kan dolaşımı hızlanır; cilt tazelenerek kadife gibi pürüzsüz bir hale gelir.

Yüzeysel peeling ajanlarının en önde gelenleri "hidroksi asitler"dir. (AHA, BHA; PHA AHA'lardan özellikle glikolik asit çok etkilidir. Meyve asitleri olan AHA'lar, doğal gıdaların içinde bulunan bir grup toksik olmayan asittir. AHA'lar, hafiften orta derinliğe kadar olan peelingler için kullanılır. 19701i yıllarda ilk olarak Eugene Van Scott'un saflaştırdığı hidroksiositlerin yeni bir buluş gibi gözükse de aslında Mısır medeniyetine dayanan köklü bir geçmişi vardır.

Kleopatra'nın dillere destan süt banyoları, güzellik kürleri, günümüz kozmetik teknolojisine temel teşkil etmiştir. Sonraki yıllarda ispanyol soylularının portakal posasını yüz maskesi olarak kullandıkları ve Macaristan kraliçesi Elizabeth'in, (19 yüzyıl) yüzünü kırmızı şarapla yıkadığı bilinir. Bu uygulamaların tümü, genelde içeriğinde hidroksiositler barındıran kozmetik ürünlerinin ilham kaynağı olarak karşımıza çıkar.

AHA'ların özelliklerini ve çeşitlerini tanımaya doğru rotamızı çizmeye başlayalım.

AHA'Lar ve Yararları
1) Hidroksiasitler, kozmetik piyasasında çok tutuldu. Parfümerilerden aldığımız kremlerden tutun da şampuanlara kadar uzanan geniş yelpazede hak ettikleri yeri aldılar. Şimdi, hidroksiasitlerin cilt üzerindeki yararlarını bir inceleyelim. Bakalım bu en değerli giysimize ne şekilde etki ediyorlar?

Bu asitler, akne tedavisinde önemli rol üstlenirler. Ne yazık ki, sivilceli ciltlerin gözenekleri üzerinde ölü hücreler tarafından tıkaç oluşur ve böylece akne sorunu ortağa çıkar, kendinde hidroasit bulunan ürünlerin etkisiyle; birbirine bağlı, yapışmış hücrelerin ayrılması sonucu, gözeneklerin açılarak temizlenmesi sağlanır. Birkaç hafta sonra da, cildin üzerindeki ölü hücrelerin düzenli dizilimi gerçekleşir. Pürüzler azalmaya başlar ve böylelikle cilt düzgün bir yapıya kavuşur.

AHA cildi soyarak hücre yenilenmesini hızlandırdığından, var olan ince kırışıklıklar azalır. Modern teknolojide "yumuşak kırışıklık yok edicisi" olarak kabul edilir.

(Kırışıklığın kenarında ölü hücre birikimi olduğu zaman, kırışıklıklar daha da belirginleşir.)

2) Hormonal dengesizlik sonucu ve düzensiz pigment birikimine yo do güneşe bağlı olarak üst deride ortaya çıkan lekeler, genelde bizleri huzursuz eder ve istenmezler. AHA'lı ürünler; cildin üstündeki hücre yapısını düzenleyerek, deriyi onarır ve nemlendiricinin daha iyi emilmesini sağlar. Bu arada renk salgısı olan melaninin aşırı üretimini baskılayarak lekeler üzerinde etkili olur. Çevresel faktörlerin cilde verdiği zararı giderir.

3) Kıl dönmesi adı verilen "psödofolikülitis barba", kılın folikülden çıkamaması sonucu oluşan bir cilt rahatsızlığıdır. Bu ürünlerin içinde bulunan glikolik asit, batan kıl proteininin kimyasal bağını çözerek, kılın düz büyümesini ve yüzeye ulaşmasını sağlar. Glikolik asidin temizleyici etkisi, foliküllerdeki tıkacın kalkmasına da yardımcı olur. Anormal aşırı ölü hücre atılımıyla seyreden hastalıklarda son derece yüksek su bağlama kapasitesi vardır.

4) Peeling etkisiyle cilt yüzeyinde soyulma sürdükçe, alt katmanlardaki hücreler soyulma sonucu atılan hücre ölçüsünde kolajen ve elastin lifleri üretmeye adeta zorlanır. Çünkü cildin nemini ve elastikiyetini sağlayan her iki lif de somyanın yayları gibidir. Ne kadar diri olurlarsa cilt de o kadar güçlenir.

