Olumsuz Etkileyen etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Olumsuz Etkileyen etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

1 Haziran 2014 Pazar

Cildi Olumsuz Etkileyen Faktörler

sut-ile-cilt-sagliginizi-koruyun
Cildimizi ve güzelliğimizi etkileyen olumsuz faktörler bulunmaktadır. Bu faktörleri dış ve iç olmak üzere iki ana başlık altında bu yazımızda inceleyeceğiz. Öncelikle dış faktörlerden bahsedelim sonrasında iç faktörler ile yazımızı tamamlayacağız.

Cildi Etkileyen Dış Faktörler
Öncelikle cildimizi tüm vücudumuz açsından ele alalım. Bedeni saran deri, ayak tabanı ve ensede en kalın haliyle yer alırken, göz kapağı bölgesinde 0,5 mm gibi ince bir yapıdadır. Vücudumuzun diğer bölgelerine oranla daha ince ve bazen hassas olan yüz cildimizin giysisiz, çıplak olduğunu göz önüne aldığımızda şehir hayatının sebep olduğu milyonlarca olumsuz etkiye ne kadar çok maruz kaldığımızı anlamış olursunuz.

İşte size bunlardan bazıları:

* Araboların egzosları
* Fabrika bacalarından çıkan dumanlar
* Endüstriyel atıklar
* Evimizde yakıt olarak kullandığımız gazlar
* Çamaşır, bulaşık gibi temizliklerde kullanılan çeşitli deterjanlar
* Musluktan akan sulardaki kimyasallar
* Yüzme havuzlarını sağlıklı hale getirmek adına dökülen kimyasallar
* Zirai ve böcekler ile mücadele ilaçları

Tahminlere göre günümüzde, yaşamımızın farklı alanlarında 7 milyondan fazla kimyasal madde ile temas halindeyiz. Bu kimyasalların yaklaşık 50 bininden fazlası günlük hayatımızda iç içe yaşadığımız kimyasallar grubuna girmektedir.

Şimdi de cildimizi etkileyen diğer faktörlere bir bakalım:
* Toz ve kirler
* Güneşin zararlı UVA ve UVB ışınları
* İnsan sağlığına zararlı bakteri ve virüsler
* Kapalı yerlerde ve bir çok kişinin bir arada olduğu ortamlarda kullanılan havalandırma sistemi
* Her gün kullandığımız içme suyunun sertliği
* Bilgisayar ve televizyondan yayılan zararlı ışınlar
* Cildin yapısındaki vitaminleri öldüren spot ve diğer lazer ışıkları

Peki bu dış faktörler cildimizi ne ölçüde etkiler?
Toz ve kir zerrecikleri, dumanlar ve gazlar, deride sıkça bulunan gözeneklere evlerin bacası misali hücum eder ve onları genişleterek yıpratır. Deri gözeneklerini yıpratan havadaki zararlı maddeler patojen bakterilerle birlikte cilt problemlerini ortaya çıkartırlar. Cildin estetiğini bozmalarının yanı sıra oksijen alımını da asgariye indirirler. Bu ise cildin sağlıksız olmasına ve kendini yenileyememesine neden olur.

Vücudumuz oksijen ihtiyacının dörtte üçünü ak ciğerlerimiz, dörtte birini de cildimizin üzerindeki gözenekler vasıtasıyla giderildiğini biliyor muydunuz? Bu demektir ki cildimizin üzerindeki gözeneklerimiz solunum faaliyetinde oynadığı rol ciğerlere oranla az olsa da önemlidir.

Tüm bedenimiz şeffaf folyo ile sarılsa, vücut solunum yapamadığı için 2 saat içinde ölürüz. Sakın denemeyin. İşte sizlere bu konuyla ilgili yaşanmış, üzücü bir olay: James Bond filmlerinden birinde, senaryo gereği artisti yaldızlı bir boyayla tüm vücudunu örtecek şekilde boyarlar. Fakat daha sonra boyayı çıkarmayı unuturlar ve bir süre sonra artist ölür. Gazetelerde de yer alan bu olay cildin solunumunun ne derece önemli olduğunu gözler önüne seriyor.

Cilt yaşlanması ile oksijen dengesi arasındaki ilişki kesinleşmiştir. Oksijen; hücre yenilenmesinin hızlanmasına ve dokuların dirilmesine yardım eder ve aynı zamanda hücrenin elektriksel sürecini de uyarır Oksijenin cilt üzerindeki yararı, Japonya'da yanık tedavisi gören bir hastanın oksijenle yapılan uygulama sonucu iyileşmesiyle kanıtlanmıştır

Buraya kadar yazdıklarımı özetlemek gerekirse; yukarıdaki saymış olduğumuz maddeler cilt gözeneklerini solunumu etkileyen faktörlerdir. Cildimiz akciğer kadar olmasa da vücut solunumunda oldukça önemli bir yer vardır. Bu sebeple cildimizin gözeneklerini sürekli açık tutmak için gereken tedbirleri almamız gerekir.

Cildi Etkileyen İç Faktörler
Şimdi de cildimizi etkileyen, iç organlarımızın sebep olduğu olumsuz faktörlere bir göz atalım. Sıkıntı, stres gibi ruhsal etkenler, vücuttaki hastalıklar, hormonların çalışma düzenindeki bozukluklar, yanlış alınan ilaçlar ve bunların yan etkileri, yetersiz ve dengesiz beslenme, hormonlu gıdalar, hatalı kozmetik ürünü kullanımının neden olduğu bozukluklar...

'Hücrelerin vampiri": Serbest radikaller. Saydığımız bu olumsuz faktörlerin içinde, hepimizin son günlerde sıkça duyduğu "serbest radikaller"de bulunuyor. Serbest radikaller kirli havada, sigara dumanında, bozulmuş gıdalarda, radyosyonda, bitki koruma ilaçlarında bulunan yüksek aktiviteye sahip bileşiklerdir.

Kirli hava ve UV ışınlarının birleşmesi ile çoğalan serbest radikaller, hücrelerimize saldırarak hücre zarının yapısı ve fonksiyonlarına zarar verip hücreleri tahrip ederler. Sonuçta derinin erken yaşlanması, kırışıklıklar ve pigment lekelerine neden olurlar.

Nasıl ki, dışarıdan insan vücuduna yabancı bir molekül veya zararlı bir mikroorganizma girdiğinde, savunma ile vazifeli vücudun askerleri olan antikorlarla korunma sağlanıyorsa; gıdalarda da dış tesirler sonucu meydana gelen, zararlı moleküllere karşı koymak üzere vazifelendirilmiş moleküller bulunmaktadır. İşte, hücrelerin fedakar koruyucusu olan bu savunma moleküllerine "antioksidan" adî verilir. Gıdalardaki antioksidanlardan hareketle modern teknoloji, doğada serbest radikalleri yok edici maddeler keşfetti.

Antioksıdonların yanı sıra serbest radikallere çeperleri ile karşı koyan hücrelerimizin sağlıklı olması için yeterli dozda A, C, E vitaminlerine ihtiyacı vardır. Bunun için dozları iyi ayarlanmış bu vitaminleri içinde bulunduran kozmetik ürünlerinin kullanılması gerekir. Çünkü bu saldırılara ilk önce cilt hücreleri maruz kalmaktadır.