5) Meyve asitleri, bugüne kadar sırrı çözülmeyen işlevleri sayesinde, hücrelerin daha kaliteli lipid üretmesine yardımcı oluyorlar.

AHA'lı ürünler kullanılırken ürünün içeriğindeki doz oranları önemlidir. % 35-70 oranındaki konsantrasyonları dermatologlar tarafından kullanılır. Ürünün Ph değerinin 3,5'u geçmemesi lazımdır. Tüketiminde ölçülü ve ihtiyatlı olmak gerekir. Tedavinin etkisi, kullanılan hidroksiasitlerin konsantrasyonuna ve formülün Ph değerine bağlı olarak değişir.

Glikolik asit içeren ürünler; ciltteki ölü hücreleri yok eden mikro parçacıklarla güçlendirilmiştir. Bu asidin güneşten koruyucu etkisinin işlevi tam olarak bilinememekle birlikte antioksidan etkisinin olduğu do düşünülüyor.

Alfa hidroksiasitleri
* Glikolik asit: Şeker kamışı
* Laktik asit: Süt, domates
* Malik asit: Elma

Beta hidroksiasitleri
* Solisilik asit: Huş ağacı
* Sitrik asit: Narenciye meyveleri

Poli hidroksiositleri de unutmayalım, ikinci jenerasyon meyve asitleridir. Diğer asitlerden farkı; uygulanma sonrası ciltte güneşe karşı hassasiyet oluşturmasıdır, ilkbahar ve yaz mevsimlerinde tedaviye devam edilebilir. Yüksek düzeyde nemlendirme sağlar, antioksidan özelliği vardır.

Poli hidroksiasitler içinde ön sırayı "glokonakton" alır. Yüksek derecede nem sağlayan bir hücre besinidir, içeriğinde glukonik asidin "lakton" formu olan özel bir poli hidroksiasit bulunur. Esmer ciltlerde ve en hassas ciltlerde rahatça kullanılabilir. Güneş ışığına duyarlılığı arttırmaz; kaşıntı, kızarıklık ve tahrişe de neden olmaz. Cildin yaşlanma prosesini önlemeye yardımcı olur.

AHA'lar hangi durumlarda kullanılmaz?
* Egzama türlerinde kişilerde
* Yüzünde uçuk olanlarda
* Solaryum ve güneş ışınlarına maruz kalındığında.
* Uygulamadan önce makyaj atığı ve ter olduğunda.

2- Orta Derinlikteki Peelingler
Daha önce de belirttiğim gibi peelingin derinliği arttıkça, etkisi de artar. Ancak bu durum bazı riskleri de beraberinde getirir. Bundan dolayı orta ve derin peeling mutlaka uzman kişilerce uygulanmalıdır. Orta derinlikteki peelingler genel olarak, mavi peeling, jessner peeling ve T.C.A (trikloroasetikosit) diye adlandırılırlar.

T.C.A sadece doktorlar tarafından uygulanabilen en yaygın peeling çeşididir. Üst deri ve orta derinin üst tabakaları soyulur. Üst deri 5-7 gün içinde pul pul soyulur. Cilt tahriş olduğu için ancak 1-2 hafta içinde toparlanır. Bu peeling 6 ay kadar etkilidir.

Mavi peeling: Doktor Zein Oboji tarafından bulunmuş ve geliştirilmiştir.
Jessner peeling: Doktor Max Jessner kimyasal peelingle, düşük güçteki birkaç farklı ajanı karıştırarak yeni bir bileşim yapmıştır. Akne ve kırışık tedavisinde bazı dermatologlar tarafından kullanılmaktadır.

3-Derin Peeling
Derin peeling olan fenol peeling, kimyasal peelingin ağır bir çeşididir. Bu işlemden sonra yüz sargılanır ve cildin altı ay kodar güneşten korunması gerekir. Özellikle esmerlerde çok ihtiyatlı olunmalı. Kış mevsimi başlarken yapılması uygun olur. Son yıllarda, yan etkileri oldukça azaltılmış tamponlu fenol peeling uygulanmaktadır.